Sürdürülebilir Ekonomi İçin Değişim!..

23 Ekim 2010 Cumartesi

‘‘Türkiye’de 73 milyon kişi yaşıyor; 20 milyon dolayında turist geliyor. Oluşan çöp günlük 80 bin ton… Yılda 292 milyon ton çöp ‘vahşi depolama’ yöntemiyle depolanıyor. Bunların çıkardığı metan gazı küresel ısınmanın bir nedeni… Bitkisel atık yağların lavabolar yoluyla denizlere ve karasulara karışması bir de bunların bazı eller tarafından arapsabunu ve hatta normal yağlara karıştırılması… Bu yağlar neden enerji üretiminde kullanılmaz?’’

Türkiye’nin kanayan yaralarından birine parmak basan Sayın Bayer’e katılmamak elde değil. Şöyle bir örnek veriyor üstadımız:

“Almanya’dan bir dostum gelmişti, ona sorduk. ‘Almanya’da 1000 biyogaz tesisi var ve hepsi atık yağlarını elektrik üreterek bertaraf ediyor’ dedi.”

Geçen yüzyıla bakarsak 1900-2000 yılları arasında dünya ekonomisi üretimi 18 kat büyüyerek, 2006’da 66 trilyon ABD Doları’na ulaştı. Bu zaman dilimi içerisinde zatürre, verem, sıtma, kolera gibi ölümcül hastalık ve salgınların büyük ölçüde kontrol altına alınabilmesi sayesinde ortalama yaşam süresi de uzadı. İşgücünden tasarruf sağlayan pek çok makine ve ekipman zengin ülkelerdeki bedensel güç isteyen işleri ortadan kaldırdı. Teknolojik yenilikler ve buluşlar iş ve özel yaşamdaki seçenekleri arttırdı. Sistemin yarattığı bütün bu mucizeler insanlığın başını döndürmeye fazlasıyla yetti.

Son yüzyılda modern ekonomik faaliyetlerin 2006–2008 yılları arasında manşet olan yan etkilerini araştırmacı Gary Gardner şu şekilde sıralamaktadır:

—Atmosferdeki karbondioksit 650 bin yılın en yüksek düzeyine ulaştı, yerküredeki ortalama sıcaklık milyonlarca yıldır görülmediği kadar yüksek seviyelere doğru ilerliyor. 2020 yılında Kuzey Buz Denizi’ndeki buzulların tamamı erimiş olabilir.

—Avrupa’daki her 6 memeli türünden biri tükenme tehlikesiyle karşı karşıya; halen avlanan deniz canlısı türlerinin tamamı 2050’ye kadar tükenebilir.

—Dünya okyanuslarında oksijenin bittiği ölü bölgelerin sayısı son iki yıl içinde 149’dan 200’e çıktı ve dolayısıyla balık stoklarını tehlikeye soktu.

—Kentlerdeki hava kirliliği her yıl çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere iki milyon erken doğmuş bebeğin ölümüne yol açıyor.

—Kuzey Amerika kıtasında arı, yarasa ve diğer önemli polinasyon canlılarının sayısının azalması tarımsal üretimi ve ekosistemleri tehlikeye atıyor.

—En önemli enerji kaynağı olan petrolün dünya genelindeki üretimde doruk noktaya yaklaşması spekülatif bir uyarı olmanın ötesinde genel kanı haline geldi.

Ekonomik büyümeye yönelik yoğun olarak ilerleyen açgözlü çalışmaların ve tüketim çılgınlığının neden olduğu olumsuz çevresel sonuçları küresel ekonominin istikrarını da tehdit ediyor. Bütün bunlara modern ekonomik yaşamın toplumsal ve sosyal etkilerini de (günde 2 ABD Doları’yla hatta daha az bir parayla geçinmek zorunda olan 2.5 milyar insan; varlıklıların arasında obezite ve bununla ilişkili hastalıkların hızla artması) eklersek kapitalist ekonomik sistemin çıkmaza giriş nedenlerini ve işleyişini sorgulama gereği daha çok ortaya çıkıyor. Geleneksel model doğrultusunda oluşturulan ekonomiler giderek kendi kendilerini yok ederken yeni bir tür ekonomi (sürdürülebilir bir ekonomi) doğmaya çalışıyor. Geleneksel ekonomi büyük ölçüde fosil yakıtlara dayanır. ‘Kullan-at’ uygulamalarını benimser. Doğayı yok sayar. Müthiş bir zenginliğin içinde aşırı yoksulluğu görmezden gelir. Önce insan ve doğa felsefesini benimseyen sürdürülebilir ekonomik sistem ise çevresel sınırlar çerçevesinde hareket etmenin, hem yoksullara hem de zenginlere aynı şekilde hizmet etmenin yollarını arar. Dünyada yeniden üretime yönelik tasarımlar, ‘sıfır atık’ kentleri, çevre vergileri, emülsiyon üst sınırı ve ticaretine dayalı (Cap and trade) karbon piyasalar, güneş ve rüzgâr enerjisi açısından gelişmekte olan pazarlar, mikro finans sosyal sorumluluk yatırımları, ürünlerin iadesine ilişkin yasalar gibi yeniliklerle insanların gereksinimlerinin doğal çevreye en az zarar verilerek karşılanabilmesini sağlayan bir ekonominin temelleri atılırken, Türkiye bu değişimin gerisinde kalmamalıdır.

Sadık Çelik (Keyveni Catering Yönetim Kurulu Başkanı)

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları