Gülengül Altınsay

Şahtı Şahbaz Olacak

08 Ocak 2015 Perşembe

Geçmişte “değişim” sözcüğünü kullanırken korktuğumuz günlerimiz de oldu bizim. Ama şimdi “değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir” deyişi herkesin ağzında. Ama biz birçok şeyde olduğu gibi bu anlamlı deyişin içini boşaltmakta da hiç zorluk çekmedik. Kararsızlığı iki de bir fikir değiştirmeyi de “değişim” olarak tanımladık.
Bunun adı değişim değil işini bilmemektir, rüzgâra göre yön değiştirmektir, bir sene ötesini bile görememektir. Siz “kesinlikle bunun geriye dönüşü yok” deyip yabancı sınırlamasını kulüplere dayatıyorsunuz, kulüplerin planlarını değiştirtiyorsunuz ama bir sene geçmeden “yanılmışız” bile demeden, bir özeleştiri bile yapmadan “vazgeçtik” diyorsunuz.
Bu kadar keskin U dönüşü olmaz. Dolayısıyla Beşiktaş Kulübü eleştirilerinde çok haklı. Aslında ben ta ilk günden beri hiç tereddüt etmeden yabancı oyuncu sınırlamasına karşıydım. Çünkü bu tarz zorlamalarla futbolumuzun sorunlarının çözülemeyeceğini biliyordum. Çünkü futbolumuzun temel sorunu kadrodaki yabancı-yerli futbolcu sayısının olmadığını da biliyordum.
Nitekim son birkaç yılda yabancı futbolcu sayısı giderek azaltılırken futbolumuzda olumlu yönde değişen hiçbir şey olmadı. Altyapıya yönelme konusunda bir ışık bile göremedik. Transfer politikası da eldeki paraları çarçur etmenin, taraftarı oyalamanın ötesine geçemedi. Olan sadece ortalama yetenekteki yerli futbolculara fahiş fiyatlar ödenmesi ve tabii yerli statüsünde oynatılan gurbetçi oyuncuların sayısının giderek artmasıydı o kadar. Tabii işin en önemli kısmını, yani bu değişimin en çok kimlere yarayacağı kısmını atlamamak gerek.
Biliyorsunuz bizim futbolumuzda en önemli meselemiz transferler olmuştur hep. Çünkü para dönüşümünde en büyük kalem transferlerdir. Ne kadar çok transfer yapılırsa yöneticisi, menajeri, futbolcusu, hatta bu işten maddi bir çıkarı olmasa da medyası da o kadar memnun olur. Sorunların üstünü örtmenin, hedef şaşırtmanın, tehlikeli sularda dolaşmadan yorum yapmanın en iyi yolu da yine transferlerdir. Yani sirkülasyonun hızlı olması herkesin ortak menfaatına. Dolayısıyla getirilen bu son uygulamanın bu kesimi daha da memnun edeceği açık. Transfer enflasyonundan havadan kazanılmış paralar elde eden aracıların ve bunlarla bağlantılı teknik adamların ellerini ovuşturduklarını görür gibiyim.
Aslında UEFA’nın dayatmasıyla da olsa kulüplere getirilmeye çalışılan mali disiplini, yabancı futbolcu sınırlamasının kaldırılmasını, yerli oyuncu oynatanlara verilecek maddi desteği beğendim.
Ve fakat yine aynı çelişkiyle karşı karşıyayız; kâğıt üzerinde kurallar değişiyor ama kuralları uygulayanlar değişmiyor. Kurallar kendi başlarına ne yapabilirler ki?
Ayrıca bir yapının değişmesi için önce bir yapının olması gerekmez mi? Kulüplerin gelirlerinin üç dört misli harcama yaptığı bir yerde, futbolculara rica minnet “alacağım yoktur” belgeleri imzalatıldığı bir yerde, Avrupa’nın futbolcu çöplüğü olan ve daha da olacak bir yerde kâğıt üzerinde güzel güzel değişiklikler yapmışsın ne işe yarar? Yapının olmadığı bir yerde bunun üstünü altını, ortasını tartışmanın anlamı var mı? Ne altyapın ne üstyapın varken ve kulüplerin bu yönetim anlayışı içindeyken kural değiştirsen ne olur değiştirmezsen ne olur?    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Semih vakası 28 Mart 2024
Yeniden nefret 22 Mart 2024
Suç getirende? 17 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları