Mehmet Ali Güller

Ankara-Moskova hattındaki sorunlar

09 Ocak 2020 Perşembe

şişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 2019 yılı değerlendirme toplantısında şöyle dedi: “Rusya ile her şey iyiye gidiyor mu derseniz anlaşamadığımız noktaların olduğunu söyleyebiliriz. Gerek Suriye içinde gerekse Kırım gibi konularda ve Karadeniz’de anlaşamadığımız noktalar var. Şimdi Libya’da da iki önemli aktör haline geldik.” (6.1.2020)

Çavuşoğlu bu sözleri, Putin’in Türkiye’ye gelmesinden sadece 48 saat önce söylüyor!

Tek tek bu konulardaki sorunlara geçmeden, Putin’in Türkiye ziyaretinden 24 saat önce, 8 yıl aradan sonra gittiği Şam’dan verdiği mesajlara bakalım:


Putin’in sembolleri


1. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov’un belirttiğine göre Putin, Esad’la Şam’da buluşmasında “Suriye’nin devlet kimliğinin ve toprak bütünlüğünün geri kazanılması yolunda büyük bir mesafe kat edildi” ve “Yeniden tesis edilen barışçı yaşamın belirtileri Şam caddelerinde çıplak gözle görülebiliyor” dedi.

Putin, bu sözleriyle başta ABD olmak üzere Suriye’yi bölmek isteyen tüm kuvvetlere “kazanamadınız” mesajı veriyor.

2. Putin, Şam ziyareti sırasında Esad’la birlikte Emevi Camisi’ni ziyaret etti. 

Anımsayalım: Erdoğan hükümeti Şam rejimini devirmeyi önüne hedef koyduğunda, bunu “İnşallah Şam’a gidip Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” diyerek sembolleştirmişti. 

Putin ise Erdoğan’a “Emevi Camisi’ne Esad’ı devirerek değil, Esad’la el ele girilebileceği” mesajını vermiş oldu!

3. Putin’in ziyaretinden hemen önce Rus donanmasının en önemli savaş gemilerinden Mareşal Ustinov İstanbul’a geldi. Boğaz’ın girişine demirleyen Rus gemisi, bir nevi, “Montrö’yü deldirtmem” mesajı verdi!

Gelelim Ankara-Moskova hattındaki sorunlara... 


İdlib ve Libya sorunu 


1. Erdoğan ile Putin arasındaki en sıcak Suriye sorunu, İdlib sorunudur. Moskova uzunca bir süredir masada olan bu sorunu, Ankara’yı “Washington’a itmeden” çözmeye çalışıyor.

Sorun, İdlib’de Rusya ve Suriye’nin terörist dediği ama AKP hükümetinin dost kuvvet gördüğü unsurların varlığı... Moskova, Suriye ordusunun bu grupları temizlemesini ve İdlib’e egemen olmasını istiyor. AKP hükümeti ise bu unsurlar üzerinden İdlib’de bulunmak ve buraya dayanarak Afrin’deki varlığını korumak niyetinde. 

2. Moskova zaman zaman Suriye ordusunun İdlib’deki operasyonuna yeşil ışık yakarak Ankara’yla ilişkisine balans ayarı yapıyor. Son olarak Ankara, Libya’ya asker göndermeyi gündeme getirince bu yaşandı ve Türkiye’nin iki gözlem noktasının çevresi Suriye ordusu tarafından ele geçirildi. 

Öte yandan Libya konusunda Moskova doğrudan tavrını da ilan etti. Kremlin Sözcüsü Peskov, açık açık Türkiye’nin askeri müdahalesinin Libya’daki krizin çözümüne katkı sunmayacağını belirtti. (26.12.2019)

Zira Ankara ve Moskova, Libya’da farklı aktörleri destekliyor. Moskova’nın bu konudaki avantajı, Türkiye’nin desteklediği aktörle bağını kesmemiş olmasıdır.


Kırım ve Karadeniz sorunları


3. Çavuşoğlu’nun ilan ettiği Kırım sorunu ise en başından beri Ankara ile Moskova arasında bir sorun olarak duruyor. ABD’nin Ukrayna’yı NATO’ya alarak Rusya’nın dibine kadar girmeye çalışmasına Moskova karşı hamle yapmış ve Kırım’ı Ukrayna’dan koparmıştı. 

Ancak Ankara buna karşı çıktı ve “Kırım’ın Rusya tarafından ilhakını kabul etmiyoruz” diyerek bunu resmi bir tavra dönüştürdü. Oysa Kırım Tatarlarının Ankara’ya mesajı netti: “Bu bizim tercihimiz.

4. Çavuşoğlu, Rusya ile sorunları listelerken Karadeniz’i de eklemiş! Oysa Kanal İstanbul’dan kaynaklanacak Montrö sorununu saymazsak, Ankara ile Moskova arasında Karadeniz’de bir sorun yok. Montrö’nün delinip ABD gemilerinin Karadeniz’e “sınırsız” bir şekilde girebilmesi ise Moskova’nın kırmızı çizgisi!


İşbirliği stratejik düzeye çıkarılmalı


Biz bu makaleyi yazı işlerine teslim ettiğimizde henüz Erdoğan ile Putin bir araya gelmemişti. Umarız Ankara ile Moskova hattındaki bu sorunların en azından kolay olanları çözülür ve ABD’nin Kasım Süleymani suikastı sonrası bölge tansiyonunun daha da arttığı bir süreçte Türk-Rus işbirliği derinleşir. 

AKP hükümetinin Neo-Abdülhamitçi yaklaşımı ve Erdoğan’ın ifadesiyle “Rusya’yla ilişkilerin ABD ve AB’yle ilişkilere alternatif görülmemesi” nedeniyle taktik düzeyde kalan Türk-Rus işbirliğininin stratejik düzeye çıkarılması, herkesin yararına... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları