Öztin Akgüç

Yalnızlık - ekonomik bağımsızlık

16 Ekim 2019 Çarşamba

Ülkemize yönelik tehditler, gözdağları, kınamalar, savunmaya çalıştığımız, “Türkiye yalnız bir ülke olarak ekonomik ve siyasal bağımsızlığını gözetecek politikalar izlemek zorundadır” görüşünü doğrular niteliktedir.
Hamasi sözlerle, dış güçleri küçültücü gösterilerle değil, sağlam bir ekonomik yapıyla, dış güçlerce gerektiğinde ekonomik ve siyasal misillemeyle yanıt vermek gerekir.
Ülke, ekonomik ve finansal açıdan dışa bağımlı ise, enerji, sermaye, ara malları ithal ediyor, hava savunma sistemini dahi dışarıdan alma gereği duyuyorsa, aşırı borçlu ise, dış güçler kendilerinde tehdit etme hakkını dahi bulmakta, cüret etmektedirler.
Cumhuriyetin kurucuları “ekonomik bağımsızlık olmadan siyasal bağımsızlık olmaz” gerçeğini görerek, bilincinde olarak gerekli politikaları üretmiş, izlemiştir. Türkiye, 1930’lu yılların sonlarına doğru 1. Sanayi Planı uygulamasıyla, S. Kuznets’in ekonomik gelişmişlik evrelerinin üçüncü aşaması, uçuşa kalkış (take-of) aşamasına girmiş ise de, aradan seksen yılı aşkın bir süre geçmesine karşın ekonomimiz kalkınmanın ileri aşamalarına geçememiştir.
Yabancı güçlerin, onların yerli ses yayarlarının ayartısına, iğvasına kapılarak, oy hesaplarıyla, kişisel doyum gösterileri ile sürekli yanlış yolda yürünmüş; sonuçta, Trump’ın ekonominizi yok ederim gibi onur kırıcı tehdidine maruz kalınmıştır.
Lafzi cesareti, sözel vatanseverliği, süslü sözcükleri, eyretilmiş rakamları, dayanıksız övünmeleri bir yana bırakıp, gerçekleri, ülkenin düşürüldüğü derekeyi görüp, yanlıştan, yanılgılardan dönmek gerekiyor.
24 Ocak 1980 Kararları, dış bağımlılığa yol açan en büyük yanılgı olmuştur. Gerçi daha ilanında, kararların sonuçları öngörülerek eleştirilmiş, ancak dikkate alınmamıştır. Özelleştirme, küreselleşme, dünya finans pazarları ile bütünleşme, özel sektör, yabancı sermaye teşviki ile kalkınma, AB ile gümrük birliği, IMF’nin ortodoks istikrar programına uyum, yanlışlar yumağı olmuştur. Yanlışlar, sonuçta bizi aşırı borçlu, üretim gücü zayıf, işsizliği yüksek, dışa bağımlı, kırılgan bir ekonomi haline düşürmüştür. Dış güçler, bu durumdan yararlanarak bizi tehdit etmede, küçük düşürücü beyanlarda bulunmada sakınca görmemektedirler.
Özelleştirmeye karşı devletçilik; ihracat teşvikli büyüme yerine ithal ikamesiyle kalkınma; kaynak dağılımında kişilerin, kuruluşların keyfi kararları yerine planlama, borçlanma yerine gösteriş harcamalarında tasarruf; neo-liberal merkez bankacılığından kalkınma amaçlı merkez bankacılığına dönüş; yandaşları varsıllaştıran teşvik yerine, üretimi, üretim amaçlı yatırım projelerini destekleme, özel kârlılık yerine kamu kârlılığını gözetme; banka kredilerini tüketime değil, kalkınma amacına yönlendirme yoluyla; özetle, yapılan, yapılmakta olan yanlışların tam tersini yaparak ekonomik bağımsızlık sürecini başlatabiliriz.
Ekonomik bağımsızlığı gerçekleştirmek için kuşkusuz beşeri ve fiziki sermayeye gereksinim vardır. Başarıya, inançlı, bilgili, özverili, yılmayan, tutarlı davranan insan çabasıyla ulaşılır.
Kamu yaran gözeten, düzgün, liyakatli bürokratlar; mal ve hizmet üretimi için organizasyonlar yapan, yeni pazarları bulan, yenilikleri uygulayan, Schumpeter’in tanımına uygun çevreci, öncü girişimciler; bankacılık vakarı ile hareket eden, baskılara dik duran banka yöneticileri, başarı için gerekli beşeri sermayenin ana öğelerini oluşturur.
İktisat, sınırlı kaynakları verimli kullanma ilmidir. Günümüzde kişisel prestij, gösteriş yatırımları, yandaş desteklemek için kullanılan kaynaklar, üretken alanlara yöneltilerek, yeni kaynaklar yaratılmadan da mevcut kaynaklar verimli, kamu yararı ençoklanacak şekilde kullanılarak kalkınma hızlandırılabilir, işsizlik sorununa çözüm bulunabilir.
Kamu yararı bilincine sahip Merkez Bankası, Maliye-Hazine Müsteşarlığı oluşturulacak Devlet Planlama Başkanlığı, başarıya gidişin örgütsel ana yapısını oluşturur.
Düzgün olduğumuz, özveri ile bağımsızlık yolunda yürüdüğümüz sürece, dış baskılar, yanıltıcı telkinler, tehditler fazla önemsenmemelidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Canlı duygusallığı 3 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları