Yeni Ortaçağ!..

09 Ocak 2015 Cuma

Hangi gerekçeye, düşünceye, inanca, hangi kutsala dayanırsa dayansın Charlie Hebdo’daki kanlı saldırı katliamdır. Kabul edilemez, onaylanamaz, geçiştirilemez. “Ama” ve “fakat”larla üstü örtülemez. Çünkü katliam insanlığadır, düşünce özgürlüğüne,
yaşam hakkına...

Cinayet, “Kutsalıma dokundu” diye perdelenemez... Dünya, adeta yeni bir ortaçağ yaşıyor. Küresel sistem, her türlü sömürüyle, ırkçılığı, dinciliği kullanarak düzeni sürdürmek istiyor.
Ölümün, ölümlerin kutsandığı utanç dönemi yaşıyoruz.
Paris’te aydınlığa, özgür düşünceye karşı bu vahşi
saldırıyı kim, kimler, hangi amaçla yaptı? Henüz tümüyle
belirmedi. Saldırı anında o denli profesyonel davranan, ne var ki kaçtıkları araçta kimliklerini “unutan”larla ilgili bir dizi soru işareti var. Ancak insanlığın yeniden ortaçağ düzenine sürüklendiği
bir dönemde, ortada apaçık duran gerçekler de...
En belirginler arasında siyasal İslamın, köktendinciliğin yükselişi görülüyor. Dünya sarsılıyor. Uğur Mumcu, Turan Dursun, Bahriye Üçok cinayetlerinde, Sivas katliamında benzer vahşete ülkece tanık olduk.
Köktendinci El Kaide, IŞİD benzeri örgütlerin Ortadoğu’da, Kuzey Akdeniz’de, Afganistan ve Pakistan’da katliam, saldırı ve korkunç terör olaylarıyla karşılaştı dünya. Sonuçları ne oluyor?

Irkçılık, gericilik ve benzeri eğilimler, en “uygar” sayılan coğrafya Avrupa’da bile yükseliyor. Bırakalım yüksek perdeden konuşmayı, geldiğimiz noktada, ortalama Avrupa vatandaşının İslama bakışı, sorgulaması değişmeye başlamıştır, bu açık.

***

Charlie Hebdo katliamına yönelik tepkiler arasında aşırı sağcıların, faşistlerin, çıkarcı, devşirmeci yaklaşımları, vahşi saldırıdan yararlanma çabaları ortada. Her ne kadar bu fanatizme karşı özgür düşünceyi, inanç özgürlüğünü savunanlar, ırkçılığa ve dinci bağnazlığa karşı çıkanlar olsa da Avrupa’da “Hangi İslam?” sorgulaması başlamıştır. Samimiler, barış içinde yaşayan, kötülükten kaçınan, inancını herhangi bir çıkar için kullanmayan, soymayan, sömürmeyen, çalmayan, iyilikten yana Müslümanlar mı? Yoksa kafa kesen, infaz eden, kız çocuklarını köle
pazarlarında satanlar mı? IŞİD, El Kaide benzeri örgütler mi? Afganistan, Pakistan, Suudi Arabistan, Libya, Yemen, Katar, Türkiye ve diğer İslam ülkelerinde birbirinden farklılık gösteren, ayrışan inançlar düzeninden hangisi?

İslam ülkeleri arasında Türkiye’de köktendinci yaklaşımlar, dinin siyasallaşması, anayasadaki laiklik ilkesi nedeniyle AKP iktidarı gelene değin bu denli yükselmemişti.
Ancak yeni Türkiye’nin iktidarıyla birlikte, “dinci” ve “kinci” kuşaklar yetiştirme anlayışı, adım adım kadını toplumsal yaşamdan uzaklaştırma, eğitimi dinselleştirme, laikliği törpüleme çabalarının tırmandığı biliniyor. Köktendincilik, uygun ortam, uygun iklimde yükseliyor. Nitekim Paris’te insanlığa karşı yapılmış kanlı saldırı için iktidarın bazı sözcüleri, medyada bazı kalemler, kınamakla birlikte “ama”larıyla ortaya çıkıyor. “İnanç özgürlüğüne saygı duymak gerekir” tavrıyla vahşeti perdelemeye girişiyor. Sosyal medyada bazı değerlendirmeler ise daha
vahim, insanlık adına utanç verici, ürkütücü...

***

Türkiye’de bu iklimin yaratılmasında, ne yazık ki mevcut iktidarı, başlangıçta sözüm ona demokrasi adına destekleyen Avrupa yönetimlerinin varlığını da anımsatmak gerekiyor. Öte yandan yeni ortaçağı yaratan daha önemli bir gerçeklik var ki o da dünyamızı kana buluyor, ölümleri kutsuyor. Emperyalizmin müdahaleleri, işgalleri, operasyonları Irak, Suriye, Libya, Tunus ve diğer ülkelerdeki tezgâhları, milyonlarca insanın ölümüne yol açmadı mı? İslami köktendincilik, bir yanıyla Batı’nın tutumu yüzünden yaygınlaşmadı mı? El Kaide nasıl doğdu, IŞİD nasıl yükseldi? Irkçılık, köktendincilik beladır, felakettir. İnsanlık bu gerçekleri görüp, yeni ortaçağ bataklığına saplanmamalı...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları