Cüneyt Arcayürek

Tezat!..

25 Ocak 2015 Pazar

Suudi Arabistan Kralı Abdullah, 90 yaşında öldü.
Cenazesi Vahhabi geleneklerine uygun olarak tabutsuz, taht yerine tahta tahtırevanla taşınarak isimsiz bir mezarlığa defnedildi.
Reformcu bir kral! Ama sözde reformist, reformlarını gerçekleştiremeden ölen bir kral.
Tabiatın verdiği petrol zenginliğini, örneğin dış gezilere 48 uçakla giderek kullanan bir kral.
Köküne kadar Amerikancı!
Cenaze törenine Müslüman olmayan devlet temsilcilerinin alınması yasak.
Müslüman liderler arasında da baş sırada Bay RTE.
Abdullah Gül’den beri Suud’a hangi nedenlerle olduğu bilinmeyen, tabii RTE’nin de sürdürdüğü dış politika izliyor TC Cumhuriyeti ve başbakanlarının, cumhurbaşkanlarının müthiş saygılar, bağlılık açıklamaları yaptıkları bir ülke, ölen kralın ülkesi.

***

AKP iktidarlarının Suud krallığına hayranlığı o denli derin ki, bir bedevi olan ilk Suud kralının İngilizlerle birlik olarak Osmanlı askerini çölde arkadan vurmalarını bile anımsamayan bir bağlılık içeren politika izlediler Suudi Arabistan’a.
Yaşayan bir örneği başbakanlığından beri Cumhurbaşkanı seçilen RTE kanıtladı.
RTE, Mısır’daki darbeyle ilgili öylesine öfkeyle ve lanetleyen açıklamalar yaparken; bu sırada kral, darbe lideri Sisi’nin ekonomi politikasını rahatlatmak için milyonlarca dolar gönderiverdi Kahire’ye... Mısır’daki darbeye her gün ateş püs-küren darbe karşıtı RTE; Suudi Arabistan kralının izlediği ve günübirlik yerden yere vurduğu TC politikalarını umursamayarak Sisi’ye yaptığı büyük maddi yardımdan ve darbeye verdiği desteğinden
o günlük TV konuşmalarında bir kez olsun söz etmedi, eleştirmedi.

***

Oysa hayranı olduğu bu Suudi Arabistan krallığı 1970’lerde Türkiye ekonomik darboğaz içinde bocalarken Riyad’a Müslüman Başbakan Yardımcısı sıfatıyla giden ve Suud’dan 100 milyon dolar yardım isteyen Necmettin Erbakan’a “hadi başka kapıya” diye beklediği maddi yardımı yapmadı.
Erbakan’la gittiğim o gezinin sonucunu içeren yazımı gazetem şu manşetle okura sundu: Medine dilencisi olduk!

***

Şimdi bakıyorum da medyaya, zamanın nasıl bazı gerçekleri törpülediğine tanık oluyorum.
Ne yazık ki tarihin izlerini taşımayan dünkü medya, RTE’nin Abdullah Gül’den beri izlenen, her şeye karşın Suud politikasının peşine takılan bir kimlik sergiledi.

***

Bu davranış karşısında medya, Suud kralının ölümü ve cenaze töreni ile aynı güne rastlayan ve medyanın, basın özgürlüğünün kalbine bir hançer gibi saplanan bir olayın adeta farkında değilmiş gibi bir davranış içindeydi.
Bir iki gazetenin küçük haberleri dışında:
Kendini Atatürkçüyüm, laik ve Cumhuriyetçiyim, insan hakları savunucusu, bağımsız özgürlükçü Türkiye’den yanayım diye tanımlayan büyük ve yaratıcı gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun ölümünün 22’nci yılında…
… Medyanın hemen hiçbir gazetesinde dün Uğur Mumcu’yu anan ve anlatan tek bir haber, yorum yoktu!
Kuşkusuz Mumcu’nun savunduğu temel ilkelerin tersini uygulayan AKP (RTE) iktidarının hiddetini üzerine çeker korkusuyla...

***

Bir kralın ölümüne sütunlar ayıran ama kendinden doğan, ulusal bir varlığa dönüşen Mumcu gibi yaşamı, yapıtlarıyla nesillere örnek bir yazara medyanın bu tezat içerikli davranışına bakarak…
… Mumcu dostum; kaldır da başını bir kez daha dün savunduğun bütün demokratik ilkeleri AKP (RTE) iktidarlarının nasıl yozlaştırdığına, çir-kinleştirdiğine, Atatürk’ün yarattığı laik, çağdaş Cumhuriyeti yok etme çalışmalarına ve ne yazık ki medyanın bu gerici olgulara destek veren yayınlarına bak.
Tezatlar çukurunda debelenen Türkiye’nin sergilediği bu manzara ve koşullar karşısında dostumuz Mumcu; onu yitirmekle hâlâ içleri yanan bizlerle birlikte…
… İyi pazarlar Türkiye diyemeden derin uykuna devam et!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları