Müzelerin de ruhu var!

12 Aralık 2014 Cuma

Ahmet Ertuğ’dan dev bir eser: Hermitage Müzesi

Bundan birkaç gün önceydi. 9 Aralık’ta St. Petersburg’un anlı şanlı Hermitage Müzesi olağandışı bir gün yaşıyordu. Devlet Başkanı Vladimir Putin müzeyi ziyaret ediyor ve müzenin başkanı Profesör Mikhail Piotrovsky, Devlet Başkanı’na, yeni çıkan çok özel bir kitabı armağan ediyordu...
Bu çok özel, çok görkemli kitap dünyanın en zengin ve en göz kamaştırıcı müzelerinden biri olan Hermitage Müzesi’nin 250. yıl kuruluş yıldönümü için gerçekleştirilmişti. Hazırlayan da Ahmet Ertuğ’dan başkası değildi.

Fotoğrafta ruhların efendisi
Bu sayfanın okurları Ahmet Ertuğ’u yakından tanıyor olmalılar. Sadece ulusal değil uluslararası fotoğraf tarihine de adını çoktan altın harflerle yazdırdı. “Bilgelik Mabedleri: Kütüphaneler”, tiyatro/opera binaları; antik kentler, Topkapı ve Ayasofya üzerine fotoğraf kitapları... Ülkemizdeki antik tiyatroları, ipekten seramiğe nice Anadolu nimetlerini ve görkemini onun fotoğraflarıyla tanıdı dünya... Dile kolay 30 kadar görkemli sanat kitabı. (Birçoğu Ertuğ&Kocabıyık olarak yayımlandı.)
Ben ona Fotoğrafta Ruhların Efendisi adını taktım. Çünkü onun çektiği her fotoğraf önce baktığınız şeyin ruhunu yansıtıyor... Kitabı duyar duymaz, Ahmet Ertuğ’dan bilgileri aldım:
Hermitage Müzesi’nin fotoğraf çekimleri altı ay sürmüş. Daha çok iç mekânlara odaklanmış. Sarayın mimarisini geniş ve etkileyici bir perspektif bakışı ile 20x25 cm. film kullanarak saptamış. (25 kilo ağırlığında bir fotoğraf makinesi var. Ön hazırlığı günler sürüyor sonra tek bir kare çekiyor!) Rahat çalışabilmesi için tüm kapılar önünde açılmış.
Internete girip fotoğrafları inceliyorum: Barok mimarinin en şaşaalı ayrıntıları önüme seriliyor: Merdivenler, tırabzanlar, sütunlar, kubbeler, salonlar, galeriler, heykeller, resimler, bezemeler, kıvrımlar... Ayrıntıyla bütün iç içe: Önde bir resim geride yapının mimari özellikleri... Altın ve beyaz barok ışığına bürünmüş bir dünya...
Fotoğraflar saray ve müzeyi tavandan zemine gözler önüne sermekle kalmıyor sizi de içine çekiyor. O fotoğraflara baktıkça, inanın müzenin içinde bir geziye çıkmıştım. Geri gelmek, fotoğraftan çıkmak istemedim!

İzleyiciyi oyuncu kılmak
Ahmet Ertuğ’a göre bu müzede sergilenen koleksiyonlar olağanüstü bir sahneleme kurgusuna sahip. Sergilenen eserle mimari mekân uyum içinde bütünleşiyor. “Eserler evlerinde gibiler. Birçok salon, koleksiyonların dönemindeki mimari ruhu yansıtıyor. Arkeolojik eserler sanki bir Roma sarayında gibi sergilenmekte” diyor... İşte yansıtmaya çalıştığı “ruh” da bu bütünlük...
Burayı fotoğraflarken sanki sahnedeki bir operayı seyrediyordum” diyor, “çektiğim görüntülerle, izleyicileri bu kraliyet operasının sahnesine taşımak, izleyicileri oyuncu kılmak istedim.”
Kitaba ilişkin yazısında ünlü fotoğraf tarihçisi ve kuramcısı, eleştirmen Rolf Sachsse, “Bu işi ancak Ahmet Ertuğ gerçekleştirebilirdi. Onun titizliği ve kurgu inceliği müzenin görkemiyle mükemmel bir uyum sağlamış” dedikten sonra, sanatçının çektiği fotoğrafa nasıl bir drama katabildiğinden; seçimlerinin doğruluğundan, açıların, renklerin, gölgelerin mükemmelliğinden, bakış açısının zenginliğinden geçip, “Hem sergi, hem kitap olarak, fotoğraf tarihinin gerçek bir başeseri” hükmünü veriyor.
9 Aralık gününe dönecek olursak: “Hermitage: Bir Saray ve Bir Müze” kitabının ilk 100 adedi deri kaplı özel edisyon. Putin’e verilen elbet 1 Numaralısı. Ayrıca kitapların İngilizce ve Rusça iki dilde ipek kumaş ciltlisi de var.. 48x40cm boyutunda ve 200 sahife... Alman kâğıdı, İngiliz fotoğraf laboratuvarı, İtalyan ciltçi... Kitabı 17 Aralık’tan sonra Homer, Eren, Patika kitabevlerinde görme olanağımız olabilecek. (Daha geniş bilgi için: [email protected])
İşte bu yokluk, yolsuzluk, yozluk ve hoyratlık ortamında böyle güzel şeyler de oluyor... Dünyanın bir başka ucunda olsa da, bizden çıkan birileri ruhumuza biraz ışık serpiştiriyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları