Enver Aysever

Savaş karşısında çaresiz kalmak!

09 Ocak 2020 Perşembe

Bölgemizde olup bitenler hakkında yapılan analizleri okuyorum. Çok değerli bilgiler edindiklerim olduğu gibi, popülizm bataklığından kurtulamayan yazarların metinlerine de rastlıyorum. Hangi devlet, ne düşünüyor, ne yapmalı türünden önermelerle, varsayımlarla dolu metinler karşısında çoğu zaman hayrete düşüyorum. Sanki tüm dünyayı yönetmeye hazır bilgiye, veriye sahipmiş gibi davrananlar şaşırtıyor beni. Çünkü hiçbir satırda insan yok. İnsansız metinler.

Yaşadığımız çağ için “tarihin hızlı aktığı dönem” diyorlar. Yoğun bilgi bombardımanı karşısında ezilen insanın, bu hız karşısında doğru dürüst düşünmeye, sakin kalmaya pek şansı yok. Dört yandan akan veriler, birbirinden ürkütücü senaryolar karşısında insan küçüldükçe küçülüyor. Düzen, tam da bu hissi uyandırmak ister gibi. O küçük olma hali, o ürkütücü tablo karşısında kişi kendini iyi hissetmiyor. “Nasılsa bizim dışımızda bir kurgu var ve biz sadece burada küçük figüranız” diye düşünüyor. Pek de haksız değil insan.

Söz konusu savaş olunca, bu günlerde adı konmadan sürekli yaşıyoruz, ürkmemek elde değil. Gözü kararmış birtakım tiplerin, halktan aldıkları oylarla, başka halkları öldürmek için yetki sahibi olması tuhaf! Kim barış olmasın diye birine oy verir ki? Kim askerler ölsün, yuvalar yıkılsın diye tercih yapar ki? “Devletlerin dostları olmaz, çıkarları olur” tezi ürkütücü değil mi? Dünya halklarının birbirine düşman olmasını kim akılcı, tutarlı biçimde açıklayabilir? Tanımadığı insanları öldürmek için “milliyetçi”, “dinci” kinle yüklenmiş askerlere ne demeli? Savaş karşısında insanın eli kolu bağlı. Gerçekten böyle mi?

İnsanlığın geçmiş deneyimlerinden ders aldığı tezi her gün yalanlanıyor. Eğer öyle olsaydı faşizmin ne türden sonuçları olduğunu öğrenirdik örneğin. Dünyada faşist eğilimler artıyor. Ya da kapitalizmin nasıl kan emici olduğunu, türlü krizlerle gördüğümüz halde, dünya hâlâ “serbest piyasa” anlayışının eleştirisini doğru dürüst yapmış değil. Üstelik yoksullar, ezilenler bir de ilkel dürtülerle itiliyorlar bu pis çukura. Ve savaşlar. Dünya savaşlarının ne acılar yaşattığı hem deneyimlendi hem yazıldı, çizildi. Sonuç?

Artık doğa isyan halinde. Koca bir kıta yanıyor. Nasıl sonuçları olacağını göreceğiz yakında. İnsanlık elbirliğiyle böyle bir yangını söndürmeye çalışmak yerine, tersine başka coğrafyalarda, kendi eliyle yeni felaketler yaratmaya devam ediyor. Savaş dediğimiz suçtur, cinayettir. He zaman bir çıkar çevresinin işine yarar. Bu durum karşısında ahlaki sorumluluğuyla davranmayan herkes suça ortaktır. Savaşın iyisi, haklısı olmaz. Emperyalist saldırıya direnmek görevdir. Dünyayı cehenneme döndürenlere direnmek gerekir. Elbette her halk, kendi coğrafyasında bu bilinci edinerek, örgütlenerek bunu başarabilir. Başka olanak yoktur.

Hesaplar yine Ortadoğu’da görülüyor. Gerçi dünyanın pek çok bölgesinde çatışmalar, iç savaşlar var. Ancak belirgin biçimde emperyalist hesaplaşma yine Ortadoğu’da! Bölge halkının yazık ki olan bitene verdiği tepki güdüleriyle. Doğrudur, saldırı karşısında kenetlenmek gerekir. Ama biri de çıkıp sormaz mı, “Biz insanlığa ne ürettik bugüne dek, ABD türü dev savaş makinesine nasıl direneceğiz, mücadele edeceğiz” diye. Gerçekçi olmak gerekirse şımarık savaş makinesi ABD, dünyanın her yanına kan, gözyaşı götürür ve her daim mutlaka yanında birilerini bulur.

İnsansız makalelere dönersek, evet, ilginç bilgilere rastlıyorum ve öğreniyorum. Ortadoğu birbirine benzemez onlarca gruptan oluşuyor. Farklı inanç grupları var. Bunlardan kim kimdir anlamak öyle pek kolay değil. Kendine stratejist diyen kimi isimler anlatıyor da anlatıyor. Ama bakıyorum; insan hakikati yok. Temel sorgunun uzağındayız. Hep güncel gelişmeler karşısında konum alma tutumu önerilen. Oysa bu karmaşık denklemde kimseler barış seçeneğinden söz etmiyor. Barış istemek saflık mı, düşçü bir tutum mu? Bana kalırsa, hayır. Dünya halklarının tercihini savaştan yana yaptığını sanmıyorum. Demek dayatılan düzene her yanda birileri “çomak” sokmalı.

Savaş; ezenle ezilene, zenginler yoksula farklı davranır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları