Gerçeklerle yüzleşememek

22 Kasım 2019 Cuma

Yabancı aksanlı bir genç kadın, iş saatlerinin daha da olumsuz koşullarında metro içinde sıkışıp kalmış biri çocuklu, diğeri yaşlı, ellerinde bir sürü paket düşmemekte zorlanan iki kadına yer verilmesi için seslendiği çoğunluğu oturan gençlerden yanıt alamayınca isyan etti.. “Ayıp ayıp, bu kadar duyarsızlık olur mu? Kiminiz numaradan uyuyor taklidi yapıyor, kiminiz cep telefonunda oyuna dalmış, kulaklıkla duymamış gibi yapmayın..” haykırışına da yanıt alamayınca söylenip durdu.. Aldıran da çıkmadı. Alışılmış, kanıksanmış bir tablo söz konusuydu.

Deneyimli sayılırım, yine de bu haftanın içinde yüzer lira bozdurarak yaptığım iki küçük alışverişte, 50’şer lira dolandırıldım. Elbette ellerimin dolu olması, sıkışık, koşturmaca anları kollanmıştı. Her ikisinde de toplu uzatılan kâğıt paraların 20 ve 10 lirasını üstten görmüş, ayrıca bozuk demir küsuratların da avcumun içine konduğuna tanıklık etmiştim.. Şüphelenip saymaya kalkışmak aklımın ucundan geçmediği gibi, karşımdakine saygısızlık gibi gelirdi. Doğal olarak insan ilişkilerinin bu kadarı ile kirlenmesine isyan etmemek elde değil.

Her gün dinlemek, yüzleşmek zorunda kaldığımız birbirinden iç karartıcı, şiddet içerikli, haksızlıkların, adaletsizliklerin, kirliliğin, yolsuzlukların diz boyu tırmandığı, siyasal, toplumsal patlama haberleri yanında bunlar ne ki?.. 15 Temmuz bağışlarının 309 milyon lirası buharlaşmış Darülaceze’ye yapılan yardımlardan soygun, yolsuzluk, hortumlayan hortumlayana.. Çalışanlardan şiddet gören çocuklar sürülüyor.. İç karartan gerçeklerle günübirlik yüzleşilmeyen yaşam alanı yok..

Ekonomik krizin, adaletsizliklerin, şiddetin tırmanışı, yağma, vurgun, haksızlık, adaletsizliklerin boyutlarının dayanılmaz tırmanışları karşısında, çıkış yolu aranabilecek, gerçeklerle yüzleşilebilecek haberleri, umutlu gelişmeleri yakalayabilmek adına dikkat kesiliyorum.. Meclis’te, bütçe görüşmeleri haberlerinde, Saray’daki hesapların çarşıya uydurulabilmesi çabalarından kimi satır aralarını okumak istiyorum..

Yaşamını yitirmiş bir çocuğun gerçeği ile yüzleşememek, sözde Meclis araştırması kararı alındıktan, günlerle gerçeğin, adaletin ortaya çıkacağı müjdeleri siyaseten pazarlandıktan sonra daha da karartırılması, annesinin de işten atıldığı gerçeği ile yüzleşmek ağır geliyor.

Bütçenin vurguncuya destek, tüm emeği ile geçinenlere zam üstüne zam, vergi artışları ile yaşamı karabasana çeviren gidişatında Saray erkinin istikrarını izlemek akıl işi mi? Kimi çok kolay atılabilecek olumlu değişikliklere ilişkin çabalar, önergeler yok sayılıyor, yine vurgunlara destek oldubitti değişiklikler onaylanıyor. Meclis açık, zorunlu olan bütçe görüşmeleri yapılıyorken bile boşa kürek çekiliyor. Meclis var ama yok hükmünde işletiliyor..

Cumhuriyet davasından haber geliyor. Yargıtay’ın vermiş olduğu bozma kararına bile savcılık itirazı geliyor.. Aklın yolu, hiç değilse işlemeyen yargı adaleti düzeninde bile suçluluk kanıtı bulunamamışlar için işlerine iade, hak mağduriyetlerinin kaldırılmasını istiyor. On binler, yüz binler için atılabilecek bir tek olumlu adımın haberi bile gelmiyor.. Hâlâ dünyada pıtrak gibi yaşanan toplumsal patlamalardan ders de mi alınmıyor? Hâlâ medya güdülemesinde toplumsal sağduyunun, koyun gibi boyun eğme olarak algılatılmasına mı güveniliyor? Hâlâ gerçeklerle yüzleşmeyerek işin içinden çıkılabileceğine mi güveniliyor?




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları