Öner Yağcı

Düşünce ve estetik tutkusunun yazarı

24 Ağustos 2019 Cumartesi

Günümüzün yazma ve yazar sorunlarına ışık tutan bir yazar. Düşünce tutkusunun, yazının gizini çözme merakının doğurduğu devrimci bir edebiyat, tiyatro, felsefe adamı. İnsanın düşünemeyen duruma düşürüldüğü bir ortamda düşüncenin bayrağını yükseklere taşımaya ömrünü veren yürekli bir düşünür Cengiz Gündoğdu (d. 1943).
1970’li yılların başından beri Yeni Ufuklar, Varlık, Oyun dergilerindeki yazılarında insan, düşünce, sanat, felsefe, estetikle ilgili sorunlarla ilgili düşünceler üretti. “Düşüncenin en çok suçlandığı, düşünmemenin niceliksel olarak başladığı, daha sonra niteliğe dönüştüğü” 12 Eylül, onun için de bir kırılma noktası oldu. 1980’lerdeki Varlık dergisi yöneticiliğinde düşüncelerini yaşam biçimine dönüştürdü.

Aydın okulu: İnsancıl Atölyesi
1990’ların başında, yaratıcılığında bir sevdanın adı olan (350. sayıya gelen) aylık İnsancıl dergisinin doğumuyla insan ve düşünce sorunları onda bir tutkuya dönüştü. Kaldırım taşları gibi döşediği Eleştiri, Rüzgâr, Ekmek, Yıldız Güncesi, Soru, Uzak Yolcu, Taşkıran, Akanyıldız, Sapak adlı kitaplarında popüler kültürün burgacında değersizleşen, yazının değerini yani insanı hiçleştirerek yoksullaştıran yazarları, star sistemi belirlemesiyle yerden yere vuran, bu sert söylemli, hırçın ama sevecen yazar, devrimci genç yazarların Cengiz Ağabey’i oldu.
Arayışı, felsefe, estetik, yazarlık seminerleriyle taçlandırdığı İnsancıl Atölyesi’nde yol arkadaşı Berrin Taş ve genç yazarların kolektif üretimiyle bugünlere geldi. Osmanlı’da ve Kurtuluş Savaşı-Erken Cumhuriyet Dönemi’nde toplumsal değişimin romanlara yansımasının (Romanda Estetik Kalkışma-2 c.) editörlüğünü yaptı. Gerçekçiliğin Estetiği’ni, Aydınlanma İçin Kalkışma’yı yazdı.
Kaç İnsan Yaşadım 75. yaşına armağandı. 2018 Tekin Sönmez, Dil ve Edebiyat Ödülü ona verildi. Düşünce ve estetik tutkusunun yazarının yaşam ve yaratım serüvenini, Cumhuriyet Ebesi Fatma Fitnat’tan Günümüze Cengiz Gündoğdu’nun Yaratım Süreci’nde (ed. Berrin Taş) okuduk.

Estetik Kalkışma
Estetik Kalkışma’da “yazını estetik değerden düşüren okuryazar ikilisine karşı”, romanın, öykünün nasıl yazılıp okunması gerektiğini anlattı. Yazın yapıtının düşüne düşüne yazılması gerektiğini haykırdı.
Bir yazın yapıtının estetik değerinin olması için, “izlek”ten (yapıttaki düşünce) başka, gerçeği örtmeyen bir dilinin ve toplumsal çözümleme, nedensellik, nesnelerin birliğinin olması gerektiğini, bunların düşünerek gerçekleştirileceğini, bu öğeleri olmayan yapıtların yazın alanını kuşattığını, buna boyun eğmenin insana yakışmadığını yazdı. Estetik değeri olmayan romanların, öykülerin “edebiyat pazarı”nda yüz binlerce satmasıyla ilgili gerçekliğin ardındaki gizleri açıkladı.
“Düşününce başı ağrıyan, düşünceyi dirsekleyen okurla pazarda buluşan” bu tür yapıtlarla ve insanın duygularını, düşüncelerini yoksulluktan kurtaran gerçekçi, güzel, düş gücüyle zenginleştirilmiş yapıtların örnekleriyle buluşturdu okuru. İnsanın azaldığı koşullarda o, “yaşayan, çalışan, direnen, sömürüsüz bir dünyada güzellikler yaratmak isteyen insan için yazdığı” yapıt için, “Bu kitap geleceğindir, gelecekteki güzel bir dünyanın estetiğidir” dedi.
Estetik Kalkışma, yaşamın tümünü kapsayan bir estetik arayışının, starlaştırılan birilerinin, estetik değeri olmayan, duygumuzu, düşüncemizi yoksullaştıran, gelişigüzel yazdığı yapıtlarla hesaplaşma ve yazma yöntemi konusunda küreselleşmeye karşı sanki bir estetik bildirisi oldu.
Düşünce ve estetik tutkusunun yazarına selam olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anadolu'nun seçimi 30 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları