Meriç Velidedeoğlu

‘Vardiya’ Vapuru!

13 Aralık 2013 Cuma

Her cumartesi günü “Kadıköy”ün eski -ama safir bir yüzük taşı görünümündekiiskelesinden “12.15”te kalkıp “Beşiktaş”a giden yolcu vapurunun adıdır bu.
“Vapur”a bu “ad”, “Vardiya Bizde” üyelerinin başını çektiği “Sessiz Çığlık” eylemine katılanlarca kondu; çünkü yolcularının bir bölümünü bu direnişe katılmaya gidenler oluşturuyor.
Girişte sağdaki büyük salonda toplanırız; biz hanımlar pek gönüllü olmasak da beyler, “simge”miz olan “sarı” renkli ince atkıyı takıyorlar.
“Vapur” kalkar kalkmaz da aramızda söyleşi başlar; “konu” çoğunlukla “Başbakan Erdoğan”ın söyledikleridir; kimi zaman konuşmalar -gazete kesiklerinden oluşan- belgelerle de desteklenir; çünkü bilindiği gibi “Erdoğan”ın “üç” gün önce “kapkara” dediğine “üç” gün sonra “bembeyaz” demesinin inanılmazlığını insan ancak böyle kırabiliyor; “yalandolan” öyle bir boyuttaki...
Tartışmayı vapur “Beşiktaş” iskelesine yanaşınca kesiyoruz. İnsan iskeleye adımını atar atmaz, “Bu iskele halkındır, Shangiri La Bosphorus oteline satılamaz” diye haykırmak istiyor...
Başbakan’ın “çalışma ofisi”nin karşısına yapılan görkemli “Shangiri La”nın önünden geçip giderken “de”, vapurdan çıkan gençlere bu otelin adının anlamını sormak istiyor.
Ardından da “Shangiri La”nın; “1966”da İstanbul’a gelen ve “ABD”nin ünlü “6. Filo”suna ait “Koç Gemisi”nin “adı” olduğunu; sizin gibi gençlerin bunu protesto ettiklerini, halkla birlikte “filo”nun türlü rezaletler çıkaran askerlerini “tam buradan” denize döktüklerini; kısa süre sonra bu gençlerin bir bir yakalanıp “işkence” gördüklerini; “Shangiri La”nın, “47” yıl sonra “intikam”ını denizcilerinin denize döküldüğü bu yerde “adını yaşatarak” aldığını anımsatmak istiyor...
“Eylem”in yapıldığı alana gitmek için yürümeyi sürdürüp caddeye çıktığımızda, “Shangiri La” arkamızda kalır; alana varıp artık iyice bütünleştiğimiz dostlarla birlikte olunca da “direniş” saati başlar.
Geçen cumartesi günü “63.” eylemde de aynen böyle oldu; yalnız, “Balyoz” tutuklusu “Tümamiral Dr. Deniz Kutluk”tan bir mektup vardı, benim adımaydı, ama içeriği tüm “Sessiz Çığlık” eylemcilerine, daha doğrusu “toplum”a bir seslenişti, her ne denli kendisi “dertleşmek” olarak değerlendirmiş olsa da.
“Dr. Deniz Kutluk”; çoğunlukla kabul edildiği gibi, “Yerel seçim sonuçları AKP iktidarı için belirleyici olacaktır” diyor dolaysiyle de kimi önerilerde bulunuyor, “Güç Birliği” gibi.
Özellikle de “fazla işlenmemiş bakış açıları” ortaya konarak “iktidara yapılan eleştirilerin yönlendirilmesi”ne değindikten sonra, buların neler olabileceğini “örnekler”le ortaya koyuyor.
Bunların içinde yer alan “yeni anayasa yapımı” konusunda da -hukukçuların, siyasetçilerin ileri sürdükleri gibi- “Dr. D. Kutluk” da: “Mevcut bu hükümetle anayasa’ yenilenmesi yapılamayacağı”nın altını çiziyor.
Bu satırları okurken bir buçuk yıl önceki (1.6.2012) bir yazımı anımsadım; yazının başlığı içeriğini de belirtiyor: “Çürüyen Bir İktidar”...
Yazı: “Çürüme; kuşkusuz toplumsal olayar için ‘de’ geçerli olan bir ‘doğa yasası’ diye giriş yapıp şöyle de sürüyor: Doğada ‘çürüme’nin başladığı, çıkan ‘pis koku’lardan, toplumda da örneğin ‘iktidar’ı ele alırsak, bu kurumda ‘çürüme’nin başladığı da yöneticilerin, yetkililerin ‘söz’lerinden, ‘söylem’lerinden yayılan aynı nitelikteki ‘koku’lardan anlaşılacağı söylenebilir; çünkü biz bu örneği bu boyutlarıyla yaşıyoruz...”
Ardından da dikkat çekici şu bölüm geliyor: “İktidardaki AKP’nin genel başkanı ve TC Devleti’nin Başbakanı; bir gazeteci, bir ‘insan’ için, ‘Kaleminden pislik akıyor!’, G. Bşk. Yardımcısı Ankara Milletvekili ‘S. Kapusuz’ da, ‘Ağzından lağım akıyor!” diyerek birlikte gümbür gümbür haykırmışlardı.
Ve yazı şöyle sürüyor: “AKP iktidarı ve Başbakan için ‘İNSAN’ın bu denli mi değeri yok da -özür dilerim- lağım, ‘İNSAN’ın ağzından akıttırılıyor? ‘İNSAN’, pislik (dışkı) ile haşır heşir ediliyor... Bu kanıda olan ve (insan’ı bu denli aşağılamaya uygun bulan R.T. Erdoğan’ın ve iktidarının yapacağı ‘Anayasa’ nasıl bir ‘İNSAN’ için olacaktır ki?..”
Yer yer bu tür sorularla süren yazı, sonunda yine temel soruyu yineler: “İnsan’ı, insan olarak, insan gibi algılayamayan R.T. Erdoğan’ın üstelik bir de intikam ve kin karanlığına dalarak yapacağı, yaptıracağı ‘Anayasa’ hangi insan için hazırlanacaktır?..”
Böyle bir “algı”yla yoğrulmuş bir “Başbakan ve İktidarı”nın, “hukuksal” bakımdan “önce” bu “yapı”ları dolaysiyle, bir ülkenin “yaşam düzeni”nin temel direği olan “Anayasa”yı yapamayacakları görüşünü bir türlü bırakamıyorum...
Mektubuyla ülkemizin bu yaşamsal konusuna değinme fırsatı verdiği için “Tümamiral Dr. Deniz Kutluk”a teşekkür ederim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları