Bu en zenginlerin kentinde tek yoksul ben miyim?

06 Ekim 2019 Pazar

Kimse beni tutmasın, sabır sabır bir yere kadar. Artık sabrım taştı. Taşmak ne kelime kendime hâkim olamıyorum, kusura bakmayın, yakında bir deli raporu alıp sokaklarda bağırarak konuşmaya başlayacağım.
Adana Altın Koza Film Festivali’nde görevimi tamamlayıp İstanbul’a geldim. Herkeste bir korku, her yerde beklenen deprem üstüne yorumlar. Meğer kentte çadır, düdük satışları tavan yapmış. Bu korkuyu anlamak mümkün, ama bu kadar korku şu talebi niye gündeme getirmiyor: “Deprem için toplanan paralar nerede, kimlere dağıtıldı?
Şimdi ben bu talebi dile getirirken öğreniyorum ki, devleti âliyemiz kart zampara Ali Ağaoğlu’nu kurtarmak için Varlık Fonu’ndan milyonlarla lirayı onun hesabına geçirmiş. Savcılara söylüyorum, “zampara” Farsça bir kelimeden dilimize geçmiştir, kadın düşkünü erkekler için kullanılır, yaşı geçmiş olanlara da kart zampara denir. Soruşturma açmaya gerek yok. Çünkü Ali Ağaoğlu’nun yatında gencecik kızlarla oynaştığının ya da gece kulüplerinde birini öperken diğerinin sıra beklediği fotoğraflar her yerde. Yani artık iyice şaşıran AKP yönetimi, tam da milletin deprem korkusuyla uykuları kaçarken Ali Ağaoğlu’nu ve milletin a..na koymaya meraklı Cengiz Holding’e milyarlar bağışlıyor.
Bu arada öğreniyorum, İstanbul dünyanın en zenginlerinin en çok bulunduğu kentlerden biriymiş. Durum buysa, neden elektriğe sürekli zam yapılıyor? Yahu bu kentin tek yoksulu ben miyim? Daha az elektrik yakmak için bulaşık makinesinden, ütüden vazgeçtim, arkadaş size hiç mi dokunmuyor? En çok da CHP yöneticilerine çağrı yapıyorum, size oy verenlerin hepsi zengin mi? Hiç sesiniz çıkmıyor, ekmeğe üç kuruşluk zam yapıldığında demokrasiden nasibini almadığı söylenen Mısır’da bile insanlar sokaklara dökülüyor. Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP milletvekilleri epey tatil yaptınız, lütfen şu garip kulun da sesine kulak verin, ben tek başıma yürüyeceğim, “delidir ne yapsa yeridir” bugünlerde aklımdaki tek şey bu!
Bir de savaş çıkacakmış, şimdiden söyleyeyim, artık en işgalci Amerika bile silahla, topla, tüfekle işgal yapmaktan vazgeçti, şimdi yumuşak işgaller zamanı. Ne demek istiyorum, anlatayım: Yeni işgaller çokuluslu şirketlerin (haini çok olan ülkelerde) tarımı, sanayiyi, ormanları yok etmesiyle gerçekleşiyor. Kendimize bir bakın, en basit bir örnek vereceğim, adını söylemeyeceğim ama o ülkemizin her yerinde sıklıkla rastladığınız bir kahve markası. Amerika’da sıradan bir marka; İtalya’da, Fransa’da, İsveç’te göremezsiniz. Bir ara Rusya’da çoğalmıştı, ama onlar da vazgeçtiler; biz de ise bu marka bir statü belirtisi, kendilerini işçiden saymayan beyaz yakalılar, ellerinde karton bardaklarla plazalarına doğru koşuyorlar. Araba markalarımıza bakın, nasıl ele geçirildiğimizi görürsünüz. Bu arada benzine devamlı zam geliyor, ama herkes araba kullanmaya devam ediyor, litresi 20 TL de olsa devam edecekler; bir gün, yahu bir gün arabamızdan vazgeçin! Ölmezsiniz! Ben de kendi kendime konuşuyorum işte, bu kentin tek yoksulu benim!
İnsanın sakin durması imkânsız, mesele sadece yoksulluk, yoksuzluk değil, saklanan çocuk tecavüzleri, boğazlanarak öldürülen kadınlar, son olarak eski asker-yeni milletvekilinin evinde herkese tuhaf gelen bir intihar vakası. Gencecik bir kadın çalışan, evin sahibinin tabancasıyla kalbine iki kez ateş ederek intihar ediyor. Kimse şüpheli değil, evin sahibi sorgulanmıyor bile. Çünkü onun cebinde AKP kartviziti var.
En güvenilir anket şirketleri AKP’nin sürekli oy kaybettiğini söylüyor, ama bu umurları değil, alay eder gibi enflasyon rakamı 9.26 olarak ilan ediliyor. Bu şu demektir: Emeklilere, memurlara, işçilere yapılacak zam ne kadar az olursa zenginlere verilen paralar o kadar çok olur. İşin özü bu !
Bu arada Bilal babasının çiftliği gibi ülkenin her yerinde ok atıp duruyor. Şimdi de sadece devlet erkânı kullansın diye yarı kapalı tutulan Atatürk Havalimanı’nda okçuluk yarışmaları yapılacakmış. Yahu ben mi delirdim yoksa ülke mi? Karar size kalmış.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları