Yazgülü Aldoğan

Adalet yoksa hiçbir şey yok!

05 Eylül 2019 Perşembe

Adalet özlemi içindeki herkes için önemli: Adli tatil bitti, açılışı bile olay oldu, niye? Çünkü açılışında bile adalet yok. Cumhurbaşkanı, açılış illa da benim sarayımda olsun dedi. Niye? Her şeyin başı o. 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarını da o kabul etti. Oysa onun ev sahibi Genel Kurmay Başkanı’dır, askeri bir zafer kutlaması yapılıyor. Adli yılın açılışının da ev sahibi en yüksek yargı organı başkanıdır. Eskiden Yargıtay binasında yapılırdı, konuklarını başkan ağırlardı. Şimdi Yargıtay Başkanı saraya otobüsle gitti, kapıda güvenlikten geçmek ve adının listede aranması için kuyruk bekledi! Yargıçların gözü sarayda. İşaret geldi mi hemen soruşturma, dava açıyorlar. Çünkü atamalarda da karar verici o. Son yıllarda en çok soruşturma ve dava ise “Cumhurbaşkanına hakaret” konusunda.

İki ayrı şapkası var
Aslında kimsenin Cumhurbaşkanlığı’na saygısızlık etmek gibi bir derdi yok. Sıkıntı, sistemden kaynaklanıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan ve bizimkilerin büyük ferasetle düzenledikleri “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde, her şeye karar veren Cumhurbaşkanı’nın bir de parti başkanlığı şapkası var. Ettiği yemine göre tarafsız ve bütün ulusu kucaklaması, temsil etmesi gereken Cumhurbaşkanı, aynı zamanda bir partinin genel başkanı. Ve bu kimliğiyle her gerekli gördüğünde muhalefet partilerine ve onun seçmenlerine hakaret ediyor. Böylece muhalefet partilerinin, seçmenlerinin de ona yanıt verme ihtiyacı doğuyor. O ne söylerse söylesin hakkı, ama o hakaret edilenler parti başkanına eleştiri yaptığı zaman Cumhurbaşkanı’na hakaret etmiş oluyor! Adalet bunun neresinde? Bu yüzden cezaevleri doldu taştı. 7 kişilik koğuşta 25 kişi yatıyor. Bu sıcaklarda insanlar nefes alamıyor, hastalanıyor. Cezaevlerinin durumu çalışanlar için bile çekilmez hale geldi. İçerisi adalet bekleyen ülkenin en okumuş yazmış kesimiyle dolu. Karısını döven, yaralayan salıveriliyor, adam öldüren, kesen, biçen, iyi hal indiriminden yararlanıyor, gazeteciler, yazarlar, çizerler, üzerlerine hiç alakası olmadığı halde FETÖ çamuru bulaştırılmış olanlar, çile çekiyor. Adalet bunun neresinde? Sosyal medyada iki satır paylaşım yapıyorsunuz, hop, bir yıl ceza. Gazeteciyim ben, iktidara muhalifim. Siyaset yazarıyım. Eleştiri yapmak benim işim. Geçmiş yıllarda olsa asla ceza almayacağım bir eleştiri yazıyorum, bir tweet atıyorum, iki ayrı davadan iki yılı aşkın cezam var, açılmış soruşturmalar var, onaylanırsa mektuplarınızı cezaevine yazarsınız artık! Adalet bunun neresinde? Cumhurbaşkanı, sadece havuz medyasına verilen bir ödül töreninde medyanın özgür olmasını istediğini söyledi. Onun için mi medyasının yüzde 80’i havuz? Onun için mi Cumhuriyet tarihinde en yüksek sayıda gazeteci mahkûm, tutuklu, işsiz?

Seçimin hükmü yok
Tabii patron konuşur da ekibi susar mı? İçişleri Bakanı Soylu, ülkemizde tam anlamıyla demokrasinin uygulandığını iddia etti. Oysa mahkeme kararı olmadan, iddialara dayanarak, seçilmiş üç belediye başkanını daha yeni görevden aldı. Şimdi de Cumhuriyet tarihinde en yüksek oyla seçilmiş belediye başkanını tehdit etti; “İşini yap, yoksa seni pejmürde ederiz” dedi. Bilmediğin kelimeyi kullanma bari. Pejmürde, kötü, yırtık pırtık giyinmiş demek. İmamoğlu’nun üstünü başını mı yırtacak acaba? Ekrem Başkan jilet gibi giyiniyor, ceket yakışıyor, çıkarınca kar beyazı gömleği, hafif göbeğini belli ediyor ama yakışıklı adam, kıskandı mı ne?
Demokrasinin birinci şartı, olmazsa olmazı, iktidarın seçimler yoluyla belirlenmesi, seçimle gelinip seçimle gidilmesidir. Türkiye’de, artık özellikle Kürt kökenli seçmenlerin oy verdikleri bölgelerde oylarının geçerliliği kalmadı. Belediye başkanlarının görevden alınması bir yana, milletvekillerinin çoğu da hapiste. Demokrasinin geçersiz kılındığı bir başka seçim sonucu ise şu aralar Davutoğlu’nun şantajıyla gündeme gelen 7 Haziran 2015 genel seçimleriydi; iktidar tek başına hükümeti kuracak çoğunluğa sahip olamayınca yeniden seçime gidildi, 1 Kasım 2015 seçimine kadar da çok ölümlü bir sürü terör olayı yaşandı ve korkuya kapılan seçmen, AKP’yi yeniden iktidara getirdi. Gelinen noktada ekonomi krizde. Dış politikada ABD ile Rusya arasında kalıp çuvalladık, sınırda içeri girmek için 1 milyon cihatçı bekliyor. ADALET olmadığı için. Çünkü adalet, yürütmeyi de denetlemek demek. Şimdi denetimsiz bir rejimin iflasını ancak seyrediyoruz!
Not: bu yazı Sözcü gazetesi yazarları hakkında mahkeme kararı beklenirken yazılmıştır, umarım adalet hakkında biraz umut verici bir karar çıkar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları