İşsizlik... Sorunlar, çözümler...

25 Ekim 2019 Cuma

İşsizlik Türkiye’nin en önemli yapısal sorunlarından biri. Geçen hafta “Mezun, işsiz, borçlu” başlıklı yazımda her dört gençten birinin işsiz olduğu ülkede işsizlik sorununun ne kadar derin boyutları olduğuna ve iktidarın bu konudaki sessizliğine değinmiştim.
Konuyu sürdüreceğim.
- Öncelikle işsizliği eşitsizlikten ayrı değerlendirmek doğru değil. İşsizlik ülkedeki eşitsizliği de derinleştiriyor, öte yandan gelir dağılımından en az payı alanların iş bulmaları giderek zorlaşıyor. Buna bir de kişisel becerilerin ve eğitimin yetersizliğini; siyasi kayırmacılığın boyutlarını ekleyin...
- İktidar, işsizlik konusunu ülkenin ana sorunlarından biri olarak değerlendirmediği için, yapısal çözümler de fazla geliştirmiyor demiştim. Doğru, ama işsizlik karşısında toplumun diğer organlarının da sorumlulukları var. Örneğin devlet işsizliğin önüne geçmek için İŞKUR yoluyla işe giren işçinin 6 aylık maaşını öderken işverenin 6 ay sonunda o işçiyi çıkarıp yerine aynı yoldan işçi alması... Ya da düşük ücret ve çok uzun çalışma saatleri ile çalışanın haklarını gasp etmesi.
- Zaten eğitim ve yeni beceriler kazandırılması konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan bir ülke iken insanların yapmakta oldukları işlerin yapay zekâ, otomasyon tarafından üstlenilmeye başlanması karşısında ne yapılabileceği üzerine ulusal strateji geliştirilebilir. Birçok iş dalı yakın gelecekte ortadan kalkacak onların yerini yeni iş alanları alacak. Farklı disiplinlerin bir arada çalışacağı, yaratıcılığın ön plana geçtiği sektörler oluşuyor.
- Akıllı cep telefonlarını en fazla kullanan ülkelerden biriyiz. Ama sosyal medyanın ötesine geçip akıllıca kullandığımız söylenemez. Halbuki akıllı uygulamalarla kişisel özbeceri kazandıracak sistemler geliştirilebilir. Bunun yine ulusal bir strateji kapsamında yapılması en doğrusu olur.

Toplum 5.0 felsefesi
- Japonya’nın 2017 yılında ortaya attığı Toplum 5.0 felsefesi örneğin. Bunu teknolojik gücü doğru yönetecek akıllı toplum felsefesi olarak da adlandırabiliriz. Bugün dünyada en fazla robota sahip olan ülkelerden biri Japonya. Buna karşın işsizlik oranı en düşük ülkeler arasında. Japonya Almanların Endüstri 4.0 devriminin bir adım ötesine geçerek akıllı bir toplum oluşturmak için endüstriyel teknolojileri doğru kullanmanın peşinde.
Mobil sektörün desteklenmesinden, mesleki eğitimlere kadar birçok alanda planlamalar yapılıyor bu kapsamda. Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu Keidanren’in hazırladığı 26 sayfalık çalışma da Toplum 5.0 felsefesi ışığında gelişmesi beklenen ekonomi ve sosyoloji reformunu geniş kitlelere anlatmayı amaçlıyor.
Toplum 5.0 felsefesinin öne sürdüğü hedefler arasında,
• Yaşlanan dünya nüfusuna karşı çözümler geliştirmek,
• Sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi,
• Nesnelerin internetinden toplumun çıkarları gözetilerek faydalanılması,
• Çevre kirliliği ve doğal afetler için çözüm yolları üretilmesi bulunuyor.
Öte yandan Toplum 5.0’ın geliştilirip yoluna devam edebilmesi için 5 önemli duvarın yıkılması gerekiyor. Ki bunlar zaten Türkiye’nin kalkınmasının önündeki en temel sorunlar:
• Hukuk sistemindeki engeller
• Nesnelerin dijitalleşmesindeki bilimsel boşluklar,
• Kalifiye personel eksikliği,
• Sosyo-politik önyargılar,
• Toplumsal direnç.

D9’lar (Dijital 9, Estonya ve bulut vatandaşlık)
İngiltere, Estonya, İsrail, Yeni Zelanda ve Güney Kore 2014 sonunda bir araya gelerek D5’i kurdular. Geçen yıl bu beşliye önce Kanada ve Uruguay ardından Meksika ve Portekiz katıldı. Böylece D9 Grubu oldular. Dünyanın en ileri dijital ulusları olduklarını ileri sürüyorlar. Açık bir sistemi ve demokrasisi olmadığı için Çin ve Singapur’u başvurmasına karşın üyeliğe almadılar.
İçlerinden biri, Estonya 3 yıl önce dünyada ilk kez e-oturum programı başlattı. Bu program ile tüm dünya girişimcilerine sanal ortamda vatandaşlık sunuyor. Yani bulut vatandaşlık. Bugüne kadar 155 ülkeden 40 binden fazla kişiye e-oturum izni verildi. Bu süre içerisinde program aracılığı ile Estonya’da kayıtlı 6 bin şirket kuruldu. Program ile dünyanın girişimcilik potansiyelinin açığa çıkarılması hedefleniyor. Başvuranlar kolaylıkla küresel bir AB şirketi kurabiliyor ve dünyanın neresinde olursa olsun işlerini online olarak yürütebiliyorlar. Programa bini aşkın Türk şirketi de katılmış. Hatta 200’e yakın start-up şirketi kurulmuş.
Sonuç: Değişen dünyaya, yeni ekonomik düzene ayak uydurabilmenin, rekabet edebilmenin, yurttaşlarını koruyabilmenin şartı temel öncelikler belirlemek ve doğru stratejiler geliştirmek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları