Yassılara Gelesiniz, Sivrilere Gidesiniz

17 Aralık 2013 Salı

Marmara Denizi’nde iki küçük ada vardır.
Biri Sivri biri Yassı iki hayırsız ada...
Hayırsızlıkları iktidarların zulümlerinden gelir.
Birinde korkunç yargılamalar... Diğerinde vicdansız uygulamalar.
Siz, Yassı Ada’nın ismini değiştirmişsiniz.
Bundan böyle tarih kitaplarında “Adnan Menderes, Demokrasi ve Özgürlükler adasında yargılandı” yazılacakmış.
Geçmişin kodlarıyla oynayarak bugün sözde demokrasi ve özgürlük havariliği yapıyorsunuz.
Ama iktidarların da herkes gibi bir bilinci vardır, bir de bilinçaltı.
Belli ki bilinçaltınızda demokrasi ve özgürlüğün dört tarafını sularla çevirip onu iyiden iyiye ıssızlaştırıyorsunuz.
Bir zamanlar şehrin akılsız ve kötü niyetli ve vahşi yöneticileri, sokaklardaki bütün köpekleri toplatıp Sivri Ada’ya attırmışlardı.
O kurak iklimde yiyeceksiz ve susuz bırakılan zavallı hayvanlar, açlıktan birbirlerini parçalamışlardı.
Korkunç inlemeleri ve ulumaları aylar boyunca karadan işitilmişti.
Şimdi de bizim, şehrin orta yerindeki küçücük bir parkta, canımız pahasına yaşatıp çoğaltmaya çalıştığımız o gerçekten çok kıymetli olan demokrasi ve özgürlüğün ismini, denizin ortasındaki, o tarihi talihsizliklerle dolu diğer hayırsız adaya vermiyor; resmen atıyorsunuz.
Orada, gözden ırakta, erir, biter, yiter, gider sanıyorsunuz.
Eski zamanların kalpsiz yöneticilerinin o güzelim sokak köpeklerine reva gördüğü zulmü; daha dün aynı kalpsizlikle siz, demokrasi ve özgürlük talepleriyle sokaklara dökülen genç insanlara yaptınız.
Onları değersizleştirmek için olmadık ithamlarla karaladınız.
İsyanlarını, taleplerini, çığlıklarını öldürücü bir kin ve nefretle bastırmaya çalıştınız.
Tüm kötücül iktidarlar gibi, tarihi yeniden yazma gayretindesiniz.
Bu aynı zamanda tarihi silme telaşı.
İkisi de marifet değil; gaflet.
Tarih ne değişir ne de silinir; tarihle sadece yüzleşilir.
Ama sizin gözü dönmüş iktidarınız, tarihle yüzleşmek değil, hesaplaşmak peşinde.
Alttan alta fokurdayan bir Osmanlı ateşinde kızışan hırsınız ve dibine kadar nemalanmaya çalıştığınız iade-i itibar hakkınıza güvenip tarihi imgelerle gönüllünüzce oynuyorsunuz.
Aslında siz de farkındasınız; 1960’tan elimize kalan sadece o yüz kızartıcı, utanılası korkunç idamlar değil.
Elimizde demokrasi ve özgürlüğü taçlandıran bir anayasanın bahtsız hayaleti de var.
Tarihi sadece kasıtlı ve adaletsiz saçmalıklarla dolu mahkeme tutanaklarından değil, gazetelerden, dergilerden, kitaplardan okur, mağdurlarından dinlersek, ülkenin neden öylesine büyük bir halk ayaklanmasına sürüklendiğini, en olmayacak insanların bile askeri müdahaleden neden medet umduğunu anlarız.
O yeni anayasanın bu ülke için nasıl bir umut olduğunu da anlarız.
En fenası... Rejimi korumaya soyunan askeri vesayetin çok geçmeden bizim için nasıl kâbusa dönüştüğünü ve yıllar boyu bu kâbusun hep sürdüğünü de... Anlarız.
Bugün, tüm özgürlükleri ve demokratik hakları elimizden alıp denizin ortasındaki o uğursuz adaya isim olarak veren cüretin tohumları, bu ülkenin topraklarına o yıllarda elbirliğiyle atıldı.
İşte bu yüzden 1960 ve sonrası aslında size değil bize hüsran.
Ve o ada, ismine siz ne derseniz deyin, maalesef Yassı Ada; hiç haz etmediğiniz özgürlük ve demokrasi bilinci de hâlâ o küçük parkın büyük kalbinde size inat gürül gürül yaşamakta.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları