Özdemir İnce

‘Devlet memurları neden cahil kalırdı?’

13 Aralık 2019 Cuma

“Prof. Dr. Celal Şengör’ün Azerbaycan’da bir grup öğrenciyle sohbet ettiği sırada söylediği ‘En cahil Türkler Müslüman olan Türklerdir. Osmanlı devleti, benim kanaatimce, Türk tarihinin en alt noktasındadır. Yani orada Osmanlılar, ne eğitime önem verdiler ne bir şeye önem verdiler’ sözleri tartışma çıkardı. Osmanlı ve İslam tarihi hocaları Şengör’e tepki gösterdi. Tarihçiler bu sözleri şöyle yorumladı.” (Hürriyet, 10.12.2019)

***

Bu konuda neredeyse kırk yıldır, ciddi Osmanlı tarihçilerinden alıntılar yaparak epeyce yazı yayımladım. Prof. Dr. Şengör’e karşı çıkan tarihçilerin cevapları, bence, ciddiyetten yoksun bilimsiz itirazlar. Bu kez, her zaman olduğu gibi bir tanığın, Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey’in Bir Zamanlar İstanbul (Tercüman, 100 Temel Eser) adlı kitabından bir örnek alıntılacağım. 

İkinci alıntıyı 15 Aralık tarihli yazımda yapacağım. Bu konuda örnek çok, ama yenilerini vermeyi bir süre ertelemeyi düşünüyorum. 

***

(Hükümet merkezi İstanbul’da yüksekokul olarak Mühendishane (Teknik Üniversite), Harbiye ve Deniz okulları vardı. Coğrafi, Kimya, Hendese gibi dersler okunurdu. Devlet memurlarının tahsil görmeleri düşünülmezdi. Devletlerarası anlaşmalarda murahhaslarımız cahil oldukları ve bu yüzden zararlara uğradığımız tarihlerde yazılıdır.

“Eskiden devlet erkânının en mühimleri Enderun’dan, daire kalemderinden ve Vezirlerin dairelerinden yetişirdi. Bununla beraber, hiç okuma yazma bilmeyenlerden de devletin en büyük makamlarına geçenler vardı. Enderuna, Arapça ve Farsça öğretmenleri seçilerek tayin edilmiş olduklarından buradan birçok şair ve edip yetişmiştir. Yalnız coğrafya ve matematik gibi bilgilerin okutulması âdet olmamıştı.”

Rusların Akdeniz’e donanma göndereceklerine dair Fransızlar tarafından verilen haber üzerine Baltık Denizi’nden donanmanın gelebileceğine akıl erdiremeyen devlet erkânı, Rus donanması uçup mu Akdeniz’e gelecek diye inanmamışlar, Çeşme Limanı’nda Osmanlı donanmasının yakılmasından sonra akılları başarına gelerek hayret etmişlerdi.

***

1826 muharebesi yenilgisinden sonra Edirne’ye gönderilen murahhaslarımıza, Rusya murahhaslarının harita üzerinde gösterdikleri yerleri bizimkilerin tayin edememeleri ve meselenin Babıâli’ce de hal edilememesi üzerine Fransa ile Avusturya elçilerine başvurulmuş, bu murahhasların tazminat konusunda ileri sürdükleri bir milyonu bir yük, yani yüz bin sanarak kabul etmişler, aradaki korkunç farkı anladıkları zaman da şaşırmışlardı. (Halk arasında ve resmi dairelerde milyon kullanılmaz, “yük” ve “kese” diye hesaplanırdı. “Yük” 100 bin akçe, bunun yarısı “Kese” olarak ifade edilirdi.) 

Politikamızı idare edenler, memleketimizin hududunu ve hatta nerelere bağlı bulunduğunu da bilemezlerdi. Cevdet Tarihi’nin ikinci cildinin başlarında yazılı bulunan şu fıkraya dikkat edilsin.

“Şu karışıklığa bak ki, Babıâli bir adamın idamı için ferman yazıyor da nereye ve hangi sancağa bağlı bulunduğunu bilmiyor. Memleketin coğrafyasını bilmeyen devlet adamları işte böyle karaltıya kubur sıkar.”

***

1845 tarihinde Abdülmecid’in Babıâli’de okunan buyrultusunda “din ve dünya için” lüzumlu bilgilerin öğretilmesine işaret edilmesi üzerine, Sübyan okullarının ıslahı için bir komisyon kurulmuş, komisyon program hazırlamış, birkaç yerde de Rüştiye okulu açılmıştı. Fakat 1875 yılında Reşit Paşa kabinesinin düşmesi üzerine Başkomutan tayin edilen Sait Paşa okulları yeni fikirlerden ve fikirlilerden uzaklaştırmak istemiş, okullarda resim dersinin okutulmasından dolayı kendisinden öncekileri suçlamıştı. Nazır Vahbi Molla’nın teftiş olunur korkusu ile ne kadar harita varsa toplatıp kuburlara attırdığı “Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı” isimli kitapta yazılmaktadır. Halkın bilgiye kavuşması, okumasının artması için harcanan emek, Sübyan okullarına elifba ve ahlak broşürleri dağıtmaktan ileri gidememiştir.)

***

Efendim, ben fakirden şimdilik bu kadar. Bir Zamanlar İstanbul’u bulabilirseniz mutlaka okuyun. Bol bol gülüp eğlenirsiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu nasıl veda? 15 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları