Hayvan Politikaları Dünya Konferansı

10 Eylül 2019 Salı

Geçen hafta 26 ülkeden uzmanlar, 33 sivil toplum örgütünden temsilciler, politikacılar, akademisyenler, hayvan hakları ve doğa aktivistleri Portekiz’in Porto kentinde bir araya geldik.
Bizi buluşturan neden, Hayvanlar İçin Parti (Hollanda) ile Portekiz’de kurulan İnsan- Hayvan-Doğa Partisi (PAN) tarafından düzenlenen “Eko-Kriz: Olayların Akışını Değiştirmek” başlıklı konferanstı.
Birleşmiş Milletler bünyesindeki Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu’nun (IPBES) bu yıl açıkladığı 800 sayfalık rapor, hayvan ve doğa hakları savunucularını tüm dünyada harekete geçirdi.
Kısaca raporun ne dediğini hatırlayalım:
Bir milyon bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
Tarım, hayvancılık, ağaçların kesilmesi, madencilik, balıkçılık ve avcılık, türlerin yok olmasının başlıca sebebi.
İnsanlık, kendi geçim kaynaklarını yok ediyor.
Türlerin yok olması nedeniyle, gıda güvenliği, sağlığı ve kalitesi risk altında.
Başta tarım, tüketim ve doğayı koruma alanında acilen köklü değişikliklerin yapılması gerekiyor.
İşte çanların kulakları sağır edecek kadar güçlü çaldığı bu dönemde hayvan ve doğa aktivistleri olarak politikacılarla buluşup insanlığın günümüzdeki en önemli sorununa çözüm aradık.

Sahte çevreciler...
IPBES’te Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Servisleri Üzerine Hükümetlerarası Bilim Politikaları Platformu’nun Küresel Değerlendirme Raporu’nu yazan ekipten Prof. Dr. Ingrid Visseren-Hamakers, konferansta, insanlığın doğada yaptığı tahribatı apaçık ortaya koydu.
Kurduğu bir cümle aklımda yer etti: “Tüm hayvan hakları savunucuları aynı zamanda çevrecidir fakat tersi her zaman geçerli değil... Bunu şaşırtıcı buluyorum.”
Doğa aktivistiyim, çevreciyim” diyeceksin ama sonra korumaya çalıştığın yeryüzüne en büyük zararı veren sektörü, hiçbir mantıklı gerekçe olmamasına karşın, destekleyeceksin...
Çok tuhaf ve anlaşılmaz bir çelişki!

Brezilya Konsolosluğu’nun önünde protesto
Konferans sırasında birçok aktivist bir araya gelince elbette eylem de gerçekleşti.
Amazon ormanları konusunda izlediği politikalarla tüm dünyada tepki çeken Bolsonaro hükümetini ve AB ile Güney Amerika Ortak Pazarı (MERCOSUR) arasındaki serbest ticaret anlaşmasını protesto ettik.
Porto’daki Brezilya Konsolosluğu’nun önünde toplanarak, her birimizin tuttuğu harflerle “Amazonları Koru”, “MERCOSUR’u durdur” yazdık.
Slogan atarken yanımızda Hollanda Hayvan Partisi’nden Avrupa Parlamentosu üyesi seçilen Anja Hazekamp da vardı.

Marianne Thieme: İnsan odaklıdan gezegen odaklıya
Konferansın en ufuk açıcı konuşmasını Hollanda Hayvan Partisi’nin lideri, Temsilciler Meclisi üyesi Marianne Thieme yaptı. Öncelikle insanların türcülüğünü sorgulayan ve hayvan yemenin ardındaki geçersiz argümanları irdeleyen bir giriş yaparak sorunun çıkış noktasına parmak bastı.
Konuşmasında insan odaklı bakış açısını gezegen odaklı bakış açısına çeviremezsek üzerinde yaşadığımız dünyayı yok edeceğimizi çarpıcı örneklerle anlattı Thieme.
Dinleyicilerden gelen soruları yanıtladığı bölümde kendisine şunu sordum: Paranoyak bir kapitalizm çağında yaşıyoruz. Kapitalizm veganizmi yutabilir mi? Böyle bir sistemde hayvan özgürlüğü idealleri gerçekleşebilir mi?
Kesin bir şekilde “Hayır” dedi. Üretimin, tüketimin, ekonominin tümüyle değiştirilmesi gerektiğini anlattı.
O zaman tarihe bir not düşelim: Varlığını sömürüye borçlu olan kapitalist sistem ve insan üstünlüğü anlayışına dayanan türcülük, yüzyıllardır işbirliği halinde toplumu bireysel faydacılık temelinde güdüledi; şimdi de hayvan özgürlüğü mücadelesi ile onun gereği olan veganizmi ehlileştirmeye çalışıyor.
Yeryüzünün üzerindeki tüm canlılar ile birlikte kurtuluşu, buna karşı gösterilecek direnişe bağlı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları