Öner Yağcı

Kitap özgürleştirir

02 Kasım 2019 Cumartesi

Özgür, eşitlikçi, sömürüsüz bir toplum olma savaşımı yüzyıllardır sürüyor.

Kitap, bu savaşımın önemli bir parçası.

Kitap alım gücüne göre pahalı. Kâğıt sıkıntısı, KDV sorunu olduğu doğru. Dağıtım sorunları var. Tanıtımında nesnelliğin yerini başka kaygılar alıyor. Sistemin değerleriyle televizyon, bilgisayar, internet gibi iletişim araçlarının kitabın yerine konulması ve alanı yönlendirmesinin de payı var elbette.

Ama ülkemizde kitabın niçin az okunduğu sorusunun asıl karşılığı, düşünen insana düşman karanlığın düşüncenin tutanakçısı kitaba saldırmasında ve eğitim düzeninde aranmalıdır.

Uygarlığın ölçütlerinden biri olan kitap-insan ilişkisinde belirleyici olan, düzenin sürdürülmesi için izlenen eğitim politikalarıdır.

Okuma-yazma oranının yüzde 10’ların altında olduğu Osmanlı düzeninde kitap okumak bir lüks, bir ayrıcalıktı. Cumhuriyetin çağdaşlık arayışını içeren eğitim politikasıyla okuryazar oranının yükseltilmesi ve okumaya yönlendirmesiyle müthiş bir artış sağlanmıştı. Tercüme Bürosu, Köy Enstitüleri, Halkevleri gibi kurumların etkisi günümüzde bile görülmektedir.

Eğitim ve kitap

Bir toplumda kitabın az okunmasının, bir toplumda kitap okumanın bir gereksinme, yaşama biçiminin bir parçası haline gelmemesinin birinci sorumlusu, genç kuşakları bu bilinçle, duyarlılıkla yetiştirmeyen eğitim sistemidir.

Günümüzde kitabın az okunması, 1940’lı yılların sonlarından beri seçilen Yeni Düzen anlayışının ve eğitim politikasının 1980’li yıllarda Türk-İslam Sentezi, 1990’lardan sonra Ilımlı İslam ve Büyük Ortadoğu Projesi ideolojisi doğrultusunda sürdürülmesinin sonuçlarındandır.

Bugün uygulanan eğitim politikaları çağdışı, bağnaz kuşaklar yetiştirilmesini amaçlıyor.

Yıllardır milyonlarca öğrencinin imam hatip okullarında okumak zorunda bırakılması, devletin öğrenci yurtlarının ve öğretmenlerinin çoğunun bunlarda olması, binlerce Kuran kursunda milyonlarca kursiyerin varlığı, tarikatların eğitimde cirit atması bir gerçekliktir.

Bunların sonucu toplumda ahlakdışılığın artması; güvenin, saygının, sevginin yok olması; “emek” yerine “para”nın “en yüce değer” olduğu anlayışının yaygınlaşması; şiddetin, terörün, kaçakçılığın, uyuşturucuların çoğalması; bilgisizlik ve işsizliğin dinsel propaganda için ortam hazırlaması; fal, burç, hurafe, büyü, inanca sarılma ve bu duyguları sömüren dinci partilerin güçlenmesi kaçınılmazdır.

Kitapların az okunması; kitaba düşman eğitim programlarının, ders kitaplarının, buna uygun yetiştirilen öğretmenlerin, korku ve baskıyla yaratılan engellerin, bu doğrultuda yetiştirilen yönetici kadroların yarattığı bir sorundur. Ezberciliği, özel dersleri dayatan, Türkçeye ve okumaya önem vermeyip yabancı dille okumayı öneren bir sistemle, dinci-ırkçı-bağnaz (“kindar”) bir kuşak yaratma hedefiyle yetiştirilen yeni kuşaklar için kitap okumak gereksinme olmaktan çıkarılmıştır.

 Küreselleşmenin değerleriyle donatılarak geleceği için karar verme özgürlüğünün bilincinde olmayan, toplumunun çağdaşlık sorunlarıyla ilgili duyarlılığı olmadan yetiştirilen kuşakların ve çağın iletişim araçlarının kıskaçları altında yaşaması da yine ülkemizde kitabın özgürleştirmesinin önündeki engellerdir.

Haydi kitaba

38. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı 2-10 Kasım arasında Beylikdüzü’nde…

2 Kasım Cumartesi 14.00’te Telgrafhane Yayınları’ndayım. 3 Kasım Pazar 14.00’te Alev Coşkun’la birlikte Cumhuriyet Kitapları’nda olacağız. 4 Kasım Pazartesi 14.15’te Mehmet Atay’la “50 Kuşağı-68 Kuşağı Edebiyatı”nı konuşacağız.

Kitap okuyalım; özgürleştirir. 




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okumak 16 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları