Suriye’den çıkmak, girmekten zor olabilir!

12 Şubat 2020 Çarşamba

İdlib’den geçen hafta gelen 8 şehit haberinin ardından önceki gün de 5 şehitle sarsıldık. 

Öncelikle şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Ateş, tüm Türkiye’ye düşmüştür. Ülke olarak başımız sağ olsun.

5 şehit haberinden sonra iktidar çevresinin tepkisine baktık, 8 şehit haberinde verilen tepkiyle neredeyse aynı:

“Misliyle karşılık vereceğiz...”

“Saldırıyı yapan düşman hedeflerin tümü tahrip edilmiştir!”

“Kimse bizi kararlı duruşumuzdan döndüremez...”

Bunlar olayın sıcaklığı ile yapılan ilk değerlendirmeler olarak toplumun da bir ölçüde yüreğine su serper. Ancak gelinen noktada, misliyle karşılık vermek, tüm hedefleri vurmak, kararlılık göstermek bu gidişin yönünü değiştirecek bir yol haritası değil.

***

Erdoğan, son anda karar değiştirmezse Suriye’de atılacak adımları bugün açıklayacağını söyledi. Konuşma tonu, şiddetin tonunun yükseleceğini gösteriyordu.

Öyle coğrafyalar vardır ki; çıkmak, girmekten zordur. Girdikçe, adeta bir bataklık gibi içine çeker. Masada yaptığınız hesap, cepheye uymaz. Bunun tarihte de pek çok örneği vardır. Hitler, 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırıp İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığında çevresiyle şunu öngörmüştü:

“Bu savaş en çok iki hafta sürer!”

Hırs, aklı aştığında mantık da kenara çekilir!

Bunu sadece hesapsızlığın bir örneği olarak aktardık.

İdlib’de karşı karşıya kaldığımız durum 2017’de başlayan harekâtlar zincirinden farklı. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarında, Suriye topraklarındaki terör odaklarını yok etmek ana hedefti. 

Bir başka deyişle dünyaya, teröre karşı meşru müdafaa hakkımızı kullandığımızı anlattık. Harekât sonuçlarını açıklarken bu konuda elde edilen başarıları listeledik. 

İdlib’de karşımızda rejim güçleri, yani Şam yönetimi var.

Türkiye’nin resmi açıklaması böyle.

Şam yönetiminin ipleri ise Moskova’nın elinde.

Bu durumda akla şu soru geliyor:

Askerlerimizi şehit eden güçlerin arkasında Erdoğan’ın yakın dostu Putin mi var?

Bu sorunun yalın karşılığı şu:

Evet... Rusya en azından Şam yönetiminin bu tür saldırılar yapmasına karşı çıkabilir!

Bu tablonun yanına bir başka gerçeği koyalım:

İdlib bölgesindeki Türkiye karşıtı kimi terör örgütlerini ABD, terör örgütü olarak görmüyor. Bunu da açıkça söylüyor!

Şu aşamada ABD’nin işine gelecek sonuçların başında, Türkiye’nin Rusya ile arasının açılması geliyor!

Dün öğleden sonra İran’dan şu açıklama geldi:

“Türkiye ile Suriye arasında arabulucu olabiliriz!”

Geldiğimiz noktaya bakın; Suriye’de çözümün değil, sorunun parçası halindeyiz!

***

Bugün açıklanacak Suriye yol haritasında aklın yolu olarak şunlar olmalı:

- ABD ve Rusya’nın planlarının parçası olmamalıyız.

- Suriye içinde taraf tutmayı bırakmalıyız.

- 1998’de imzalanan, 2010’da genişletilen Adana Mutabakatı’nı iki tarafın da yükümlülüklerini vurgulayarak işletmeliyiz.

- İdlib’de göç hazırlığındaki yüz binlerce kişinin durumunu derhal uluslararası bir konu haline getirip kurumları sorumluluğa çağırmalıyız.




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları