Ayşe Emel Mesci

Küçük Tekneler İçin Fırtına Uyarısı

30 Aralık 2019 Pazartesi

“Tennessee Williams tiyatroya bir yenilik getirmiştir. Günümüzde sanat bir fotoğraf gibi değildir. Gerçeğin ve yaşamın anlatımı da öyle değil. Yazarın şiirle ya da hayal gücü ve kurguyla simgesel birtakım göstergeler katması gerek. Williams’ın yaptığı buydu. (…) El Greco’nun din konulu yağlıboyalarında olduğu gibi kimi kişiler sisli görünümün arasından parlayarak öne çıkıyorlar.”

Amerikan Edebiyatında Muhalif Yazarlar

Bu satırları birkaç gündür elimden bırakamadığım Prof. Dr. Türkkaya Ataöv’ün “Amerikan Edebiyatında Muhalif Yazarlar” adlı değerli çalışmasından alıntıladım. Çok farklı alanlardaki eserleriyle tanıdığımız Ataöv, bu defa okuru Amerikan edebiyatının muhalif yazarları arasında bir yolculuğa çıkarıyor. Mark Twain’den John Steinbeck’e, Herman Melville’den Upton Sinclair’e, Ernest Hemingway’e pek çok yazarın yazınsal serüvenlerinden kesitler, yaşamlarından ilginç notlar ve Ataöv’ün çarpıcı yorumlarıyla birlikte aktarılıyor. Kitapta, tiyatro yazınına da ayrıca yer ayrılmış. Eugene O’Neill, Arthur Miller, Elia Kazan, Tennessee Wiliams gibi isimlere yaşamlarından parçalar, önemli yapıtları ve muhalif düşünceleriyle yer verilmiş. Amerika deyince aklımıza Beyaz Saray, Pentagon, Wall Street geliyor hemen. Fakat bir de Amerikan edebiyatı ve edebiyatçıları, sanatçıları, muhalif sesleri var. Prof. Dr. Türkkaya Ataöv’ün kitabı bu sesleri tanıtması açısından önemli.

Bir mikrokozmos

Okyanus kıyısında salaş bir bar. Fırtına var. Dalga seslerinden oluşan akustik fonun önünde, Tennessee Williams’ın “tutunamayan” karakterleri bu terk edilmiş köşedeki barda bir araya geliyorlar. Bilkent Tiyatrosu yapımı “Küçük Tekneler İçin Fırtına Uyarısı” Tennessee Williams’ın ilk defa Türkçeye çevrilen bir oyunu. Barkın Kenan tarafından çevrilen ve Bilkent Tiyatro Bölümü başkanı Jason Hale tarafından bölüm son sınıf öğrencilerinin birinci mezuniyet projesi olarak sahneye konan oyunda Devlet Tiyatrosu sanatçısı Edip Tümerkan da konuk olarak rol alıyor.

Bar kendi içinde bir dünya. Toplumun marjında yer alan bu dünyada, fırtınanın kabarttığı dalgalara kapılıp başıboş sürüklenen küçük tekneleri andıran insanlar son bir çabayla tutunmaya çalışırken, aynı zamanda her birimizin içindeki yaşanmışlıklara, travmalara, yalnızlıklara da ayna tutuyorlar. O ücra bar bir anda evrenselleşiyor, bir dünya ve toplum mikrokozmosu haline geliyor.

İzlediğimiz, son sınıf öğrencileri tarafından oynanan bir mezuniyet projesi, ama öyle sahici bir oyunculuk sergileniyor ki kendinizi gerçekten o barın biraz uzağında oturmuş, olup biteni seyreder gibi hissediyoruz. Damla Makar, Ege Derin, Haydar Özkan, Kutay Karagülle, Oğuzhan Keskin, Rengim Melis Köse ve Toygun Elaldı’dan oluşan öğrenci ekibi hem bardaki yaşama ve diğerlerinin öyküsüne dahil olurken, hem de ara ara, Ataöv’ün deyişiyle “sisli görünüm arasından parlayarak öne çıkıp” kendi kişisel tarihlerini bizlerle paylaşıyorlar.

Yönetmen Jason Hale, daha önce de Devlet Tiyatroları’nda çok başarılı iki işe imza atmıştı: Tennessee Williams’tan “Sırça Hayvan Koleksiyonu” ve John Steinbeck’ten “Fareler ve İnsanlar.” Actor’s Studio ekolünden gelen ve John Uecker, George Morrison, Mike Nichols ve Viola Spolin’in oğlu Paul Sills ile uzun yıllar birlikte çalışan Jason Hale’in bu birikiminin yukarıda değindiğim sahici oyunculuğun yaratılmasında çok büyük pay sahibi olduğunu düşünüyorum. Sahnede hiçbir şey –miş gibi değil, hiç şekilcilik yok. Tennessee Williams’ın çok sevdiği Estonyalı besteci Arvo Pärt’ın müziklerinin de kullanıldığı oyunun ışık tasarımı Yılmaz Ertekin’e, dekor tasarımı Özlem Gezgin’e ve kostüm tasarımı Samiye Korkmaz’a ait. 

Bilkent Tiyatrosu’nun programını takip edin ve “Küçük Tekneler İçin Fırtına Uyarısı”na denk gelirseniz mutlaka izleyin.

Herkes için savaşsız, fırtınasız bir yeni yıl diliyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

On yıl sonra... 18 Mart 2024
Yeni bir şeyler yapmak 12 Şubat 2024

Günün Köşe Yazıları