Özdemir İnce

Allah’ın sınavı ile imtihan

07 Şubat 2020 Cuma

İsmi gereksiz bir okur aklı sıra beni kışkırtacak: Bana çok yüksek rütbeli eski bir imam-siyasetçinin Elazığ dolaylarında meydana gelen depremle ilgili beyanatını gönderdi. Kendisi ve arkadaşları da bu eski imam-siyasetçinin görüşlerini paylaşmaktaymış. Beyanatın en önemli yerini birlikte okuyalım:

“Bu tür afetler bizler için büyük bir imtihan böyle bir imtihanı milletçe biz hep sabırla eda etmiş bir milletiz. Biz Van Depremi’ni, Simav’ı, Düzce’yi yaşadık, Sakarya’yı yaşadık. Ama bu millet bütün bu depremlerde sabırla bunları aşmasını bildi başardı. Ve şimdi yine bir imtihandayız.”

***

Bütün bu depremlerin sonuçlarına sabırla katlanan “millet”in gözü açılmaya başladı. Sabırla yutkunarak bu lagalugaları, mugalataları pek dilemiyor artık, bir kulağından girip ötekinden çıkıyor bu teselli palavraları. Felaketin sorumluluk silsilesi içinde bulunanların tamamının cezalandırılmasını; imar barışı türünden soytarılıkların da sorumlularının hükümet tarafından bulunmasını istiyor.

***

Bu sınav, imtihan lafazanlığının mide bulandırdığını yazan okurlar da var. “Sınava, imtihana giren biziz de bizi sınava sokan kim” diye soruyorlar. Sınav kurulu (mümeyyiz heyetinin) kimlerden oluştuğunu soranlar bile var. Bu türden soruları yanıtlamak için bu sütunda yazıyorum. Şimdi sınavdan, imtihandan söz edenler geçmişte bu türden felaketlerin mini etekli kızlar yüzünden geldiğini yazıp söylerlerdi. Ve millet inanırdı buna. Aralarından biri çıkıp da “Ulan hıyar ağa, mini eteği giyen karılar kızlar İstanbul’da, Ankara!da, İzmir’de… Onlara kızan Allah bizi neden cezalandırmıyor” diye sormazlardı. Böyle konuşanlara da münafık muamelesi yaparlardı. Kendi düşen ağlıyor artık!

***

O eski imam-siyasetçiyle kozumuzu paylaşmak zorundayız! İddiasına göre depremzeler Allah’ın imtihanlı sınavından geçiyormuş. Öyle mi? Sadece o mu? Sadece eski-imam siyasetçi değil, yeni imam-siyasetçiler de, yeni siyasetçiler de, yeni imamlar da, mevcut baş imam da aynı havada, aynı ağızla konuşmakta! Yahu, yahu ve bre! Neden yanınıza, arkanıza Allah’ı alarak zavallı ve aciz insanların karşısına çıkıyorsunuz? Allah neden sadece yoksul halkı sınava sokuyor da kaymakamları, valileri, belediye başkanlarını, bakanları, başbakanları imtihan etmiyor?

***

Bu yeryüzünde olan-bitenlerin sorumlusu Tanrı (Yaradan) değildir. Sorumlu bizzat insandır (çoğul anlamda), o insanın yaşadığı ülkeyi yönetenlerdedir. Bu sırada araya iktidarların yaltakcısı din adamı giriyor:

- “Allah sevdiği kuluna dert çok verir” diyor din adamı.

- “Peki sevdiği kulu bu derdi kaldıramayıp sapıtırsa” diye itiraz ediyor insan.

- “Allah kulun kaldıramayacağı yükü vermez” diyor din adamı.

- “Peki sapıtmış insanlar neden sapıtıyor. Yükü kaldıramadığı için değil mi?” diye itiraz ediyor insan.

Hiç kimse neden itiraz ediyor insan, diye soramaz. Çünkü itiraz etmeyen insan insan değil ehli hayvandır.

***

Dün olan depremlerin, bugün olan depremlerin, yarın olacak depremlerin tetikleyicisi, sorumlusu Tanrı değildir. Onu işe karıştırmanın, faturayı ona ciro etmeyin.

Depremin nedenini öğrenmek isteyen bilim adamlarına sorar, din adamlarına, imamlara, müftülere değil. Bilim adamları dünyanın (yerkürenin) oluşmaya devam ettiğini, başına gelen jeolojik işlerden dolayı depremlerin olduğunu; Anadolu’nun dört bir yandan, yeraltı katmanlarının tehdidi altında bulunduğunu söylüyor. Ve söyledikleri de çıkıyor.

Örnek mi istiyorsunuz. Alın size örnek: Yer: Türkiye Büyük Millet Meclisi. Tarih: 6 Ocak 2016. O gün Ali Özcan adında bir CHP milletvekili TBMM’de konuşuyor. Korkusuz gazetesinden aktarıyorum: “Elazığ, en büyük riski taşıyan ikinci ilimiz. Deprem değil, binalar öldürür. Tedbirleri görüşelim” diye yalvar yakar oluyor. Ama nafile. Olası Elazığ depremi için 24 CHP’li ile birlikte verdiği TBMM araştırma önergesi AKP’nin oylarıyla reddediliyor. Elazığlı 4 AKP’liden hiçbiri oylamaya katılmıyor. Bir iftar programına gittikleri anlaşılıyor.”

***

Kendi rezilliklerinize Allah’ı, Tanrı’yı, özellikle de Tengri’yi karıştırmayın! Bunlar dünyayı ve insanı yarattıkları gün (eğer yarattılarsa) onları, ikisini, karşı karşıya ve kendi eylemleriyle, kendi bilinçleriyle baş başa bıraktılar. Öyle olmasaydı, bu dünyada yaptıklarınıza bakıp hepinizi çakıl taşına çevirirlerdi. Millet kıçını silsin diye!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları