Kadın cinayetleri ve hukuk devleti

08 Aralık 2019 Pazar

Kadın cinayetleri neden artıyor sorusu herkesin aklını kurcalıyor.

Evvelki akşam TELE 1 televizyonunda ve dünkü Cumhuriyet gazetesinde bu konuda son derece ilginç ve konuya bir açıdan ışık tutabilecek bir haber vardı.

Bu habere göre, son on yılda işlenen 15 cinayetin sorumlusu olan katiller cezaevlerinden izinli çıkan ve kaçan sabıkalı mahkûmlardı.

Bu on beş cinayetin onu kadın cinayetiydi.

*  *  *

Hiç kuşku yok ki “kadın cinayetleri” esas olarak, feodal din-tarım kültürüyle yetişmiş olan, kadını eşya gibi, “kendi malı gibi” gören erkek egosundan kaynaklanan cinayetlerdir.

Son yıllarda artan bu cinayetlere, güvenlik güçlerinin ve yargının bakışı da son derece tartışmalıdır:

Polise yapılan sonuçsuz başvurular, mahkeme kararlardaki “iyi hal indirimleri” gibi olaylarla dolu olan trajik cinayet öyküleri, toplumda, güvenlik güçleri ve yargı mensuplarının kadını yeterince korumadığı ve katilleri yeterince cezalandırmadığı yönünde yaygın bir kanı oluşturmuştur.

Olaya soğukkanlı bir biçimde baktığımızda şu faktörlerin kadın cinayetlerinin artmasında etkili olduğunu görüyoruz:

1) İktidar tarafından da desteklenen, kadınları ikinci sınıf vatandaş gören, eve kapatan, toprak ağalığına dayalı, aşiretler, tarikatlar, şeyhler şıhlar tarafından topluma aşılanan, azgelişmiş feodal kültür.

2) İktidarın, Demokrasinin en önemli koşulu olan “Kuvvetler Ayrımı” ilkesini yok ederek “Yargı Erkini” de siyasete bağlayan “Tek Kişi Yönetimi” yoluyla insanları, din, dil, ırk, cinsiyet farkı olmaksızın eşit kabul eden hukuk devletini tahrip etmiş olması...

3) Ve böylece topluma empoze etmek istediği, kadını ikinci sınıf gören feodal kültür değerlerini hukuk devletinin eşitlikçi değerlerinin yerine geçirmeye çalışması.

4) İktidarın toplumu etkileyen, bireylerin psikolojilerini bozan, kavgacı, suçlayıcı, çatışmacı, dışlayıcı şiddet dilinin, insan ilişkilerini bozması, sertleştirmesi.

5) İktidarın siyasal ve kişisel suçlamalarla çok fazla insanı hapse atması sonunda cezaevlerinde yer darlığı yaşandığı için, katil ve ırz düşmanı gibi suçluların hem açık cezaevlerine nakli, hem de infaz sürelerinin kısaltılması.

6) Bütün bu uygulamaların alt yapısını, “Tek Kişi Yönetiminin”, Meclis’i devre dışı bırakan Kanun Hükmünde Kararnamelerle, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan, yeterli bilgi ve beceri olmadan, kişisel kararlarla hazırlamış olması.

*  *  *

Toplum vicdanı, adalet konusunda, (doğru veya yanlış, haklı veya haksız) şöyle bir izlenime sahip:

1) Politikacılar, gazeteciler, Osman Kavala gibi insanlar, siyasal suçlamalarla içerde...

2) Katiller, hırsızlar, ırz düşmanları dışarda.

Ve herkes bu durumdan, “Sorumlu artık benim” diyen Cumhurbaşkanının “Tek Kişi Yönetimini” sorumlu tutuyor.

İKTİDAR, YAŞADIĞI OY KAYBINI ÖNLEMEK İSTİYORSA, BİR AN ÖNCE HUKUK DEVLETİ İLKELERİNE GERİ DÖNMELİDİR!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları