Günler Geçip Gider...

15 Aralık 2013 Pazar

Bugün de gitti. Oysa daha öğle...
Sabahtan beri daktilo başındayım. Yarım yüzyıl önce bir geçtim masaya, önce babamdan kalanı, sonra da büyükbabamınkine alıştım. Bir tanesi garip bir şeydi. Yazıyordun ama tersinden, okumak için makineyi kaldırıp öyle bakmak gerekiyordu.
Sonunda Erika’ya kavuştum. Yazı dünyasına adım attığım 1950’lerden bu yana hep elimin altında. Tek tek parmaklarımla dost. Biri azıcık bozulunca hepsini etkiliyor. Onun için dikkatli olmalı. Parmakların her birine önem vermeli. Hele en çok yorulan işaret parmağına...
İlkokul öğrencisi iken başlayan bir hırs ya da özlem, yazar olmak...
Çocuk dergilerine sık sık mektup yazarak yeni yazdığım hikâyeleri gönderirdim. Bir kısmı da çıktı. Kim bu Oktay demişler ki beni aradılar. Gazeteden bir sorumlu, “gazeteye gel, tanışalım” dedi. Ben mahçup bir kekemeydim. Derslerde bu kekemelik yararlı olurdu. Susmak daha iyi idi. Öğretmenler de anlar, ısrar etmezlerdi.
Unutamadığım günler vardı. Durup dururken karşıma çıkar. Hiç ilgisi yok, yaşantımın ortasında eski bir anıyı yaşamak. Öyle oluyor. Şunu düşünürken bu çıkıveriyor. Bir geziyi anımsıyorum, İsmet Paşa ile birlikte olduğumuz. Yataklı vagondayız. Bir Anadolu seferi. Cumhurbaşkanı İsmet Paşa da bizimle birlikte. Fotoğraflar çektirmişiz birçok. Hepsi İsmet Paşa mı? Sizler tanımadınız onu, sizin bildiğiniz politikacılardan değildi. Hiçbiri ona benzemedi. Benzeyemezdi de. İsmet Paşa önce kültürlü bir adamdı. Diller bilir, her konuşmasıyla millete gereken aydınlık uyarıları yapardı. Bir yabancıyla, Mareşal Tito’nun bir konuşmasını hatırlıyorum. O konuşurken masanın yanındaydım. Sıradan biri değildi Tito. Hâlâ bir benzeri yok ne Avrupa’da ne Asya’da. Bir gazinoda yemekte yan yana olmuştuk. Bardaklarımızı çarpmıştık. Yalnız ben değil, tüm gazeteci arkadaşlar. Hepsiyle dost gibiydi. Tito’lar kolay yetişmez. O da nice savaşlardan sonra ülkesine tam bağımsızlığını kazandırmıştı. Bir ülkeyi emperyalistlerden koparıp bağımsızlığa kavuşturmak zor iştir, bunu başaranlar azdır. Nitekim ölümünden sonra Yugoslavya parçalandı. Kaç tane yeni devlet var şimdi, Sırp, Hırvat, Makedon, Boşnak diye...
İsmet Paşa nerden çıktı diyeceksiniz. Bir ülkeyi gerçek bir bağımsızlıkla yönetmenin öncüsüydü. Ben unutmadım. Hele İkinci Dünya Savaşı faciasından ülkesini nasıl kurtardığını. Savaşa sokmadı ülkesini... İnönü bizi ölümlerden kurtaran adam diye anılmalı, biz Türkler için...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014
Seçimlere Doğru 18 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları