Avrupa mı?

16 Ekim 2008 Perşembe

TÜRKİYE’NİN Avrupa Birliği’ne üyelik sürecine ilişkin çalışmalardan haberiniz var mı? Müzakereler ne âlemde biliyor musunuz? Ucu açık üyelik görüşmelerinde ipin ucu acaba nereye kaçtı? Hangi dosyanın kapağı açıldı, hangi dosya kapandı? İslamcı AKP ile Avrupalı olunacağını sanan mandacılar, işbirlikçiler, dönekler, liboşlar, numaracı cumhuriyetçiler, sahte demokratlar niye ortalıkta görünmüyor? İslamcı AKP’nin başındaki “fahri savcı”nın peşine takılıp “Ucu açık soruşturmalar derinleştirilerek devam etsin” diye imza toplayan tane ile “300 aydın”, Avrupa’yı niye unuttu?

Anlaşılan “görev” bize düştü; Avrupa Birliği’nin neresine girmekte olduğumuza hep birlikte bakalım:

Uzun yıllardan sonra karakollarda dayak ve işkence iddiaları yine ayyuka çıkmaya başladı ve işkence iddiaları doktor raporlarıyla kanıtlanır oldu.

Cezaevlerinde işkenceden ölüm iddiaları 12 Eylül’ün cunta günlerindeki iddiaları andırmaya başladı ve işkenceden ölümler resmen saptanır oldu.

Yine 12 Eylül faşizmini andırır şekilde cezaevinde ölümcül hastalıklara tutulan insanların “doktordan doktora sevk” yoluyla alenen ölüme mahkum edilmesi yolu yeniden açıldı; gerekli tedavisi yapılmadığı için kimi tutukluların koma halinde kapı önüne konmasına kimi tutukluların ise tabutta tahliyesine başlandı. İnsanların ne ile suçlandıklarını bilmeden, iddianameleri hazırlanmadan aylarca tutuldukları cezaevlerinde sağlıklarını ve yaşamlarını yitirmesi normal sayılır oldu.

Cezaevinde tutukluyken komaya girip hastaneye kaldırılan insanların son dakikada tedavi amacıyla tahliyesine karar verilirken komadaki insanlara yurtdışına çıkış yasağı getirildi.

Türkiye’de yapılan ve ucu iktidara kadar uzanan yolsuzluklar Avrupa’da hazırlanan raporlara girmeye başladı, hükümet yolsuzluk raporlarını halktan kaçırmak için gizlilik şehri koydurdu.

Yoksulluk ve açlık ülkenin her yanını sardı; sadakaya bağlanan halk, duvarlara “Sadece Ramazan’da aç kalmıyoruz” yazmaya başladı.

Ve Türkiye Avrupa Birliği’ne giriyormuş. Kuyruklu yalan. İslami faşizm yurdu sarıyor ey halkım! İran’da olduğu gibi önce işbirlikçi liboşları asacaklar!

 

İpsiz Recep ve ‘Ergenekon’ bağlantısı!

İSLAMCI AKP iktidarının özel olarak ilgilendiği TRT’de bir yandan personel kıyımı yaşanırken bir yandan da Mithat Bereket, Tayfun Talipoğlu gibi “popüler liboş” kültürün temsilcileri ekrana transfer ediliyor. Bir yandan İran devlet televizyonu ile “şeriatçı kültür işbirliği”ne gidiliyor bir yandan ulusal kahramanlıklar dizi film yapılıyor. Tam bir çorba işi!

İşte, bu noktada Kadir İnanırın başrolünü oynadığıİpsiz Recep” dizisi TRT ekranına geldiğinde araştırmacı yazar dostumuz Muzaffer Ayhan Kara söz istiyor:

İpsiz Recep, Milli Mücadele’de önemli bir yer tutan, adamlarıyla azınlık ayaklanmalarını bastırma ve Anadolu’ya silah sevki konusunda Kuvayı Milliye’ye yardımcı olan ve bu nedenle Mustafa Kemal Paşa’nın içten bir şekilde ‘emice’, yani amca diye hitap ettiği, daha sonra da İstiklal madalyası ile onurlandırıp maaş bağladığı Rizeli bir kahramandır. Ve ne ilginçtir Rizeli bir Başbakanın yakından ilgilendiği TRT’de Rizeli ulusal bir kahramanın öyküsü anlatılırken ‘İpsiz Recep’in Karadeniz kıyısında dolaştığı topraklardan Sakarya’nın Kandıra ilçesindeki cezaevinde torunu ‘çete üyesi’ daha doğrusu ‘terörist’ olduğu iddiasıyla tutuklanmış yatıyordu. İpsiz Recep’in torunu, ‘Ergenekon Terör Örgütü Davası’ sanıklarından Prof. Dr. Emin Gürses’ten başkası değildi.”

 

Zahid

Necati Cebe: “Zahid, dünya malında gözü olmayan demekmiş. Bu durumda bizim zahid ne kadar zahid?” 

Yağmur Deniz

Ulusal takımda özlenen slogan: Bosna-Hersek

hep böyle

yensek!

 

Malum

Erol Barutçugil: “AKP, yolsuzluk raporunun yayımını engellemiş. Malumu ilama ne gerek var diye düşünmüşlerdir!”

 

Nedir? 

Sami Aktaş: “Dinleme cihazları, tele kulaklar, kent içi kameralar. Türkiye, demokratik bir diktatörlük müdür?”

 

Müşteri

Oktay Tanzar: “Vatandaşın AB’ye uyumu için kurulacak ‘Öfke Kontrol Merkezi’nin ilk müşterisi, öfkenin bir hitabet sanatı olduğunu söyleyen zatı muhterem olsun!”

- Anadolu’da

esnaf kan

ağlıyormuş...

“Ananı da al ağla!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nasır mıymış? 5 Şubat 2009
Gladyo 29 Ocak 2009
İse 22 Ocak 2009

Günün Köşe Yazıları