Lale Devri

19 Ekim 2008 Pazar

Vatan gazetesinden arkadaşımız Mustafa Mutlu, bu haberiyle, benim yıllardan beri kafamda takılı duran, ancak habercilikten kopmanın tembelliği içinde kaynağına ulaşamadığım bir soruya yanıt veriyor. Aslında kaynak CHPnin soru önergesine verilen yanıt, yani resmi bilgi.. Üstelik çok çarpıcı;

İstanbulun 6 yıl boyunca lalelerle donatılması, Lale Devri nostaljisinin parasal karşılığı 670.5 milyon YTL. Sadece AKP iktidarı, Belediye Başkanına muhalefet yapma adına, dünya kültür merkezi olmasını düşlediğimiz İstanbulun, yeşillendirilip çiçekle renklendirilmesine karşı durmak gibi bir ilkellik, saçmalık söz konusu olamaz elbette.

Gerek soru önergesi sahipleri, gerekse haberi yapan, değerlendiren arkadaşlarımızın benim de çok katıldığım, takıldığım yaklaşımı, tam da Osmanlının Lale Devri anlamına uygun, gerilemeye geçiş sürecini hızlandıran; toplum gerçeklerinden kopuk; dolayısıyla toplumun kültürel, estetik de dahil her türden gelişimine katkısı götürüsünden çok fazla; gösterişe, tüketime dönük, görgüsüz.. bir dönemin özentisi, simgesi ile İstanbula hizmette yarar değil zarar verildiği...

Yine yanlış anlaşılmaması için, Osmanlı tarihinin pek de övünülecek bir dönemi olmayan Lale Devrinin simgesi olmasının ötesinde, lalenin İstanbul için kültürel bir simge, çok da sevilen, güzel bir çiçek olduğu gerçeğini yadsımaya kalkışmadığımızın altını çizmekte yarar var. Elbette benim gibi çok sevenleri, parasını ödeyerek, emeğini vererek, koşulları uyuyor, yerleri varsa elbet, on günlük ömrü de olsa bu güzel çiçeği yetiştirecek, keyfini çıkaracaklardır. AKPli Belediyenin ideoloji, kültürel takıntısı ile bile olsa, İstanbulun simgesi olarak laleye takılmasından da kimseler rahatsız değil. Emirgân Korusu başta simge olmuş yerlerde, on günlük bir keyif için renk renk, cins cins lalelerin yetiştirilmesi, Hollanda ile yarışılması da çok hoş ve anlamlı.

Takıntımız, bu iş için ödenen toplumsal bedelde, rakamın büyüklüğünde. Oturduğum semtten, Vatan Caddesinden biliyorum; zaten ömrü kısa, maliyeti yüksek çiçek değiş tokuşunun bizim için haksız bir lüks olduğunun bilincindeyim. İstanbulun yeşillendirilmesi, çiçeklendirilmesinden hem çok mutlu, hem de harcandığını tahmin ettiğim, cebimizden çıktığını bildiğim paraların büyüklüğünden üzüntülüyüm..

***

Belki günlük bütçemizde, yaşamımızın içinde yeri olmadığından, 6 yılda İstanbul laleleri için 670.5 milyon YTL tutarlı bir harcama kalemini, ilk duyduğumuzda etkilenmiyoruz, bilincimizde bir algılama yaratmıyor. İşte bu nedenle, belediyelerin kamu hizmet alanı sorumlulukları içinden, haberde karşılaştırmalar var; yılda on gün görebildiğimiz lalelerimiz için 6 yılda harcanan para ile İstanbula 16 derslikten 553 ilkokul yapılabilirmiş, ya da yine 16 derslikli 415 lise, orta ölçekli 42 özel üniversite açılabilirmiş. Ya da 70 yataklı 638 hastane açılabilir, 29 yangın söndürme uçağı alınır, Bodrum ölçeğinde 3.6 havaalanı inşa edilebilir, 45 kilometrelik metro yolu döşenebilir, 450 deniz otobüsü, en lüksünden 12 feribot alınabilirmiş.. Haberin ekine göre, İstanbula özenen diğer belediyelerin lale harcamaları ile bu rakamlar 5 katına çıkıyormuş...

Evet şimdi; Lale çiçeğini benim gibi çok sevenlerden olsanız da, bizim kesemizden kaynaklar bu kadar kıtken bu haksız tüketime, israfa, çok yaşamsal hizmetlerin seçilmemiş olmasına var mısınız?Kaldı ki bana göre bu işlerin altında çok başka işler yatıyor...

Elbette lale için yapılmış resmi harcama kalemi doğrudur. Ancak gerçekten bu paranın, daha doğrusu servetin karşılığı sayıda lale üretilip, dikilmiş midir? Kim saymış, sayılabilir mi? Benim bildiğim İstanbul Belediyesinin, gerek İstanbul çevresi, gerekse Anadolunun çok başka yörelerinde çiçek, ağaç fidesi için anlaşma yaptığı çok fazla köy, köylü var. Elbette pratik, geçerli bir yol ve yöntem gibi.. Ancak akıtılan rakamlar çok çok yüksek.. yolsuzluğu, denetimi yapılamayacak biçimde uçup-gidici. Duyumlar; seçmene para aktarımında, partili aracıları zengin etmede, yolsuzluk kokusu saçılsa bile kanıtlanamayacak en geçerli işlerin başını bu türden işlerin çektiği...

Şimdi bir anımsayın: Bir ara İstanbul yollarında daha önceki ağaçlar bile sökülerek, çok pahalı, ithal, din kardeşliği ülkeler, şirketler ilişkili, çok çok yüksek sayılarla palmiye ağaçları dikilmişti. İlk aklıma gelen İstanbul ikliminin, kimliğinin simgesi ağaçlar olmadığıydı. Yine de Bu kadar büyük harcama yapılıyorsa, araştırması da yapılmış, İstanbul iklimine uyumlu palmiye ağacı türü bulunmuştur..diye düşünmüştüm. Ağaç sayısı, sokağa atılan paramız hâlâ sır... Sır olmayan, bütün İstanbul sokaklarına, parklara, her yere öbek öbek dikilenlerin, çok kısa zaman dilimleri içinde bir bir kurudukları.. Hesabı sorulabildi mi?

İlk yerel seçimde İstanbulda, ülkenin çoğunluk yerel yönetimlerinde, canımızı yakan bu ucuz siyasete, Lale Devri iktidarlarına son vermek, vatandaşlık sorumluluğumuz değil mi?

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları