Yeni Aktörler Yeni Durumlar

26 Aralık 2014 Cuma

Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’de siyasetin geleceği üzerine fikir yürütmekten vazgeçemeyen liberaller, yeni aktörlerin ortaya çıkmasından hoşnut değiller. Tedirginler. Tedirginliklerinin başlıca nedeni her daim sözü dinlenen “kanaat önderleri” olma ayrıcalıklarının sona erme olasılığıdır belki. Her koşulda ayakta kalabilme becerisine sahip “hacıyatmaz” karakterler olarak Gezi’den de huzursuzluk duymuşlardı: Türkiye’nin bir ili hariç tüm illerinde, pek çok kasabasında insanların talepleri bakımından “kendiliğinden” olmayan ama örgütlenme açısından “kendiliğinden” yığınsal çıkışları hesaplarını bozdu. Anlaşılabilir bir şeydir; hem demokrat görünmek, hem de AKP’ye destek olmak olanaksızlaştı çünkü.

***

Gezi hareketi, askeri vesayet sona erdiği için askerlerin hareketliliği ile zorlama bir bağ kurulan yığınsal Cumhuriyet mitingleri gibi karalanamadı. AKP, Gezi’yi bir darbe girişimine benzetmeye yeltense de bu iddia taraftar bulamadı. Açılan soruşturmaların, davaların ciddiye alınmadığı ortada. “Çarşı davası”na bakmak yetiyor bunun için. Bu nedenle de AKP’nin iddialarının tutması ihtimali şimdilik yok. Bu tezler, ancak bir baskı rejiminin tümüyle egemen olması koşullarında iddia olmaktan çıkabilir, “budur, böyledir, tersini söylemek suçtur” söyleminin “kuvveden fiile” geçmesiyle diktanın diktesine dönüşebilir.

***

Gezi’yi bu kez her iki anlamda da “kendiliğinden” olmaktan çıkartmayı amaçlayan Birleşik Haziran Hareketi bu nedenle çok yönlü bir saldırı altındadır. Bu saldırının eski solculardan, AKP’yi destekleme ayıbının hesabını vermeden yeniden ayağa kalkmaya çabalayan liberallerden gelmesi de şaşırtıcı değil. Eleştirileri sinsicedir. Akılları sıra sessizlikle boğmaya, yapamazlarsa küçümsemeye, hareketin amacını çarpıtmaya, siyasi parti olmayı salık vererek yeni parçalanmaların kaynağına dönüştürmeye çalışıyorlar. Neyse ki, Hazirancılar bu ayak oyunlarına gelmeyecek kadar olgundurlar. Hareketin solun birliğinden daha geniş kapsamlı olmasının, çok renkliliğinin, bir dikta rejimine karşı halk hareketi olma amacının kızgınlıklarının temel nedeni olduğunu cümle âlem biliyor.

***

Yandaş medyanın Haziran Hareketi’ne nasıl baktığını söylemeye gerek yok. Gezi’ye nasıl bakıyorlarsa öyle bakıyorlar. Adına merkez medya denilen gazete ve TV kanalları da ya suskunluk içindedirler ya da mümkünse magazinleştirme çabasındalar. Bir iki gazete Haziran Hareketi’nin eylemlerine sınırlı yer veriyor. Oralarda da “dur bakalım ne olacak” eğilimi etkilidir. Haklıdırlar! Gazeteler ancak “haber değeri” olana sayfalarında yer verirler ve BHH’de haber değeri bulamadılar şimdiye kadar. Üstelik haber değeri kriterini de otosansür, sansür, gazete yönetimlerinin ya da habercilerin siyasi eğilimleri ister istemez etkiliyor. Öyleyse iş Hazirancıların üzerine kalıyor. Çaresi yığınsallaşmak, çok renkliliği, tek hedefliliği yitirmemek ve durmamaktır.

***

Yer daraldı ve ben liberallerin yeni ataklarına değinmedim daha. Bugünlerde moda, “medyayı özeleştiriye çağırma” modasıdır. Çok hak veriyorum; adeta etkisinden kendimi kurtaramıyorum! Yandaş medyadan böyle bir beklenti olamayacağına göre, merkez medya, iki üç sol gazete, bir de Cemaat medyası herhalde çağrının muhatabı. Ama sapla saman birbirine karışır korkusu içindeyim. Karışmasın diye, geçmişte merkez, Cemaat ve hükümet medyası üzerindeki hâkimiyetleri tartışmasız olan liberaller öncülük yapsalar, siyasi hayat üzerinde büyük ve yıkıcı etkileri olandan, kendilerinden başlasalar diyorum. “AKP’yi desteklemekle hata yaptık” başlığı altında girişseler bu işe. “Kurunun yanında yaş da yanar dedik, pişmanız” deseler mesela; “hâlâ bir şeyler dürtüyor, tutun bizi” deme yürekliliğini gösterseler ve en önemlisi devam etmeseler kaldıkları yerden...
Elimizden geleni yapardık inanın!

***

Tamam yine de yaparız; ama insaf edin, gerçeklerle bu kadar oynamanın da bir sınırı olmalı. İktidarla kavgası sert, ama ideolojisi farksız Cemaat gazetesi “Zaman” üzerinden “özeleştiri”, tetikçi “Akit” üzerinden “ahlak dersi” olur mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları