‘AB, Türkiye’nin Çıpası’ (1)

23 Aralık 2014 Salı

“Paralelofobik” Sultan, Feto’ya her gün kükrüyor, Avrupa Birliği’ne (AB) de tekrar kükredi! “AB bizi alır mı almaz mı, bizim böyle bir derdimiz yok!” sözlerinden sonra, cumartesi günü Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda “AB’nin kapıkulu değiliz!” dedi. Bu gidişle Osmanlı’nın Viyana kuşatması yerine, AB’nin başkenti Brüksel kapısına dayanacağa benziyor. Avrupalılar lütfen haddinizi bilin, Sultan’ı kızdırmayınız!
Sultan konuşur da veziriazamı susar mı? O da ertesi günü “Herkes tatildeyken, AB olayın aslını bilmeden Türkiye’yi kınayan açıklamalar yaptı. AB hükümete yönelik kirli bir kampanya başlattı” dedi.
Ardından AB’den sorumlu baş müzakereci nazırı da “Şayet AB, Türkiye gibi bir ülkeyi üye yapmama lüksüne sahip olmaksızın, üye yapmama gibi yanlış bir karar alırsa Türkiye’nin çok fazla umurunda olmaz” sözleri ile Sultan’ın dümen suyuna girdi! Tek farklı ses Enerji Nazırı’ndan “Biz AB’ye giriş sürecinden vazgeçmiyoruz!” sözleri ile gelmez mi?

***

16 Aralık Salı günü Avrupa Konseyi’nden Yugoslavya’nın dağılmasından sonra ortaya çıkan yeni devletler, Arnavutluk ve Türkiye’nin adaylıkları ile bağlantılı 24 maddelik değerlendirmesi Sultan’ı çileden çıkarmış olmalı! Çoğunlukla Türkiye’ye yönelik değerlendirmeler içeren bazı maddelere göz atalım:
Madde 6. Konsey, Türkiye ile yüksek düzeyde ekonomi diyaloğu kurulmasını sabırsızlıkla bekler.
Madde 8. Demokratik kurumların işleyişinin ve bağımsızlığının güçlendirilmesi yaşamsal önem arz etmektedir. Bu konu başta parlamento ve sivil toplum olmak üzere, tüm siyasi yelpaze genelinde yapıcı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir diyaloğun tesisini de içerir. Sivil toplum örgütleri için elverişli bir ortamın geliştirilmesi yönünde, daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir.
Madde 15. Konsey, AB’nin Türkiye ile olan ilişkilerine atfettiği önemi bir kez daha teyit eder. Türkiye aday bir ülkedir, AB’nin kilit bir ortağıdır. Sahip olduğu dinamik ekonomi, Avrupa kıtasının refahına değerli katkıda bulunmaktadır. AB, Türkiye’deki siyasi ve ekonomik reformların çıpası olmayı sürdürmelidir. Türkiye, ölçütlerin yanı sıra müzakere çerçeve belgesinde saptanan gereklerin karşılanmasında kaydedeceği ilerleme ve AB’ye karşı girmiş olduğu ahdi mükellefiyetlere riayet yoluyla müzakereleri de hızlandırabilir. Bu bağlamda Konsey, Türk hükümetinin AB katılım sürecine yönelik sergilediği kararlılığı memnuniyetle karşılar; kısa bir süre önce kabul edilen ve Türkiye’nin katılım sürecini yeniden canlandırmayı hedefleyen AB stratejisinin somut neticelerini görmeyi sabırsızlıkla bekler.
Madde 16. Konsey, PKK’nin AB terör örgütleri listesinde yer aldığını hatırlatır.
Madde 17. Konsey, Eylül 2013 demokratikleşme paketinde yer alan önlemler ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlallerinin önlenmesine yönelik Eylem Planı başta olmak üzere, geçmiş yıllarda kabul edilmiş reformların uygulanmaya devam etmesini memnuniyetle karşılar. Konsey ayrıca, Kürt sorununun barışçıl çözümüne yönelik yenilenen çabaları da kuvvetle destekler. Konsey, sürecin ilerletilmesi için tüm tarafların daha fazla üstlenmesini teşvik eder.
Madde 18. Yabancılar ve uluslararası koruma kanununun Nisan 2014’te yürürlüğe girmesi ve mültecilere geçici koruma tanıyan yönetmeliğin Ekim 2014’te kabulü, göç ve iltica alanında (…) Türkiye’nin tek taraflı açıklamasından üzüntü duyar.
Madde 19. Konsey düşünce, ifade ve basın özgürlüğü de dahil özgürlükleri; demokrasiyi, eşitliği, hukukun üstünlüğünü; kadın, çocuk, azınlık hakları da dahil insan haklarına saygıyı, din ve mülkiyet hakkını tam anlamıyla teminat altına alacak, yeterli kontrol ve denge mekanizmalarını sağlayacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce verilen tüm kararların uygulanmasını geliştirecek reformlar üzerinde çalışması yönünde Türkiye’yi kuvvetle teşvik eder. Konsey, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesi uyarınca akit tarafların, taraf oldukları tüm davalarda mahkemelerce verilen nihai kararlara uymayı kabul ettiğini hatırlatır. Örgütlenme ve toplanma hakkı ile kolluk görevlilerinin müdahalesine ilişkin mevzuatın Avrupa standartlarına getirilmesi gereklidir. Konsey, yürütmenin yargıya yönelik orantısız müdahalesi; temel mevzuatın paydaşlarla yeterince istişare yapılmadan sıklıkla değiştirilmesi, bilgiye erişim üzerindeki kısıtlamalar karşısında taşıdığı endişeyi korumaktadır. Tüm bu hususların ele alınabilmesini teminen Konsey, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanında işbirliğinin artırılması ve ortak faaliyetlerin güçlendirilmesinin, Türkiye’yi AB’ye daha da yakınlaştıracağı, bu temel alanlarda gelecekte yapılması muhtemel görüşmelere ilişkin çalışmalara da hız kazandıracağı kanaatindedir.
Madde 20. Konsey, Aralık 2013’te ortaya çıkan yolsuzluk iddialarına hükümetin verdiği karşılığın yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda ciddi şüpheler uyandırması ve siyasi muhalefet, halk protestoları ve eleştirel basına karşı artan bir hoşgörüsüzlük sergilemesinden üzüntü duymaktadır. Bu çerçevede, kısa süre önce Türkiye’de gerçekleştirilen polis baskınları ve birçok gazeteci ve medya temsilcisinin gözaltına alınması, demokrasinin temel ilkesi olan basın özgürlüğünün varlığını sorgulanır hale getirmektedir. Konsey, katılım müzakerelerinde ilerleme kaydedilmesinin hukukun üstünlüğü ve temel haklara saygı gösterilmesine bağlı olduğunu hatırlatır. Konsey Anayasa Mahkemesi’nin önemli rolünü vurgular ve meşru birer paydaş olarak daha fazla desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken sivil toplumun, Türkiye’de büyümekte ve aktif olduğunu olumlu bir gelişme olarak not eder.”
Avrupa Konseyi’nin 17 Aralık’taki açıklamasına ise cuma günü değineceğiz…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları