Öztin Akgüç

Faiz indirimi

06 Kasım 2019 Çarşamba

Dünya genelinde ekonomik açıdan gelişmiş (GE), gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) faiz indiriyor; TCMB’de politika faizini aşağıya çekiyor. Ancak amaçlar farklı; GE’lerde ekonomiyi canlandırmak enflasyon yaratmak için faiz indirimi yapılırken; TCMB enflasyon hızını yavaşlatmak için faiz indirimi yapıyor. GE’lerde deflasyonun, ekonomi ve toplumsal hayat üzerindeki etkileri, enflasyona kıyasla daha yıkıcı görüldüğünden; fiyatların, üretimin düştüğü, işsizliğin arttığı deflasyon sürecine girilmemesi için faiz indirimi yapılmaktadır. GE’ler de, deflasyona sürüklenmemek için yüzde 2.0 düzeyine yakın enflasyon yaratmayı hedefleyen genişletici para politikası izlenmektedir.

Politika faizi; günümüzde Avrupa Merkez Bankası’nca (ECB) yüzde 0.00, Birleşik Krallık Merkez Bankası’nca (Bank of England -BoE-) yüzde 0.75, Japon Merkez Bankası (BOJ) tarafından eksi (yüzde 0.1) olarak uygulanmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri’nde kısaca FED olarak anılan, yerinden yönetim (ademi merkeziyet) ilkesine göre şekillenmiş, on iki bölgesel merkez bankasından (Federal Reserve Bank -FRB-) oluşan sistem (FRS), merkez bankası işlevlerini yerine getirmektedir. FED, FRB’lerin verdiği iskonto kredisinin oranını ayarlamaktan çok, açık piyasa işlemleriyle (APİ) piyasa faiz oranını düzenlemektedir. Sistemin APİ konusunda yetkili organı on bir kişiden oluşan Federal Açık Piyasa Komitesi’dir (FOMC). Komite, hedeflenen faiz oranını sağlamak üzere APİ tutarını, koşullarını belirlemekte; işlem, FOMC gözetiminde New York Federal Reserve Bankası (NYFRB) tarafından gerçekleştirilmektedir. APİ, düzenleme, savunma amaçlı ise ters repo işlemiyle satın alınan menkul kıymetleri gelecekte belli bir tarihte geri satmak taahhüdü ile yapılmaktadır. FED, bankalardan tahvil ve bono almak yoluyla faizi belirlediği düzeye indirmektedir.

Avrupa Birliği EURO Bölgesi Merkez Bankası ECB, bankaların yatırdıkları serbest mevduata negatif faiz (-yüzde 0.40) uygulayarak bankaları mevduat yerine kredi vermeye özendirmektedir.

Faiz indirimlerinde, mevduata negatif faiz uygulanmasında beklenti, hanehalkının tüketim, işletmelerin de yatırım harcamalarını artırarak, ekonomide canlılık yaratılması, deflasyona sürüklenmesinin önlenmesidir.

2007-8 krizi sonrası izlenen neo-liberal para politikasının sağlam teorik bir temelinin olmaması ayrıca bulgularla da kanıtlanamaması nedeniyle beklentiler gerçekleşmemiştir.

Faiz, klasik iktisat öğretisinin öngördüğü gibi tüketim ve yatırım harcamalarını belirleyen bir değişken değildir. Hanehalkının geliri tüketim harcamalarını belirler. Avrupa Birliği’nde Japonya da tasarrufun getirisinin azalması, kişileri, hanehalkının tüketimi artırmaya değil tüketim harcamalarını kısmaya yöneltmiştir. Sabit gelirli, emekli yaşlı nüfus, tasarrufların getirisi azalınca, tüketim harcamalarını artırma yerine, ihtiyat güdüsü ile tasarruflarını artırmaya yönelmiştir.

Güvende mevduat getirisinin azalması, bazı kişileri gelirlerini artırmak için riskli işlere girmeye özendirmiş, ekonomide bazı alanlarda fiyat balonları oluşmuş; birikimlere yüksek getiri vaat eden denetim dışı gölge bankacılığının (shadow banking) gelişmesine yol açmıştır.

İşletmelerin yatırım kararlarını, faiz değil satış hedefleri, beklentileri, kapasite kullanım oranları, işletme fonu yaratmaları, rakiplerin izledikleri politikalar belirler. Piyasa koşulları elverişli değilse “o” hatta negatif faiz dahi işletmeleri yatırımlarını artırmaya özendirmez.

TCMB’nin faiz indiriminin olası etkileri, diğer ülkelerin deneyimlerinin ışığı altında şöyle öngörülebilir: 

Reel geliri azalan finansal yükümlülük / gelir oranı yükselen, işsizlik sorunu ile karşılaşan, geleceğe güvenle bakamayan hanehalkının tüketim harcamalarını artırmaları beklenemez.

 TL mevduat faizinin azalması, döviz tevdiat hesabının artmasına, dolarizasyon oranının yükselmesine yol açar, yastık altı altın yatırımlarını özendirir.

Birikimlere daha yüksek getiri vaat eden finansal aracıların oluşması, Özal dönemi banka faciası benzeri olayların yaşanması olasılığını artırır.

 Baskı altında kalan bankaların, kredilendirmede yanlış seçim, kredilerin moralitisesi yüksek olmayan kişi ve işletmelere yönelmesi riskleri artar, bankaların tahsili gecikmiş kredi sorunu ağırlaşır.

Olumsuz etkilerin doğmaması için faiz indirimi kararlarının ciddi, sağlıklı araştırmalara dayanması gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları