Gülengül Altınsay

Bize yok mu?

05 Aralık 2019 Perşembe

Engeller yaratıcılığı artırıyor. Galatasaraylıların Trabzon’un Sörloth’la attığı golün öncesinde faul olduğunu gösterebilmek için hazırladıkları animasyon mesela. Çok yaratıcı. Gerekçe de yayıncı kuruluşun bu pozisyonu yeterince açık bir şekilde göstermemiş olması. Anlaşılan bundan böyle bu tarz yaratıcı animasyonları bolca izleyeceğiz. Her kulübün kendi VAR yayını olacak. Yalnız burada yayıncı kuruluşu eleştirirken yayın haklarını için ödedikleri bedeli de unutmayalım. Ama asıl konumuz bu değil; konumuz yayınlarda her takıma eşit mesafede durulması gerekliliği… Tartışmalı pozisyonların takım gözetmeksizin aynı dikkatle gösterilmesi zaten adil yayıncılığın gereği.

Bizim ‘VAR’

Şu sıralar adalet deyince hemen akla VAR geliyor. Hani şu adaletsizliği minimuma indirecek diye alkışlarla karşıladığımız VAR. Doğrusu ben hiç alkışlamamıştım VAR geliyor diye. Nedeni de kısaca VAR’ın başında da yine bizim hakemlerimizin olacağıydı. Aslında VAR’ı iki ayrı bölümde yorumlamalıyız. Birincisi VAR ve futbol ilişkisiyle; yani VAR futbola ne katıyor ne götürüyor sorusuyla. Bu zaten tüm dünyanın hala tartıştığı soru. VAR’ın futbolu öldürdüğü, sahadaki hakemin inisiyatifini azalttığı ve ekran görüntüsü ile canlı izleme arasındaki farkın kararlarda yanlışlara yol açtığı eleştirileri sürüyor.

Dünya bunları tartışıyor ama biz VAR’ı farklı yerden tartışıyoruz. Bizim zaten en büyük sorunumuz kararların hakem yorumuna bırakıldığı durumlarda bir standardın olmamasıydı. Giderek hakemlerin eyyama yönelerek takımına göre yorum yapmasıydı. Şimdi ise VAR hakemleriyle birlikte bu sorum ikiyle çarpılmış, geometrik olarak artmış durumda. Sahadaki hakem kadar ve belki ondan çok kapalı bir odada kendine sunulan görüntülere ve çizgilere göre karar veren ‘sanal hakem’i tartışıyoruz. Üstelik hakemler üzerindeki baskı ve gördüklerini çalarken kendilerini rahat hissetmemeleri sorunu aynen sürerken. O yüzden değil mi bizim dışarıdan net gördüğümüz pozisyonlarda bile sahadakiler karar veremeyip VAR’a atıyorlar topu. VAR da dakikalarca ne yapsak ne etsek muhabbetine giriyor.

Adalet mi?

Oysa gerçekten adalet istiyor olsak düzen değişecek ve bunların hiç biri yaşanmayacak. Kimse kendini haksızlığa uğramış gibi hissetmeyecek. Hataların kasti olmadığını düşünecek çünkü. Futbol oyununda bazı kararların hakemlerin yorumuna bırakıldığı, hataların iyi hakem-kötü hakem farkından kaynaklandığı kabul edilecek. Tıpkı adalet konusunda hassas ülkelerde olduğu gibi. Ve VAR tartışmaları da sadece VAR’ın futbola katsısı var mı yok mu sorusu çerçevesinde kalacak. Yani kimse “Ona VAR da niye bize YOK” demeyecek, “Benzer pozisyonlara neden benzer kararlar verilmiyor” demeyecek. Mesela neden bir penaltı ihlali tekrar gerektirirken diğerleri gerektirmiyor, neden o malum İngilizce küfür bazılarına üç maç cezaya mal olurken bazıları bu ifadeden muaf oluyor soruları kafaları kurcalamayacak. Ve bu ülkede kim daha çok bağırır çağırır kim daha çok tehdit ederse sonunda o kazanıyor düşüncesi kamuoyunda itibar kazanmayacak. Taraftar da kendi kulüp yöneticilerini kulübün haklarını yeterince korumadıkları gerekçesiyle eleştiri yağmuruna tutmayacak.

Çözüm VAR

Çözüm mü? Hepimize iş düşüyor burada. Taraftarı, yöneticisi, medyasıyla hepimize. Bir kere dürüstçe kendimize şu soruyu sormakla başlamalıyız: “Biz gerçekten adalet istiyor muyuz?” Yoksa adaletsizlikten en büyük payı bizim takımımız mı alsın istiyoruz. Adalet sadece adaletsizliğe uğradığımızda mı aklımıza geliyor? Ve bu tutumumuzla düzenin aynen sürmesini bizzat bizim sağladığımızın farkında mıyız? Her şeyi belirleyecek olan işte bu sorulara vereceğimiz dürüst cevaplar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları