Yeni yıla girmişken...

02 Ocak 2020 Perşembe

Yeni yıla iyilik güzellik haberleriyle başlamak istiyorum. Çünkü tıpkı kötülük gibi, iyilik de bulaşıcıdır... İyi haberi nereden, nasıl bulabilirim derken haber, İzmir’den Karşıyaka Belediyesi’nin konser salonundan geldi.

Bundan çok yıllar önce fedakâr bir annenin mektubuyla tanımıştım Caner Serin’i. Caner’in otizmli olduğu daha iki yaşındayken anlaşılmış, öğretmen anne ve dahiliye uzmanı baba, oğullarından asla umudu kesmemek üzere kolları sıvamışlardı. Caner, müzik tutunuydu. Piyano çalıyordu, sesi vardı. Klasik müzik dinleyerek büyümüş ve ilk konserini 23 yaşında vermişti. Onun hakkında birkaç yazı yazmışlığım vardı ama aradan çok yıllar geçmişti.

Geçen yılın son günlerinde Karşıyaka Belediyesi’nin “Ayın Konuğu”ydum. Caner Serin, ailesiyle birlikte geldi, bana yeni çıkmış CD kaydını, “Uyanış” plağını hediye etti. Birkaç gün sonra da Karşıyaka’da konseri vardı. Konsere kalamadım ama plağını hâlâ keyifle dinliyorum. (Konser izlenimlerini paylaşan sınıf arkadaşım Sümer Peker’e sonsuz teşekkürler!) O olağanüstü konserden tüm dinleyiciler çok etkilenmişti.

Caner şimdi 34 yaşında. Bütün bu süreçte önce bilinçli ailesinin çabaları, sonra Altuğ Dilmaç ve müzik öğretmeni Hamdi Bey’in gayretleriyle konser vermek, plak çıkarmakla kalmıyor, koca bir salonu coşturabiliyor, engelli başka gençlere örnek oluşturuyor ve en önemlisi başkalarına umut verebiliyordu.

Evet, ülkemde güzel şeyler de oluyordu.


Hayret bir kadın

Geçen aydı. Eskişehir’e gitmek üzere Söğütlüçeşme’de tren saatini beklerken çay içiyordum. Karanlık bir sabahtı. Çay bahçesindeki tüm masalar doluydu. Hızlı adımlarla bahçeye giren kadın oturacak yer aradı. Ben kalkmak üzereyim, buraya oturabilirsiniz dedim. Oturdu, gülümsemesi daha da büyüdü. Aaaa, siz Zeynep Oral’sınız, beni tanıdınız mı diye boynuma sarıldı.

(En korktuğum şeydir: Karşımdakini tanıyamamak, panikleyip en yakınımın bile adını anımsayamamak...) Siz beni yazmıştınız... diye konuşmayı sürdürünce birden ışık yandı!

Evet oydu. Siz “Hayret! Bir Kadın!”sınız deyiverdim. Yeniden sarılıp gülmeye başladık. Gün aydınlandı.

Sene 1984. Tek kanallı televizyonda TRT’de ilk kez bilgi yarışması düzenleniyor. Çetin Çeki’nin sunduğu kültür ve bilgi yarışması, her akşam izleyicileri ekrana kilitliyor. Haftalar sürdü yarışma ve genç bir kadın, Ayfer Soykal tüm yarışmacıları geride bırakıp şampiyon oldu. Buraya dek tuhaflık yok. Ama yarışma sonuçlandığı andan başlayarak tuhaflıkların sonu gelmedi. Televizyon Yüksek Kurulu Başkanı Altemur Kılıç, ödül töreninde “Hayret! Bir kadın kupayı alıyor” deyivermez mi... Sonraki tüm konuşmacılar da “özellikle bir kadın” olgusunu vurgulamaz mı!

Gel de sinirlenme! Öfke içinde “Hayret! Bir Kadın” başlıklı yazımda milleti eğitmeye çalışmıştım...

Ah nereden bilebilirdim ki, gün gelip o günleri arayacak olacağımı!


Tehlikeli yasaya dur de!

Bugün yaşananları, o günlerde aklıma bile getirmezdim. Yakında Meclis açılıyor ve çocukların tecavüzcüleriyle evlendirilmeleri halinde “cinsel istismar failine af” yasası yeniden ısıtılıp Meclis’e getirilmeye çalışılıyor.

#kırmızıkurdele” başlığıyla, change.org’da bir imza kampanyası başlatıldı. Siz de katılın. Çağrı metni şöyle:

Onlar daha çocuk!

Reşit değiller!

Aileleri ve devlet çocukluklarını yok saymış!

Biz onları yalnız bırakmayacağız!

İktidar partisi ‘Bir Defalık Af’ adı altında bir yasayı TBMM komisyonuna getirdi.

Bu yasa, çocuğun istismarcısıyla evlendirilmesi durumunda infazın ertelenmesine yol açacak.

12 yaş ve sonrası kız çocuklarını evlendirerek, RIZASI varmış gibi çocukla cinsel ilişkinin yolunu açan, yani çocuğa tecavüzü suç olmaktan çıkaran tehlikeli bir yasa!

Bizler, gazeteci, avukat, akademisyen, doktor, sanatçı, iş insanı, emekçi ve emekli bir grup kadınız!

Bileklerimize kırmızı kurdele taktık.!

Her yerde çocukların sesi oluyoruz!

İmzanızı vererek bize KATILIN!

Hep birlikte buna DUR diyelim!






Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları