Neden Bunlar Yapılmaz?..

20 Ekim 2008 Pazartesi

Başbakan hiç durmadan Hamdolsun bizde işler iyidese de, işlerin iyi olmadığı acımasız bir gerçek. Bazı küçük sorular, içinde bulunduğumuz ekonomik durumu çok net açıklar. Örneğin taksi şoförleri Müşteri az, iş yapmıyoruzdiyorlarsa, durum ciddidir. En önemlisini geçenlerde öğrendim.. içme suyu satışlarında yüzde 25 bir gerileme olmuş. Türkçesi şu: İnsanlar artık içme suyu almıyor, klora rağmen, risklerine rağmen musluk suyu kullanıyor.

Bu, bir aile için ayda en fazla yirmi liralık bir tasarruf.. demek ki, oralara geldik.

Ancak ilk kez bu durum beni korkutmuyor, bizim bağışıklık sistemimiz krize fazlasıyla alışık. Simit saraylarının olduğu bir ülkede daha fazla ne olabilir?

Bugün ekonomik krizden söz etmek yerine başka sözler söylemek ve sormak istiyorum.

Daha önce de yazmıştım, beni Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde en çok etkileyen görüntülerden biri, her evden en az dokuz çocuğun, ellerinde salça sürülmüş bir dilim ekmekle sokakta patlamış bir topun peşinde koşturup durmalarıdır...

Gene aynı bölgelerde doğum yapmaktan hali mecali kalmamış annelerin (bir kadın doğurganlık döneminde sağlıklı dört doğum yapabilir) yerine geçen henüz ergen bile olmamış kız çocuklarının belirlenmiş kaderi benim yüreğimi en çok acıtan gerçeklerden, görüntülerden biridir.

Sonuçta bu kadar çok çocuğa ne okul yetişir, ne de iş alanı açılabilir. Bir zamanlar Türkiye, doğum kontrolünü ciddiye alan bir ülkeydi. Sağlık ocakları aracılığıyla doğum kontrolü öğretilir ve uygulamalar yapılırdı. Doğum kontrolü, rahmetli Vehbi Koçun da sürekli gündemindeydi. Hepimizin bildiği gibi, niteliksiz bir çoğunluk kontrol edilemeyen bir güç gibidir. Hiçbir işe yaramaz.

Başbakanın, illaki üç çocuk yapın dediği bir ülkede doğum kontrolü elbette en son sıralardadır. Ama Başbakanın sözlerine rağmen bu nüfus planlaması her zamankinden daha çok gündemimizde olmalıdır. Çünkü gereğinden fazla çoğalan bir nüfusa ne kaynak yeter ne de toprak...

Sivil toplum örgütlerinin en baş işlerinden biri bu olmalıdır. Bakabileceğin kadar çocuk!

Bugün bambaşka sözler söyleyeceğim demiştim, devam edelim. Bu önerimi DTPli milletvekillerinin hemen ve acilen Meclise taşımaları gerek diye düşünüyorum.

Biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Sosyal bir devlet, iş bulamayan yurttaşlarına yeni iş sahaları açmakla yükümlüdür. Bu nedenle Güneydoğuda yatırım yapmak için teşvik alan, sonra dört duvar örüp teşvikin üstüne yatanları zamanaşımı filan dinlemeden ortaya çıkarmak ve gerekli para cezasını uygulamak zorundadır. Güneydoğu bir batık yatırım cennetidir.

Devlet bunu yapmıyor mu.. öyleyse oradaki çalışabilir yurttaşlarına, dolayısıyla ailelerine işsizlik yardımı yapmak zorundadır. Bunu sadaka biçiminde değil, bir hak olarak onlara sunmak zorundadır. Türkçesi şu: Ben buralarda iş sahası açamıyorum; öyleyse size yardım etmek zorundayım, çünkü ben sosyal bir devletim.

Öte yandan bu para yardımının mutlaka, ama mutlaka kadınlara yapılması gerekmektedir. Çünkü yapılan araştırmalar göstermiştir ki, işsizlik erkek yurttaşlarımızın canını fazlasıyla sıktığından içki ve kumar onların alışkanlıkları haline gelmiştir.

Evet, hemen her gün bir ailenin dokuz ya da on çocuğundan birinin dağa çıktığı ve PKKnin bu ailelere para yardımı bilinen bir gerçektir. Devlet iş sahası açıp çalıştıramadığı yurttaşlarına acilen para yardımı yapmalıdır. Daha fazla çocuk dağa çıkmadan.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları