Barış Doster

Mümtaz Hoca’nın ardından

13 Kasım 2019 Çarşamba

Hocaların hocası Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ı yitirdik. Hocamızın ölüm haberi, değerli bir bilim insanı ve aydını yitirmenin acısını yaşatırken, onun verdiği akademik, ideolojik ve politik mücadeleyi de anımsattı, bir kez daha. Çalışkan bir aydının, çok yönlü ve üretken bir bilim insanının mücadelesi, bizlere örnek olduğundan, hem gözümüzün yaşını sildik hem Mümtaz Soysal’ın özelliklerini düşündük.

Mümtaz Hoca Cumhuriyetçi idi. Cumhuriyetin akıl, bilim, aydınlanma, laiklik, bağımsızlık ve antiemperyalizm olduğu kadar, kamuculuk, planlama ve bütüncül kalkınma olduğunu da; halkçılık ve devletçilik olduğunu da; ulusçuluk ve devrimcilik olduğunu da; kültür ve sanat olduğunu da bilen bir Cumhuriyetçi.

Mümtaz Hoca solcuydu. Solculuk içermeyen ulusalcılığı da, ulusalcı olmayan solculuğu da eksik bulan bir solcu. O nedenle birçok cephede mücadele yürüttü. Özelleştirmelere karşı çıktı. Dava açtı. Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Bu amaçla bir grup aydın, sendikacı ve bilim insanı ile birlikte kuruluşuna öncülük ettiği, başkanlığını yürüttüğü Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfı (KİGEM) aracılığıyla örgütlü mücadele verdi. Kıbrıs konusunda ve Ermeni meselesinde de en ön saftaydı. KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın danışmanı olarak, Kıbrıs davasını uluslararası ölçekte en önde savunanlardandı. Sözde soykırım iddialarına karşı, Türkiye’yi dünyada savunan hukukçulardandı. Asala terörüne hedef olan Türk mağdurların avukatıydı.

İsmiyle müsemma bir aydın

Mümtaz Hoca, çok yetkin bir bilim insanıydı. Dünya çapında bir anayasa hukuku hocasıydı. Anayasa kitabı, bu alanın en parlak çalışmalarındandır. Akıcı üslubu dergi ve gazetelerdeki yazılarında, geniş bir okur kitlesine ulaşmasını sağlamıştı. 1961 Anayasası’ndaki katkısı önemlidir. Yön bildirisini imzalayan ve Yön dergisini çıkaran çekirdek kadronun üyesi olarak öncü ve cesur bir aydındı. Çok yönlüydü. Disiplinler arası düşünme kabiliyeti yüksekti. Denizciliğe olan ilgisiyle, tekne merakıyla farklı; Galatasaray Lisesi mezunu sıkı bir Beşiktaşlı olarak özgündü. Beşiktaş için “emeğin ve efendiliğin takımıdır” derdi.

Mümtaz Hoca, ilkeli, kararlı bir yönetici, siyasetçi ve devlet adamıydı. Mülkiye’nin dekanıyken 12 Mart 1971 sonrası tutuklandığında hapse dimdik girdi, hapisten dimdik çıktı. 1991’de SHP’den, 1995’te DSP’den milletvekili olduktan sonra, parti yönetimleriyle anlaşamayarak bu partilerden istifa ederken de; Başbakan Tansu Çiller’le anlaşamayarak Dışişleri Bakanlığı’ndan istifa ederken de ilkeli, tutarlı, yürekliydi. Siyasi literatürümüzdeki “vuruşarak çekilmek” sözü hocanındı. Türkiye ve KKTC’yi temsil ettiği uluslararası toplantılarda bilgisiyle, donanımıyla, deneyimiyle olduğu kadar, sabrıyla, kararlılığıyla, inatçılığıyla da dikkat çekerdi. “Diplomasi masasında ilk kızan, ilk kaybedendir” derdi. Tüm maddelerde anlaşma sağlanmadan, uluslararası bir antlaşmaya imza atılamayacağını vurgular ve eklerdi: “Her konuda uzlaşma olmadan, hiçbir konuda uzlaşılmış sayılmaz.

Sözün özü; İstiklal Madalyası sahibi babaya yakışan bir evlat, çok iyi bir bilim insanı, yetkin bir Cumhuriyet aydını ve devlet adamıydı. Işıklar içinde uyu Mümtaz Hoca...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları