Perinçek’ten Avrupa’ya Demokrasi Dersi!

20 Ocak 2015 Salı

Dün büyük bir gafın eşiğinden dönülmüş oldu! Yalnız bir hafta kalmıştı Doğu Perinçek’in AİHM’de görülecek davasına. 28 Ocak’ta Strasbourg’daki oturumun hayati önemi, sadece Perinçek değil, Türkiye Cumhuriyeti için. İşte dün nihayet aylardır vahametini tekrarladığımız konu çözüldü ve yurtdışı yasağı kaldırıldı. Soykırım iddialarına neden olan 1915 olaylarının 100. yılı geldi çattı. Ermenistan devleti ve diyasporası tüm dünyaya bir asır önce Türklerin kendilerini nasıl topluca katlettiğini anlatmak için paneller, belgeseller hazırlıyorlar. Zaten özellikle Avrupa’da ve ABD’de yıllardır tek yönlü linç sistemi ile yıkanmış beyinler, önlerine getirilecek bu ağır sunumdan fazlasıyla etkilenmeye şartlanmışlar bile. Çoğu neredeyse doğduklarından beri birbirinin kopyası olan makaleler okuyarak “barbar Türklerin” durup dururken nasıl “1.5 milyon Ermeniyi katlettiği” konusunu tartışılmaz şekilde hatmetmişler. Ülkelerinin yayın organları, zaten ezberlenmiş iddialar dışında genellikle farklı yorumlara izin vermeyen sözde demokrat, özde sansürcü gazeteler. İşte tüm bu önyargılı yıkım ekibi, Perinçek’in İsviçre devletine karşı AİHM’de elde ettiği zaferle bir darbe yediler. Aynen Fransız Parlamentosu’nun çıkardığı o yüz kızartıcı “Soykırım olmadı demek ceza gerektiren bir suçtur” kararının yine Fransız Senatosu’ndan yediği darbe gibi. Strasbourg’da şayet AİHM Büyük Dairesi, bu konuda AİHM’nin Perinçek lehine kararını onaylarsa, işte o zaman bu “algı operasyonunu” onlarca yıldır sürdürenler, en çok hazırlık yaptıkları yıla 2-0 mağlup başlayacaklar! Türkiye Cumhuriyeti, kendisini bekleyen girdaptan kurtulmak için dev bir adım atarak ve dünya gazetelerine tam sayfa ilanlar vererek konuya açıklık getirmeliydi. Onu yapamadı ama nihayet devlet katında birileri bu korkunç hatadan dönebildiler ve Perinçek’in önü açıldı. Şimdi onun gibi cesur, yetkin ve bu konuda kılcal damarına kadar donanımlı ve inançlı bir dava adamı, kendini ve esas ülkesinin tarihini, ecdadını savunabilecek! Bu hem bir demokrasi zaferi, hem de Türkiye için büyük bir şans! Şimdi lütfen ister hemen yeşil pasaport versinler, ister devlet müdahelesiyle, vizeyi hemen alsınlar ki bir son saniye golünü zamansızlıktan yemeyelim! 2005’te Perinçek’e soruşturma açılıp gözaltına alınma kararı verildiğinde, ben de o heyetin içinde, Zürih-Lozan hattındaydım. Perinçek’in yaptığı konuşmanın ardından alkışlarla polisler eşliğinde götürülmesi, ancak saatler sonra bırakılması, gerilim dolu bir süreçti. Savcı ile süren diyaloğunda İsviçrelilere açıkça tarih dersi veren Perinçek, artık bu kadar hayati bir davaya ülkesi adına katılma şansını kullanabilecek!.. Davaya destek vermek için Strasbourg’a uçacak yüzlerce aydınımızın desteğiyle! Bu utanılası kararları alabilen tüm Batılı ülkelere bu ayıp yüzyıl yeter. Evrensel değeri olan tarihi bir konuda, karşı tarafın savunmasını dinlemeden, tarafsız yargıçlarla bir yargılama gerçekleştirmeden, hem bu konuda karar oluşturup, hem de aksini söyleyen herkesi kodese tıkmaya kalkışabilmek, kolay yutulur bir lokma değil... Bu seviyede bir anti-demokratiklik, yemin ediyorum, Afrika muz cumhuriyetlerinde bile görülmez. Onlar bile bir yargısız-infaz suçlaması ile karşılaşmamak için uyduruk bir çadırda sözde mahkeme toplarlar! Başta Fransa ve İsviçre olmak üzere, Batı’nın demokrasinin temel değerlerini göz ardı ederek kendini bu kepaze duruma sokabilmesi, siyasi oportünizmin ülkeleri nerelere taşıyabileceği konusunda acı bir tarihi kanıt. Hem de 1970’lerde ve 80’lerde hunharca katledilen onca diplomatımızdan tek kelimeyle söz etmeden, özür dilemeden! Demek ki konu “soykırım vardı-yoktu” tartışmasının çok önünde, bambaşka bir eksende! Her ne kadar tüm okuduklarımdan mesela bana “soykırım” iddiası abartılı hatta tamamen yanlı ve yanlış gelse de, bunun kararını verecek olan ben değilim! Dünyanın tarafsız tarihçileri bir araya gelirler, gerekirse üç yıl bir binadan çıkmazlar, nihayetinde tüm kanıtları elden geçirip kararlarını açıklarlar. Gelelim işin püf noktasına: Önce oyunun kurallarını saptayalım. Tabii ki isteyenler “bence soykırım oldu” diyebilirler. Ama şayet bu ülkenin Batı yağdanlıkları, “Soykırım olduğuna inanmıyorum, arşiv açalım, benim belgelerim farklı” diyen her tarihçiye alçakça “faşist, satılmış, gerici” diye saldıracaksa, o sahte solcu ve tartışma yobazlarına hatırlatırım ki, bu seviyesizlikle yanıt bile verilmeyi hak etmeyecek noktaya gerilemiş olacaklardır. Bu arada onlar arasından, tartışmayı utanmadan Hrant Dink davasına alakasızca bağlamaya çalışan güruh ise, en büyük zararı Dink’e veriyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erken seçim mi dediniz? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları