Liberalin Zor Zamanları

21 Aralık 2014 Pazar

Zorba bir rejim inşasında hızlı adımlar atan AKP iktidarına karşı, suç ortağı Cemaatçileri savunmak, AKP’ye muhalefet etmenin, böylece namusu kurtarmanın bir yolu gibi göründü liberallere. İkisine birden muhalif olmanın can sıkıcı olduğu, hareket alanlarını daralttığı, sistemle kapışma zorunluluğu getirdiğinin farkına vardılar. Mutluluk içinde Cemaat’te “özgür basını” keşfettiler. Geçicidir. En kısa zamanda Cemaat’i de terk edecek, kendilerine daha sağlam sığınaklar bulacaklardır. AKP destekçisi arkadaşlarıyla “mahçup” bir şekilde buluşmaları, iktidarın kalıcılığı konusunda daha sağlam garantiler almalarına bağlıdır.

***

İktidar çevrelerinde kredilerini tükettiklerinin de farkında değiller ne yazık ki. AKP’nin onlara gereksinimi kalmadı. AKP-Cemaat çatışmasından kendilerine demokratlık çıkarmaya çalışmalarına iktidar partisinin üçüncü sınıf elemanları bile gülüyorlar. Tembel liberal, iktidarın rejimi değiştirme konusundaki kararlılığını kavrayamadığı için Erdoğan’ın AB’ye kafa tutmasına anlam veremedi; Ortadoğu’da Batı’nın da razı olacağı bir yer edinme projesini anlayamadı. Uluslararasılaşan Kürt sorununun farklı boyutlarına akıl erdiremiyor, gelişmelere daha geniş açıdan bakmayı, gerçeği nerede arayacağını bilemiyor.

***

Hafızaları da pek zayıftır. Gülen’in vaazlarını unuttular. Erdoğan’ın tramvaydan indiğine hâlâ inanamıyorlar. Kavga edenlerin ikisinin de “İslamcı bir Türkiye” yaratmak için yarıştıklarının, iktidarı, gücü paylaşmada anlaşamadıklarının farkında değiller. Türkiye’yi AKP, Cemaat, El Kaide’ye laf söyletmeyen Tahşiyeciler ve kim bilir daha kimler arasında geçen tartışmaya kurban etmeye dünden razıdırlar. Bu tartışmaya bir liberal olarak dahil olabileceğini sanıyor garibim. Umutları Kürt hareketinin İktidarla işbirliğinde, sosyal demokratların tümüyle liberallere teslim olmasındadır.

***

Tembel Türk liberallerinin ayırt edici özelliği, sistemi doğrudan savunma konusunda sıkıştıklarında, sistemin zamanın ruhuna uygun kahramanlarının; AKP olur, Cemaat olur, asker olur, kim olursa artık, entel dantel savunmasına girişmektir. Bunu 71’de, 80’de, Özal devrinde, AKP döneminde hep yaptılar. Onlar için esas ve doğal olan sistemi; serbest piyasayı, mülkiyetin kutsallığını koruyabilmektir. Şimdilerde en büyük korkuları, bir zamanlar onlara dünyayı dar etmiş olan Sol’un yeniden ayağa kalkması, çürük teorilerinin icabına bakmasıdır.

***

Ödleri kopuyor. Çünkü biliyorlar ki, Sol’un devre dışı bırakıldığı yoksulluk koşullarında boş meydanda iyi at koşturdular; entelektüel dünyayı belirlediklerine yürekten inandılar. Şimdilerde ise özellikle Gezi’den sonra telaş içindedirler; acaba Sol yeniden meydana mı çıkıyor; eskisiyle yenisiyle liberalizmin fikir fukarası olduğu yine mi anlaşılacak? Şimdi sahte solcu, sinsi Amerikan akademisinden destek aramanın, Marx’ı Hegelci yapmanın, Engels’i harcamanın, Lenin’i bir kalemde çizmenin derdindeler. Depoda ne kadar sosyalizm düşmanı, antikomünist, İkinci Dünya Savaşı sonrasının dönek yazarı varsa şimdi piyasaya sürülüyor.

***

Sol yokmuş gibi davranmayı, tartışmaktan bucak bucak kaçmayı deniyorlar da; nereye kaçacaklar? Buldukları “çare” Gezici gibi görünüp Gezi düşmanlığı yapmak, çevreci geçinip “nükleer de lazım canım” demek. Boşuna çabadır. Minder onları çağırıyor ve kötü haber fukara liberale; yeni kuşak Sol, baş edemeyecekleri kadar donanımlıdır.
Korkunun ecele faydası yok; gelecek başka türlü gelmeye hazırlanıyor. İktidar partisi otokrat bir rejimin maddi koşullarını yaratmakta zorlanıyor. Seçmenin şöyle ya da böyle alınmış desteğine artık eskisi kadar güvenemiyor. Başka çareler peşinde ve meşruiyet sınırlarını çoktan aştı. Keskinleşen iklimde iktidara yalvaran, Cemaat’te demokratlık arayan liberallere de yer kalmadı. Liberallerin mahalle baskısından sıkılan aydınlar ise artık seçim yapma zamanının geldiğini görmek durumundalar. Ya sistemin kapıkulluğuna razı olacaklar, 80 sonrasının utancını yaşayacaklar ya da Gezi’ye, umuda, onurlu bir mücadeleye, Haziran’a çevirecekler gözlerini...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları