Klasisizm ile romantizm

21 Ocak 2015 Çarşamba

Basel Oda Orkestrası Giovanni Antonini adlı müthiş bir İtalyan şefin yönetiminde İş Sanat’taydı

Gürcü sanatçı Khatia Buniatishvili, ilk kez seslendirdiği Beethoven’in 3. Konçertosu’nu klasizm ile romantizm arasındaki özellikleriyle yorumladı. Uzun zaman kulaklarımızdan silinmeyecek üstün nitelikli bir konserdi.

Geçen hafta İş Sanat’ta Basel Oda Orkestrası’nı Giovanni Antonini adlı müthiş bir İtalyan şefin yönetiminde dinledik. Hani şefler vardır ya, bütün bedeniyle müzik olur yönetirken, işte onlardan birisiydi. Onun başlıca özelliği barok ve klasik yapıtlarda uzmanlaşması. 19. yüzyılın romantik bestecilerine hiç dokunmamış. Uzmanlaştığı alanda, en ünlü solist ve topluluklarla işbirliği yapmış. Basel Oda Orkestrası’yla Beethoven’in tüm senfonilerini Sony için kayda almış. Her bir kaydı dünyanın bu daldaki en önemli ödülüne değer bulunmuş. Uzun zamandır müzikle böylesine tümleşen bir şef izlememiştik. Günümüzün en ateşli piyanistlerinden Gürcü sanatçı Khatia Buniatishvili, ilk kez seslendirdiği Beethoven’in 3. Konçertosu’nu klasizm ile romantizm arasındaki özellikleriyle yorumladı. Uzun zaman kulaklarımızdan silinmeyecek üstün nitelikli bir konserdi.

Karşıyaka’da kadrolu bir oda orkestrası
Geçen hafta İzmir Karşıyaka’da yeni belediye reisi Hüseyin Mutlu Akpınar öncülüğünde kurulan oda orkestrasının açılış konserini dinledim. Kültür merkezine Hikmet Şimşek’in adı verilmiş. Şimşek, ülkemizde nice topluluğun kurulmasına önayak olmuş, orkestralarımızı yurtdışına götürerek yüreklendirmişti. İzmir Devlet Senfoni’nin kuruluşuna da emeği geçen Şimşek için merkezin önünde bir de heykel yapılmış.
Bu kültür merkezi geçen yıl önceki belediye reisi tarafından inşa edilmiş ve bir oda orkestrası kurulmuştu. Şimdi topluluk yeniden kurulmuş ve bütün üyeleri sınavlar sonucu alınmış, her birisine kadro verilmiş. Rengim Gökmen ve Hakan Şensoy gibi iki değerli sanatçının emin ellerinde. Giderek bir arada çalmanın ve bir aile olmanın bütünlüğüne ulaşacaklar. Rengim Gökmen’in yönettiği açılış konserinde Muhiddin Dürrüoğlu, Mozart’ın 12. piyano konçertosuna solist oldu. Açılışta ve Mozart’tan sonra araya giren konuşmaların ardından siyasetçiler dışarı çıkınca konseri bitti sanan salonun yarısı da çıktı. Ve onlar gençlerin onca emekle hazırladığı Çaykovski’nin Serenad’ını dinleyemediler.

La Bohéme operası
İngiltere’deki tarihi Royal Opera House’dan Richard Gerard Jones’un direktörlüğünde ve şef Cem Mansur yönetimindeki İngiliz ve Türk sanatçılarının ortak prodüksüyonu olan La Bohéme operası, epeydir büyük sahnede opera izlemeyen bizler için heyecan vericiydi. Uzun yıllar İngiltere’de sahnelenen bu son derece klasik reji ayrıntılarla bezenmiş dekoruyla etkileyiciydi. Ünlü sopranomuz Simge Büyükedes Mimi rolüne sesiyle çok yakışmıştı. Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası güzel sololarıyla dramatik ve başarılı bir eşlik çıkarttı. La Bohéme 19. yüzyıl sonunda özellikle Puccini’nin ihmal edilmiş genç kadınları konu alan (Verismo-Gerçekçi akım) operalarına bir örnektir. Bir sürpriz de Masis Aram Gözbek yönetimindeki Boğaziçi Caz Korosu’ydu. Şarkıların ritmik bütünlüğüne uyum sağlamışlardı. La Bohéme, Zorlu Center’da 18-24 Ocak arasında sergileniyor. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları