Yıkıma Götüren İkili Güç...

22 Aralık 2014 Pazartesi

Hükümet koalisyonunun AKP ve cemaat kanadı arasındaki derin çekişmenin altında hukukun kaldığını, en büyük yıkımın bu olduğunu öncelikle vurgulayalım.
Altta kalan hukukun canı çıkarken tepedeki çekişmenin kökenlerini sağlıklı tartışmak, Türkiye’nin yakın gelecekteki yönünün netleşmesi açısından son derece önemli. AKP, yıllardır devleti birlikte yönettiği cemaate, “paralel yapı” adını verdi. Hayır, bu ilişki paralel olarak tanımlanamaz. Birbirini tamamlayan ikili yapı demek daha uygun düşer. Eğer paralel tanımıyla tarif edeceksek, AKP’nin devlet içinde bir dizi paralel yapı kurduğunu söyleyebiliriz.
Bugün Türkiye’de bir mevcut yasalar çerçevesinde yürüyen idari yapı var, bir de başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar içindeki güçlerin kendi dengeleri içinde oluşturdukları yapı...
Bu yanıyla yorumlamak gerekirse, Ankara’da “Cumhuriyet kurumu” diye değerlendirilecek bir yer artık yok. İkili yapı bir oldu, bu kurumların ya içini boşalttı ya da işlevsizleştirip yenisini kurdu.

***

2007’den bu yana kamuoyunun gündeminden düşmeyen davaların başlangıcına ve sürdürümüne baktığımızda şunu görürüz: İktidar koalisyonunun parti kanadı Meclis’ten yasaları geçirdi, cemaat kanadı bunların en acımasız biçimde uygulanmasını sağladı. Yeniden altını çizelim, burada paralellik yok, birliktelik var. Geçmişin başbakanından ona bakan yardımcılarına kadar koro halinde yükselen cemaat övgüleri toplumun hafızasında olmasa bile, arşivlerde duruyor. 2010 yılına kadar birbirlerini yere göğe sığdıramayan tarafların şimdi birbirlerini vurmaya kurşunları yok.
Geçen hafta karşılıklı suçlamaları anımsatıp yorumumuzu yapmıştık...
Cemaat AKP’ye, “Sen devletin hazinesini soyan hırsızsın” diyor.
AKP cemaate, “Sen devletin üzerine çullanan yasadışı bir yapısın” diyor.
Biz de “İkiniz de haklısınız” diyoruz.
Evet, durumu böyle özetlemiştik. Ancak bu ikili gücün Türkiye’ye karşı haklı olduğu bir durum yoktur. Bu suçlamalardan mağduriyet doğmaz. Doğsa doğsa bozulan ortaklığın ayrıntıları doğar.

***

Şimdi ikili gücün arasında ikilik çıktı...
Bu ikilik kaderimiz olamaz. O nedenle tartışmanın zeminini iyi belirlemek gerekiyor. Başta vurguladığımız gibi hukukun silah olarak kullanılması, taraflardan birinin ötekini hukuk terörüyle alt etmeye girişmesi, zeminin netleşmesini zorlaştırıyor.
AKP, 2023’te Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti tümüyle tasfiye etmek ve kendi “cumhuriyetini” kurmak için her yöntemi kullanarak ilerlemektedir.
Gülen, vitrini dışında hiçbir yanı şeffaf olmayan bir imparatorluk kurmuş, içerideki ve dışarıdaki müttefikleriyle birlikte devletin her şeyini belirleyecek bir güç merkezi olmayı hedef bellemiştir.
Bu iki hedefi onaylamayan kesimlerin, “acaba hangisi haklı” diye bakacağı bir durum olabilir mi?
Olamaz.
Artık “yeni” sözcüğü de çok eskidi.
Bütün sahte görünümlü kavgalara, sahte rakamlarla dolu kalkınmışlık yalanlarına karşı “gerçek” sözcüğünü bayrak yapmalıyız.
Gerçek Türkiye’yi yeniden yaratmalıyız.
İkili güç kendi arasında çatışırken ülkenin yıkıma sürüklendiğini görmemek için ancak bu ikiliye paralel olmak gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları