Müziğe Dokunmak

11 Ocak 2015 Pazar

Müziği dinlerken, senfoni orkestrasının içinde hareket edebildiğinizi düşünün. Tim Burton’un “Alis Harikalar Diyarında” filminde Alis’in çiçekler arasında hoplayıp zıplayışı geliyor aklıma. İşte o şaşkınlık ve heyecanla orkestradaki çalgılar arasında koşuşturmayı hayal ediyorum. Elbette sanal olarak.
Andrés Segovia, Rodrigo’nun gitar konçertosunu (Aranjuez) çalarken, hemen onun yanına ilişivermişsiniz. Büyük ustaya o kadar yaklaşıyorsunuz ki, diğer tüm çalgıların sesleri silikleşiyor. Gitarın tınısındaki tüm detayları algılayabiliyorsunuz, ses içinize işliyor. Ya da Heitor Villa-Lobos’un Bachiana Brasileira’daki (No 5) o muhteşem aryada Kathleen Battle’ın sesi hemen yanı başınızda yankılansa... Johann Sebastian Bach’ın Brandenburg Konçertosu’nda (No: 6) kulağınızı çellonun gövdesine dayamak, Antonin Dvorak’ın “Yeni Dünya Senfonisi”nde yaylıların arasına dalıvermek eğlenceli olmaz mıydı?
Tüm bunları, yeni bir yazılımı test ederken hayal ediyorum. Cumhuriyet gazetesindeyiz.Öğle yemeğinin ardından çaylarımızı yudumluyoruz. Karşımda Sinan Bökesoy oturuyor. Bir gün önce beni telefonla aramıştı:
“Yeni bir projem var, konuşmamız lazım. Ne zaman uygun olursun?”
Sinan böyle bir tümce kurduğunda biliyorum ki “çılgın” bir projeyle gelecek. 2010 yılında da öyle olmuştu. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinliği için bir proje hazırlamıştı. “Robotlarla müzik yapacağım” diyordu. İstanbul Boğazı’nın değişik yerlerine mikrofonlar yerleştirilecek, buradan gelen sesler internet üzerinden, sanayi robotlarına iletilecekti. Robotlar da bu seslere uygun bir müzik çalmaya başlayacaklardı. Yani etkileşimli bir performans olacaktı. “Ne dersin bu projeyi kabul ederler mi?” diye soruyordu Sinan.
Sinan’ın projesi kabul edildi. Ve anlattıklarını yaptı. Bu sefer elinde bir iPad var. “Son projem” diyerek anlatıyor:
“Bu imleç sensin. Parmağınla imleci dilediğin gibi hareket ettirebilirsin. Karşında bir senfoni orkestrası var.”
Kulaklıkları takıyorum. Brahms’ın en sevdiğim senfonilerinden biri çalıyor: Opus 90. iPad’de beni temsil eden imleci parmağımla kemanlara doğru taşıyorum. Kemanların sesi yükseliyor, diğer enstrümanlarınki azalıyor. Tek tek müzik enstrümanlarını geziyorum.
Yazılımın adı “Omniwaves”. Bu yazı yayına girdiğinde Apple mağazasında yer alacak. Dileyen “ücretsiz” olarak indirebilecek. Gerçekten ilginç bir “aktif müzik dinleme” deneyimi sunuyor.
Sinan Bökesoy, Paris Üniversitesi’nde bilgisayar müziği üzerine master ve doktora yaptı. Çağdaş bilgisayar müziği konusunda uluslararası konferanslarda bildiri sunuyor, müzik çalışmalarını sürdürüyor ve birbirin-den ilginç projelere imza atıyor.
Sinan’ın projelerini dinlerken, “etkileşimli sanal gerçeklik” sistemleri ne ölçüde gelişecek diye merak ediyorum. Örneğin Paco de Lucía ile sanal dünyada karşılıklı gitar çalmak mümkün olabilecek mi?
Paco de Lucía ile bir gazetecinin yaptığı söyleşi geliyor aklıma. “Ben de sizin gibi gitar çalabilir miyim” diye soruyor gazeteci. Paco de Lucía şöyle yanıtlıyor:
“Elbette çalabilirsin. Ben günde 6 saat gitar çalışırım. Sen de 6 saat çalışırsan olur.”
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları