Aynı Yolun Yolcuları

19 Aralık 2014 Cuma

İnsanlık, yüzyıllardır din savaşlarıyla tüketildi.
Dinler arası savaşlar, yüz binleri canından etti.
Bugün de görünürde “dinler, mezhepler, inançlar” üstünden yürütülen katliamlarla sarsılıyoruz.
Daha dün Taliban’ın Pakistan’daki okul baskınında 135’i çocuk 148 kişinin katledilmesi.
IŞİD’in Irak ve Suriye’de kafa keserek işlediği cinayetler.
Dünya sarsılıyor, Batı’da kitlelerin gözünde İslam algısı farklılaştırılıyor.
Sözüm ona tanrı için, din için, mezhep için işleniyor bu cinayetler.
İşin özü iktidar mücadelesidir, din araç edilir.
Dindar inanır, kendi içinde samimidir.
Dinci inancı kullanır, çıkarcıdır.
İnsanlık savaşsız, sömürüsüz, barış içinde bir dünyaya ne zaman ulaşacak?
Savaş araçlarını, gerekçelerini ortadan kaldırarak...

***

Türkiye’de laik yaşama darbe vuran gelişmeler ortada.
Eğitim sistemindeki değişiklikler, günlük yaşamdaki dayatmalar, anaokulundaki kız çocuklarına kadar varan şekillendirmeler...
Türkiye’deki gelişmeler, dünyanın her yerinde demokrasi sorgulamasına dönüşüyor.
Ülkedeki iktidarla, geçmişin koalisyon ortağı cemaat yöneticileri de dinci bir yaklaşım sergiliyor.
Siyasal İslam yükselirken şimdi aynı yolun yolcuları kapışıyor.
Gerçek dindar; kumpasları, zulmü, haksızlığı, adaletsizliği, yolsuzlukları, hırsızlıkları görüyor, kabullenmiyor bu arada...

***

Kapışmanın taraflarından birbirlerine yönelik suçlamalar çok ağır.
İşin özü iktidar paylaşımıdır, pasta kavgasıdır.
14 Aralık’ta Taşhiyeciler üstünden cemaate yönelik operasyon başlatıldı.
Gazeteciler “terörist” diye suçlandı.
Aynı gazeteciler geçmişte meslektaşlarını, askerleri, aydınları, yazarları, terörist diye suçlamıştı, anımsayın.
Suçsuz, günahsız insanlar hapishanelere tıkılmış, görülmedik haksızlıklara, hukuksuzluklara uğramıştı.
Haysiyet cellatlığı yapılmıştı manşetlerde, köşelerde.
Özürle, özeleştiriyle geçiştirilecek sorumluluklar değil bunlar. Herhangi bir yanlış karar ve değerlendirme sonucu işlenmedi çünkü günahlar. Bilerek, planlayarak, tasarlayarak gerçekleştirildi.
Örneğin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, PKK’li gizli tanıklarla “terör örgütü lideri” olmakla suçlanmış, tutuklanmış, özel yetkili mahkemelerde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı, anımsanırsa.
Bugüne gelirsek...
İktidar, cemaatle mücadele edecekse Taşhiye operasyonundan medet ummasın.
Silivri, askeri casusluk davalarında yaşananlara baksın.
Sahte delilleri koyan polisler, bilirkişi adıyla kumpasa katılanlar, gizli tanık pazarlıklarını yürüten ve düzmece fezlekeler hazırlayan savcılar, görülmedik hukuksuzlukları işleyen hâkimler, ortada.
Adil bir yargılamayla, gerçekler mahkemelerde ortaya çıksın.
Tabii iktidar, bugün terörist ve darbeci diye suçladıklarını geçmişte o görevlere, o makamlara nasıl getirdiğini ve işbirliğini açıklayabilirse!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları