Türkiye de 1’den Büyüktür!

04 Aralık 2014 Perşembe

AKP Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın değişik coğrafyalarında yaşanan olaylarda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 5 daimi üyesi ABD, İngiltere, Rusya, Çin ve Fransa’nın belirleyici olmasına tepki gösteriyor, sıklıkla şu saptamayı yapıyor:
“Dünya 5’ten büyüktür!”
Aslında yerinde bir değerlendirme. İkinci Dünya Savaşı’nın kazananları tarafından kurulan BMGK yarım asrı aşan süredir küresel dengelere yön veriyor.
Erdoğan aynı sözü dün de yineledi...
Ancak Erdoğan, dünyada doğru söylerken ülkesinde şaşıyor. Her şeye tek başına yön vermeye girişiyor. Kendisinin yaptığı benzetmeden yola çıkarak söylemek gerekirse; Türkiye de 1’den büyüktür.
Türkiye ne olursa olsun, bir kişinin tek başına yön verebileceği bir ülke değildir.

***

Anayasanın 104. maddesine göre cumhurbaşkanının başlıca görevi, devlet kurumları arasında uyumu gözetmektir. Tabii Türkiye Cumhurbaşkanı’nın... Eğer Türkiye’nin değil de iktidarın cumhurbaşkanı iseniz iş değişiyor; işleviniz, devlet kurumları arasında uyumu gözetmek değil, devlet kurumlarını hizaya getirmek oluyor.
Tıpkı Erdoğan’ın malum koltuğa oturduğu günden beri yaptığı gibi...
Uyum deyince Erdoğan’ın dikkate aldığı tek şey, iktidarın ve devlet kurumlarının kendisi ile uyumlu halde çalışması. Uymayan yandı, işin içine eşeklik bile giriyor...
Son olarak Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yüzde 10’luk seçim barajını gündemine alacağını açıklamasıyla birlikte Erdoğan da AYM’yi gündemine aldı. Nasıl olur da AYM, ülke barajından mağdur olanların başvurusunu kabul eder?
Şu sözler Erdoğan’ın:
“Darbe ürünü kurumlar siyasete hiza veremez. Egemenlik; bürokrasinin, yargının, askerin, Anayasa Mahkemesi’nin değildir. Bizim kitap yüklü merkeplere değil, kitabın içindekileri sindiren insanlara ihtiyacımız var...”
Erdoğan eşeklere ayrıca meraklı. Seçim dönemlerinde de sık sık, “eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” der, bazen de karıştırırdı. Eşek eser, insan semer bırakmış olurdu.
Erdoğan’ın kitap ve sindirmek sözcüklerini aynı cümlede kullanması hiç de hayra alamet değil. Bugüne kadar kitap üzerine söyledikleri şu benzetmeye karşılık gelir:
“Bizim kitap okuyanları iyice sindirip susturacak bir iktidar gücüne ihtiyacımız var!”
İcraatıyla da bunu gösterdi.

***

Erdoğan’ın AYM’yi darbe ürünü olarak görüp darbe ürünü olan bir anayasa maddesini koruması da genel gidişine uygun bir davranış.
12 Eylül anayasasının barajlarla ilgili düzenlemeleri başlangıçta çok daha vahşiydi. Örneğin, ülke barajının yanı sıra bir de seçim bölgesi barajı vardı ki; yüzde 10’u 2’ye, 3’e katlıyordu. Siyasete katılma yasağı da akademisyenlerden sendikacılara kadar geniş bir kesimi kapsıyordu. 1990 sonrası gelen iktidarlar bunları bir bir kaldırdı. 2002’de AKP iktidara gelince anayasa maddelerine şu gözle baktı:
Hangileri işime gelir hangileri gelmez?
Ülke barajının nimetiyle yüzde 35 oy alıp parlamentonun yüzde 65’ini elde edince, bunu korunması gerekenler hanesine koydu, öyle gidiyor.
Kayıtsız şartsız AKP iktidarının destekçiliğini yapanlara sözümüz yok ama Erdoğan’ın kendisini TBMM’nin ve AKP’nin de üstünde görüp 1’i her şeyden büyük tutması, bu partiye oy veren kesimleri de rahatsız etmeli...
Çünkü bu gidiş demokrasi düzeyimizi de 1’in altına indirecek...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozgiller! 23 Nisan 2024
İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları