Başka Nâzım yok, başka Genco da...

01 Aralık 2019 Pazar

Bir solukta okuyuverdim Ayşegül Yüksel’in “Güneşin Sofrasında” başlıklı kitabını... Altbaşlık: “Genco Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu Serüveni.” Hem tiyatromuzun hem de kendi bireysel yaşamımın son 60 yılında bir yolculuğa çıkardı beni kitap. (Kırmızı Kedi Yayınları)

Ancak Ayşegül Yüksel ustalığında bir tiyatro eleştirmeninin özümseyebileceği ve en açık seçik biçimde, okura sonsuz bir tat vererek aktarabileceği Genco Erkal’ın 60; Dostlar Tiyatrosu’nun ise 50 yılını irdeleyen bir eser. Bu irdelemeyi tiyatro oyunları üzerinden yapmayı seçmiş yazar. Her oyunu tek tek ele alıyor...

Genç Oyuncular’dan Dostlar Tiyatrosu’nun kuruluşuna; Dostlar’ın kurumsallaşmasından prodüksiyon tiyatrosuna ve değişimine; yerli oyunlar, yabancı oyunlar, belgesel oyunlar, tek kişilik oyunlar ve Genco Erkal’ı besleyen o iki eşsiz damar: Brecht ve Nâzım damarları... (Zaten bu yazının başlığı da oradan geliyor: Nâzım damarından...)

Her gruptaki oyunlara ilişkin belgeler, eleştiriler, söyleşiler... Çok titiz bir araştırma... Müthiş bir envanter... Aktör Genco, yönetmen Genco, tiyatro insanı Genco... Ve hepsine eşlik eden yüzlerce fotoğraf... Tarihe, sadece tiyatro tarihimize değil, toplumsal tarihe de ışık tutan bir kaynak kitap, referans kitabı çıkmış ortaya. Teşekkürler Ayşegül Yüksel, iyi ki varsın!

İstanbul Tiyatro Festivali’nde “Genco Erkal’ın 60. Dostlar Tiyatrosu’nun 50. Yılına Saygıyla” başlığıyla gerçekleştirilen sempozyuma yetiştirilmişti kitap. O gün evet o gün biricik sevgili Yıldız Kenter’in haberiyle sarsıldık hepimiz. Ve sabahtan akşama Pera Müzesi’nin dolu salonunda süren o sempozyum, acı haberin etkisiyle son buldu. Oysa birbirinden değerli sunumlar gerçekleşti. Umarım İKSV o sunumları da bir araya getirerek sempozyumu da kitaplaştırır.


Tiyatro festivalinden ne kaldı geriye?


Bir Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali daha bugün sona eriyor... 13 Kasım’dan bu yana birbirini izleyen sayısız yerli ve yabancı prodüksiyondan izlendi. Yerli prodüksyonları izlemeye devam edeceğiz. Ne kaldı geriye bu festivalden derseniz, işte yanıtım:

- Tiyatro yapmanın sınırsızlığı, sonsuzluğu; tüm kalıpların kırılabileceği kaldı.

- İzlediklerimizin içimizde demlenmesi, birikimlerimize birikim katması kaldı.

- Oyunlardan yola çıkarak muhteşem bir tartışma ortamı kaldı. Teşekkürler İKSV ve festivale emek, katkı, destek veren herkese.


Tecavüzcü sizlersiniz!’


Sadece bu yıl Şili’de 41 kadın öldürüldü” diye, muhteşem bir protesto gösterisi düzenledi Şilili kadınlar Santiago’da. (Ya bizdeki gibi yılda 400 kadın öldürülseydi!!!) Lastesis adlı grubun “Tecavüzcü sizlersiniz” başlıklı protesto gösterisi bu yıl 4 bin kadının öldürüldüğü Latin Amerika’da, önce öteki Latin Amerika ülkelerine, oradan da İspanya ve Fransa’ya da sıçradı. Çığ gibi yayılıyor...

Keşke bizde de yapılabilse” dedi biri... “Sen katılır mıydın” diye sormadım. Çünkü katılmayacağını biliyordum.

Herhangi bir protesto eylemi için sokağa çıkmaktan bile korkan... Korkmayıp sokağa çıkanlara ise polisin gaz ve copla, plastik mermiyle saldırtıldığı bir ülkede yaşıyoruz.

Korkunun ecele faydası olmadığını idrak ettiğimizde belki bizde de böyle bir protesto düzenlenebilir. O güne dek Şilili “Lastesis” grubunun sözleriyle idare edin!:

Ataerkil toplum yargıç olmuş. Bizi doğduğumuz için yargılıyorlar. Cezamız ise sizin görmediğiniz şiddet. Cezamız kadın cinayetleri. Katilimin cezasız kalması. Zorla kaybedilmemiz. Suç benim değil. Sorun ne giydiğim, nereye gittiğim değil. Cezamız tecavüz. Tecavüzcü sizlersiniz. Polisler... Yargıçlar... Devlet... Başkan... Baskıcı devlet bir tecavüzcüdür. Tecavüzcü sizlersiniz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları