Esad’la kavganın Türkiye’ye korkunç bedeli...

03 Eylül 2019 Salı

Ankara’nın Esad ile başlattığı kavganın Türkiye’ye (ve bölgeye) inanılmayacak kadar büyük bedeli oldu ve çok daha büyükleri gelecek.
ABD’nin başlattığı Arap Baharı’na kadar Ankara ve Şam iktisadi ve siyasi olarak ABD, Rusya, İsrail ve Yunanistan’ı kıskandıracak kadar iyi ilişkiler kurmuştu.
Ortak hükümetler toplantısından ortak yatırımlara kadar her şey güzeldi. Türkiye Ortadoğu’yla, ticari ilişkilerini Suriye üzerinden çok güzel yürütüyordu, iki taraf da ulusal çıkarlarını başarı ile sağlıyordu.
Ama Ankara’nın, siyasal İslamı öne çıkaran stratejik derinlikleri(!), Amerika’nın istediği bir biçimde işleri tersyüz etti. Ankara’dan Esad’a yapılan “Müslüman Kardeşler” dayatmaları, “Ümmetçi” odaklı baskılar, “ABD’nin ve İsrail’in istediği biçimde” ilişkileri sabote etti. Ankara’nın sırtını, siyasal İslamcı (ve ümmetçi) güdülerle sıvazlayanlar, kumpaslarında sonuca ulaştılar. Ve Türkiye’ye bedeller sıralandı:
1) Ankara, ABD’nin tezgâhladığı Suriye’yi parçalama operasyonunun bir parçası haline getirildi, “Esad’la kavganın bu sonucu doğurması düşünülmüştü ve başarıldı.” Artık iki dost Ankara ve Şam, iki düşman olmuşlardı. Bölgesel işbirliğine saatli bomba yerleştirildiği için BOP’un ve Kürdistan’ın Suriye ayağı başarı ile yürüyecekti. YPG hızla gelişti.
Ankara “eğit-donat” kumpasının bir aracı yapılmıştı. Radikal dinciler ve istihbarat örgütlerinin örgütlediği paralı teröristler Suriye’ye gönderildiler. Sonradan siyasilerimizin itiraf ettikleri gibi, “bizi göz göre göre aldatmışlardı!”
2) 5 milyon Suriyeli gariban, paralı terörist, İslamcı radikal Türkiye’ye “yerleştiriliyordu.” Türkiye birkaç yıl içinde, 40-50 milyar dolarlık bir mali yükün içine itildi. Türkiye’de geleceğin “PKK”sinin (Suriyeli Arapçılar) temelleri planlı bir biçimde atılıyordu. 2012’den beri bu köşemde bunu hep gündeme getirdim. 5 milyon Suriyelinin yarın Türkiye’ye getireceği siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri yük kimsenin hayal edemeyeceği kadar yüksektir. ABD, AB, İsrail ve Yunanistan bu saatli bombayı, Türkiye’nin bütünlüğüne karşı bir araç olarak kullanacaklardır.

3) Ankara Şam ile işbirliği yerine onunla çatışarak Doğu Akdeniz ve Ege’deki konumuna büyük zarar vermiştir. Ankara Şam ile işbirliği içinde olsaydı, bugün Doğu Akdeniz’de çok daha farklı ve Türkiye yararına bir durum olurdu. Bugün Ankara, Doğu Akdeniz’de kendi hataları yüzünden yalnızlığa sürüklenmiştir.
4) Dün güney sınırımızdaki komşumuz dost Suriye iken bugün, YPG’yi ön karakolu yapmış ABD ile Suriye’nin kuzeybatısına iyice yerleşmiş, Rusya yeni sınırdaşlarımız oldular!
Türkiye, devler çatışmasının sınırdaşı haline dönüştü, ateş çemberi içine girdik.

Bu sonuç nasıl çıktı
Ve bütün bunların arkasında, “siyasal İslam odaklı yanlış dış politika dayatmaları” bulunuyor. AKP iktidarı bu yanlış tercihi ile bütün bu olağanüstü siyasal, ekonomik, sosyal ve askeri faturanın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ve bugün de ısrar edilmektedir.
Bu köşede uzun yıllardan beri yazdım: Siyasal İslam odaklı iç ve dış politika dayatmaları, “emperyalizmin oyuncağı olmadan ayakta kalmayı sürdüremez”. Kazananlar emperyalistler ve faşistler olur. Kaybedenlerin başında da Türkiye gelir, siyasal İslamcılar dahil...
C.Rice 90’ların başında ABD için bölgede ne istiyordu: Ortadoğu’da 23 ülkenin rejimlerinin ve sınırlarının değişmesini.
Ankara Şam’la kavga ettirilerek ABD, hem Kürdistan’ın Suriye ayağını YPG kanalı ile gerçekleştirdi hem Türkiye’ye 5 milyon Suriyeli “yerleştirerek” ülkenin başına yeni bir PKK soktu hem Ankara’yı “kendisine mecbur ederek” yeni Çekiç Güç sağladı hem de bölgede Yunanistan, Rum Kesimi ve Mısır’ı kendi koruma şemsiyesi altına sokarak, Ankara’yı Doğu Akdeniz’de tamamen yalnızlığa itti. Erdoğan-Esad kavgasının sonucu bunlar oldu...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları