Bilgi ve Terör

14 Ekim 2008 Salı

Terörün tırmanışı karşısında, gerek medya gerekse siyasetçi yorumlarının bir ortak noktası var. Ortak nokta bilgisizliktir. Bilgisiz olunca da çözüm bulunması olanağı kalmıyor; bunun yerini günlerdir görüldüğü gibi kör dövüşü alıyor.

***

Terörle savaşımda, en önemli ve öncelikli bilgi, hiç kuşkusuz istihbarattır. Bir başka adıyla teröristlerle ilgili bilgi sahibi olmaktır.

Türkiye teröristlerle ilgili istihbaratı ya da bilgiyi, bilindiği gibi, ABDden istiyor; kimi zaman alıyor; bazen de alamıyor.

Ana yanlış budur.

Bu toplumun özgeçmişinde muhbirliğin özel ve önemli bir yeri vardır.

Bizde muhbirlik çok güçlüydü. Bilindiği gibi Osmanlı döneminde yayımlanan etkin gazetelerden birinin adı Muhbirdir.

Daha yakına gelelim. Özellikle 1970li ve 80li yıllarda, devlet solcu avına çıktığında muhbirlik kurumunu sonuna kadar kullanıyordu. Gönüllü muhbirler bile işbaşındaydı. En yakın arkadaşlar, komşular, kardeşler birbirini ihbar ediyordu. O kadar ki, kız arkadaş ya da arazi kavgaları bile solcudur ihbarıyla taçlandırılıyor ve insanlar ya öldürülüyor ya da işkenceden geçiriliyordu.

Daha sonra kimliği açığa çıkan kimi muhbirlerin, yurtdışında görevlendirilerek, üniversite öğretim üyesi olarak ödüllendirildiğine de ve terör uzmanı olarak TVleri süslediğine de tanık olunmadı mı?

O kirli muhbirlik yapısı, demokratikleşme süreci işletilerek; açıkça hesaplaşılarak ve 12 Eylül rejimi sorgulanarak ortadan kaldırılmadı.

Nasıl oluyor da Türkiye, istihbarat için Washingtonın kapısına gidiyor? Öyle anlaşılıyor ki komünizm tehlikesi kalkınca bizdeki muhbirlik süreci de iyice çökmüş!

***

Yıllardır terörle savaşımda ABD yapımı silah ve cephane kullanıyor olabilirsiniz; oysa bunları kendinizin üretme beceriniz olmalıydı!

Bilgiye ve teknolojiye önem vermediğinizden, terörle savaşımda kullanılacak olan yazılım programlarını da ABDden sağlamaya uğraşıyorsunuz. Ve çoğu kez alamıyorsunuz.

Bu çok acıklı bir durumdur.

Bu halkın vergileriyle varlıklarını sürdüren gizli-açık istihbarat örgütleri ne güne duruyor? Ne işe yarıyor? Neden istihbarat için Washingtona gitmeden Ankaraya çekidüzen verilmedi?

Eğer 30 yıldır süren bu savaşta siz teröristlerle ilgili bilgileri kendi adamlarınızla ve kendiniz derleyecek beceriyi gösteremiyorsanız, ister asker olun ister sivil, ister siyasetçi olun isterseniz bürokrat, bu topluma dönüp devlet terörle mücadele ediyor diyemezsiniz; dememelisiniz!

***

Kaldı ki, bilgi eksiği günlük istihbarat ile sınırlı değildir. On yıllardır süregelen Kürt sorunu ya da PKK terörü ile ilgili olarak, üniversiteler bilimsel araştırma yapmıyor. Daha doğrusu yapamıyor!

Üniversiteler ve diğer araştırma kuruluşları, sorunun iç ve dış kaynaklarını; ekonomik, kültürel, siyasal ve toplumsal boyutları konularında neden araştırma yapmıyor; bilgi üretmiyor diye sorguladık mı?

Dahası, onca gazete ve TVden kaçı, o bölgeden doğrudan bilgi aktarabiliyor?

Hangi verilere, bilgilere dayanılarak, asıl kaynak olan Kuzey Irak vurulmalı ya da Tampon bölge oluşturulmalıönerisi yapılıyor?

Kuraldır, bilgi olmayınca çözüm üretilemez. Ölümler ve kör dövüşleri sürer gider. Gerçek terörün bilgisizlik terörü olduğu elbet bir gün öğrenilecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları