Mustafa Kemal Ulusu

Galatasaray’sız Milli Takım

06 Eylül 2019 Cuma

Bu konuda çok düşünmek gerek, ama bakıyorum medyamızda gayet doğalmış gibi bir iki kişi hariç, bu olayın üzerinde hiç duran yok. Şenol Hocamız da Beşiktaş’ta görevi bitince çok yabancının çok yanlış olduğu hususunda görüşünü belirtmeye başlamış. Hocam tamam da, 1 Kasım 2016’da Beşiktaş hocası iken, Avrupa Ligi’nde Napoli maçına, aynen şimdi Galatasaray’da olduğu gibi 11 yabancıyla çıkan sen değil miydin? (Hürriyet Kelebek eki yazarı Sayın Cengiz Semercioğlu’na bu bilgi için teşekkürler) İşte örnek bir araştırmacı yazarlık hem de magazin muhabirinden... Ben bu süper haberi, tabii ki öncelikle gerçek Beşiktaşlı spor yazarlarından duymak isterdim! Neyse devam edelim. Gerçekten herhalde Galatasaray tarihinde bu bir ilktir. Koca Galatasaray’dan Milli Takım’a tek futbolcu çağrılmıyor. Şahsen çok ama çok üzüldüm ve şöyle 2000’li yıllara gittim. UEFA ve UEFA Süper Kupa’yı müzesine götüren ve Türk futboluna Avrupa’da taç giydiren o muhteşem altyapı gerçekli Galatasaray takımını hatırladım. Taffarel, Popescu, Hagi gibi muhteşem yabancıların yanında, aslan gibi gençleriyle, Avrupa’nın çok büyük devlerini dize getiren Galatasaray, başta Bülent olmak üzere Tugay, Okan ve Suat’lı o müthiş arı gibi çalışan orta sahasıyla muhteşem bir takımdı. Şimdi ise nereden nereye? Takımın başında, -ki çok başarılı bir Türk hocamız- Fatih Terim ve de Milli Takım’ın başında da Şenol Güneş var, ama bakıyorsunuz o başarılı gençlerin yerine, Galatasaray ve Beşiktaş’ta bu iki hocayla 11 yabancı yer almış, ne acı değil mi? Ve de bakıyorum bu iki hoca birkaç gün aralıkla “Ülkemizde yabancı futbolcu çok, bu yanlış düzeltilmeli” diye Türkiye Futbol Federasyonu’na nasihat veriyorlar! Bunu kim düzeltecek? Yönetimi iş insanı ağırlıklı TFF mi? Hadi canım sende derler adama. Buna benzer bir durumda bizim Beşiktaş’ta. Sayın Başkan Fikret Orman, Kolej Havası adlı belgeselin tanıtımının galasında, hem de Süleyman Seba’lı afişler önünde diyor ki: “Beşiktaş’ımızın başarılarla dolu yakın tarihine güzel bir açıdan bakan, Kolej Havası belgeseli, geçmişimizle geleceğimizi birbirine bağlayan kalıcı bir eserdir.” Ve de o dönemin o altın, altyapı gençleri Rıza, Ziya, Metin, Ali, Feyyaz, Gökhan ile de gururla poz veriyor! Ne güzel değil mi? Peki, demezler mi adama? “Sayın başkan nedir bu yabancı hayranlığın?” Kulüp zaten ekonomik olarak batmış, bankaların yüksek faizlerle verdikleri kredilere kulüp varlıklarını ipotek vere vere ellerine düşmüşsün. Bak bu belgeseldeki gençlerimize, sen neden kaç yıldır başkansın, böyle bir belgesele konu olacak ikinci bir takım yaratmadın? Bu soruyu başkana soracak bir Beşiktaşlı gazeteci kardeşim çıkmalıydı, vereceği demagojik laflarla dolu, politik de olsa cevabı duymayı çok isterdim. Ama maalesef soran olmamış! Başkan da haklı! Neden altyapıya eğilsin ki? Hazır gelen bu yabancı eskilerine verdiği para cebinden çıkmıyor ki. Şahsen hiçbir ödeme zorunluluğu da yok, tıpkı evvelkiler gibi... Harca harca takımı şampiyon yap, popüler ol, para mı yetmedi, borç kapıya mı dayandı, al kredileri. Sonra mı? Benden sonra gelen düşünsün. Peki, kardeşim de, benim Beşiktaşımın sonu nereye gidiyor? Bir merakım da, iki yıl şampiyon olan takımın başkanına, takım şampiyonluk kupası kaldırırken dahi, o ateşli, o kartal yürekli seyircimiz neden “büyük başkan, büyük başkan” diye bağırmaz da, suçlayıcı sloganlarla bağırır. Hem sahada hem de sosyal medyada. Çok üzücü bir durum çok!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tarihi sınavdayız 3 Nisan 2020
Sınıfta kaldık 27 Mart 2020

Günün Köşe Yazıları