Erinç Yeldan

Beklentiler Çökerken

17 Aralık 2014 Çarşamba

Türkiye ekonomisi yüzde 1.7 ile beklentilerin altında büyüdü. Pazartesi yayımlanan TÜİK verilerine göre eylül ayı ortalaması işsizlik oranı beklentilerin üstünde çıktı. Beklentilerin idaresi giderek zorlaşıyor; Türkiye 2015’e artan belirsizlikler altında giriyor.
Türkiye ekonomisinin dalgalanan yapısını daha net gözleyebilmek için evvelki hafta içinde IMF heyeti tarafından yayımlanan IV. Madde Konsültasyon Raporu’ndan derlemiş olduğum verileri sizlerle paylaşmak arzusundayım. Aşağıdaki tablo Türkiye ekonomisi üzerine seçilmiş göstergeleri, gerçekleşmeler ve öngörüler olarak özetliyor.

Tablodaki verilerden bir dizi gözlemde bulunulabilir:
• Her biri yüzde 5’e dayatılmış üçlü hedef (büyüme, enflasyon ve cari işlemler açığının milli gelire oranı) artık anlamını yitirmiştir. Aslında özünde de sadece bir “beklentiler idaresi ve iletişim aracı” olarak telaffuz edilmiş olan bu üçlü yüzde 5 hedefi giderek içeriği boşaltılmış ve kuramsal hiçbir temeli olmayan bir slogan haline dönüşmüştü. 2015 itibarıyla yüzde 3’e çekilmiş büyüme hızı; yüzde 7’ye yükseltilmiş enflasyon oranı ve yüzde 6’nın altına bir türlü çekilemeyen cari işlemler açığı oranı ile Türkiye ekonomisi durgunluk içinde yüksek enflasyon ve yüksek dış açık ile dengelenmeye çalışılmaktadır.
• İç talep büyümenin ana kaynağı oluşturma işlevini yitirmiştir. 2013’te milli gelir büyümesine yüzde 5.1 oranında katkı yapan iç talep büyümesi 2014’te reel olarak sıfırlanmıştır. Net ihracat ve kamu harcamalarında gözlenen seyir ise büyümeye reel bir ivmelendirme kazandırmaktan uzaktır. Bu arada iç talebin katkısında yıllar itibarıyla gözlenen dalgalanma ise dikkat çekicidir. Söz konusu istikrarsızlık, kuşkusuz, dış kaynak girişlerindeki dalgalanmaların doğrudan sonucudur.
• Ulusal ekonominin net dış kaynak gereksiniminin toplam milli gelirin yüzde 26’sı civarında seyredeceği anlaşılmaktadır. Bu da yaklaşık 200 milyar dolarlık bir kaynak gereği demektir. Çoğunlukla kısa vadeli dış borçlanma yoluyla aktarılan bu kaynak gereksiniminin salt iktisadi teknik bir mesele olmayıp, siyasi bağımsızlığımızı tehdit eder dayatmalar içereceği açıktır.
• İşsizlik oranının 2015’e değin -ve büyük olasılıkla sonrasında da- yüksek oranda süreceği görülmektedir. Türkiye’nin “büyüme rekorları kırdığı” savları altında dahi anlamlı bir kazanıma dönüştüremediği işsizlikle mücadelesi, 2015’in en önemli gündem maddesini oluşturmaya adaydır. Bu arada TÜİK’in yeni işgücü verileri serisinde “açık” işsizleri son 4 hafta içinde iş arayıp bulamayanlar diye tanımlamakta olduğunu unutmayalım. “Eski” seride bu süre 3 ay idi. İşsiz kapsamının daraltılması neticesinde DİSK Araştırma Merkezi’nin hesaplamalarına göre örneğin 2013 Eylül ayına görece tahmin edilen işsiz sayısı eski seriye göre 304 bin kişi azalmış gözüküyor.
Daralan iç talep, yüksek işsizlik ve dolayısıyla gerileyen ücret baskısına karşın enflasyon niye hâlâ çok yüksek?
Yanıt: “Beklentiler”. Hiç anlayamadığımız şu beklentiler. Kim, neyi bekliyor bir anlasak?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları