Erdoğan ittifak değil, nifak üretiyor!

29 Aralık 2019 Pazar

Dünyada bütün savaşlar, ülke işgalleri, müdahaleler genellikle kimsenin karşı çıkamayacağı bir değer hedefe konarak yapılır.

En korkunç savaşların bile böyle bir vitrini olur.

Örneğin ABD, Afganistan’ı işgal ederken başlattığı operasyona şu adı vermişti:

- Sonsuz özgürlük!

Sadece günümüzde değil, uzak tarihte de aynı durum geçerlidir. 

Avrupa ülkeleri 15. yüzyıldan itibaren sömürge haline getirmeye başladığı Amerika ve Afrika’yı, “Size en iyi dini getiriyorum” diye işgal etti.

19. yüzyılda yeni bir küreselleşme konusu gerekiyordu, bulundu:

Uygarlık!

Sömürgecilikten emperyalizme geçen ülkeler, “Biz tamamen insani amaçlarla ülkelere giriyoruz, onlara uygarlık götürüyoruz” dediler.

Günümüzde pazara sürülen küresel değer ise demokrasi ve özgürlük!

Bu kavramlara kim karşı çıkabilir? Bunlar öne konarak girilen ülkelerin hali ortada. Ama söz konusu ülkeler hâlâ pişkin, “Bu değerlere ulaşmak kolay değil” deyip işin içinden çıkıyor.

*** 

Sıcak durum Libya... Ülke fiilen üçe bölünmüş durumda. Batı’da Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti var. Başında İhvanı Müslimin (Müslüman Kardeşler) örgütü lideri Sarrac bulunuyor. Doğu’da Tobruk merkezli Libya Ulusal Ordusu var. Başında Hafter bulunuyor.

Türkiye, Sarrac’ı tutuyor. Bazı AB ilkeleri de BM’nin yasal muhatap olarak tanıdığı Sarrac’dan yana.

Hafter’i ise Rusya, Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri destekliyor.

Burada en acı durumda olan Libya halkı. Ülke, iç savaşın kıskacında inim inim inliyor.

ABD yönetimi ise BM’nin tanıdığı yönetimi  tutuyormuş da Hafter’i karşısına almak istemiyormuş gibi bir tutum içinde. Yakın gelecekte kime dönse başı ağrımaz.

Rusya, Hafter’i tutarken güçlü bölge ülkelerini de yanına almayı ihmal etmiyor. Askeri güce ihtiyacı olduğundan değil, diplomatik güce dayanmak istediğinden...

Suriye’de ABD, “tek başına gelip bu ülkeyi işgal eden güç” değil, kendi ifadesiyle şu:

ABD öncülüğündeki koalisyon birlikleri!

20’den fazla ülke ABD’nin Suriye’ye girişine eşlik etmiş görünüyor!

Türkiye ne yapıyor?

Hedef ülke içinde bir lider belleyip, onun tüm rakiplerini şeytanlaştırıyor. 

Bu, ittifak üretmekten çok nifak üretmeye yarıyor.

Bu durumda her şeyinizle, tüm varlığınızla desteklediğiniz lider ve ekibinin beklentisi de yükseliyor. O yüksek beklentiye karşılık veremeyince ters tepiyor.

Onun rakipleri de sizi tam düşman olarak görüyor. 

Çevresindeki ülkeleri de ürkütüyorsunuz.

Küresel aktörler de sizi “kontrol dışı kıpırdayabilecek güvensiz ülke” ilan ediyor, daha da yalnızlaşıyorsunuz.

Türkiye bunu yaşıyor.

Erdoğan bunu yapıyor.



***



Erdoğan ve çevresi bir nebze diplomasi üretip şöyle bir söylem geliştirebilirdi:

- Libya’da kardeş kavgasına son vermek için tavır koyacağız.

Bu söylemin etrafında olabilecek birkaç ülke de bulunur. Fiilen bir ittifak oluşur.

Bunun yerine, iç savaşın bir tarafını hain ilan edip öteki tarafının emrine asker vermeye hazır olduğunuzu ilan ediyorsunuz! 

İttifak değil, nifak üretiyorsunuz...

Şu söylem de Türkiye’yi büyüten değil, küçülten bir söylem:

Çağırırlarsa gideriz!

Ne demek “çağırırlarsa”?

Bizim askerimiz hazır kıta mı?

Her çağrılan yere gidilir mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları