Aydın Engin

HDP’ye Akıl Verme Sporu...

29 Ocak 2015 Perşembe

Seçime beş ay kaldı. Doğal olarak seçim tahminleri, delege hesapları, “kim hangi partiden, nereden aday olacak” haberleri, seçim tartışmaları gitgide hızlanmakta. Yani eskilerin deyimiyle “seçim sath-ı maili”ne girdik. (“Sath-ı mail” terimi için benden yardım beklemeyin. “Osmanlıca öğrenin” dendi size değil mi?)
Seçime hazırlanan en diri parti gördüğüm kadarıyla Halkların Demokratik Partisi (HDP). Ana ilgi odağı olan parti de HDP.
Kimileri HDP ile komşunun seçim zaferinin keyfini yaşamakta olan SYRİZA’sını karşılaştırıyor; benzetmeler, benzetmemeler yaparak bazı sonuçlara varmaya çabalıyor. Kimileri şimdiden HDP’nin kimi nerede aday göstereceği üstüne yorum-haberler döşeniyor. Ama en çok “HDP yüzde 10’luk barajı aşabilir mi, aşamaz mı” sorusu güncel. Bu güncel soru üstüne HDP’ye akıl öğreten öğretene....
Herhalde biliyorsunuz, HDP, Kürt siyasal hareketinin yasal partisi BDP’nin kendini feshedip Kürt partisi olmaktan çıkıp Türkiye’nin partisi olmaya yönelen bir siyasal çıkış. Türkiye sosyalist solunun küçük partileri bir “bileşen” olarak HDP çatısı altında Kürt siyasal hareketi ile buluştu.
Evet, Kürt siyasal hareketi bugüne dek seçimlere bağımsız adaylarla girmeyi yeğledi. Böylece baraj engelinin arkasından dolaşarak Meclis’te grup kurmaya yetecek kadar milletvekili sokmayı başardı.
Ancak HDP açık ve kesin bir dille bu seçimde bağımsız adaylarla değil, parti olarak girileceğini açıkladı. Hem de kendini bağlayacak bir kesinlikle...
Bunun üstüne gitgide yoğunlaşan bir “akıl verme sporu” başladı.
Akıl vermelerde ağırlık HDP’nin barajı aşamayacağı üstüne. Dayanakları da seçime beş ay kala yapılan kamuoyu araştırmaları. Oysa bunlar seçmen kitlesinin seçim günü belirecek tercihini yansıtmaktan çok uzak. Nitekim HDP dışında, mesela AKP’nin oylarını yüzde 36 gösteren de var, yüzde 48 gösteren de... Dolayısıyla şimdiye dek açıklanan kamuoyu araştırmalarını veri kabul ederek kesin ve keskin sonuçlar çıkarmak pek anlamlı değil.
İstatistik dalında yetkinliğini ve uzmanlığını kanıtlamış akademisyenler, Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oylardan hareketle “Eğer baraj olmasaydı HDP Meclis’e 55-70 arasında değişen milletvekilleri ile girerdi” sonucuna varıyorlar.
Ama baraj var.
2002 seçim bildirgesinde barajı kaldırma sözü veren AKP saflarında, barajın kalkmasının ya da kolay aşılabilir bir düzeye çekilmesini düşünmek bile bir karabasan, bir korku filmi gibi. Gece barajın kalktığı rüyasını görenler sabaha uçuklamış dudaklarla uyanıyorlar...
Yani baraj kalkmayacak; 2015 Haziran’ındaki genel seçimler, yüzde 10 barajı gibi bir demokrasi ayıbı eşliğinde yapılacak.
Henüz iç temizliğini çözememiş, kitleleri sarıp sarmalayacak ve sarsacak bir programla seçmenin karşısına çıkamayacağı gözlenen CHP ile sadece Türk milliyetçiliğinden beslenen MHP’nin Meclis aritmetiğini değiştirecek oy patlamaları yapmalarını beklemek hiç de gerçekçi bir hesap değil...
Buna karşılık barajı aşmış bir HDP, Meclis aritmetiğini allak bullak edecek.
HDP barajı aşamadığı yani Meclis’e hiç milletvekili yollamadığı koşullarda ise AKP tek başına iktidar olmak ne söz, tek başına anayasayı değiştirebilecek bir çoğunlukla Meclis’e egemen olabilecek.
Böyle bir sonuç ise Türkiye’nin solcuları, demokratları için sahici bir karabasan olsa gerek. Çünkü böyle bir sonuçta Beştepe sarayında hukukla kuşatılmış Obama gibiler değil Suudi kralı gibi birileri oturacak...
Seçime beş ay kala önümüze çıkan fotoğraf bu.
O zaman soralım: HDP barajı aşabilir mi?
Bu soruya köşesinde oturup klavyeye yumulup “Aşamaz. Sakın seçime parti olarak girmesin. Yine bağımsız adaylarla yürüsün” demek maçı tribünden seyretmekle eşanlamlı.
Oysa yurttaş dediğin tribünde oturmaz, sahaya iner ve seçim yarışına etkin olarak katılır.
Keza HDP saflarında gözlenen “Barajı kesinlikle aşarız” iddiası da beş ay boyunca inatçı, sabırlı, mola vermeyen bir çalışkanlığı da ön koşul olarak kabul etmiyorsa, içi boş bir laf kalabalığıdır.
Meydan okumak, meydana çıkmaya sahiden hazır olmayı zorun kılar.

***

“Dünyanın en büyük Kürt kenti” diye anılan İstanbul, ona benzeyen İzmir, Ankara, Bursa, Mersin, Adana gibi büyük kentler HDP’nin barajı aşıp aşmamasında kilit işlev görecek.
Doğru.
Ancak eksik. HDP çatısı altında buluşmuş sosyalist solun çok sınırlı bir seçmen kitlesine seslenebildiği, ulaşabildiği bir seçim ortamında Kürt olmayan, hatta Kürt siyasal hareketine çok uzak duran seçmen yurttaşların tercihleri de bir o kadar önemli ve anlamlı olacak.
Hoşlanılsa da hoşlanılmasa da, benimsense de benimsenmese de Haziran 2015 seçimleri ya “başkanlık sistemi” denen karabasana yol açacak ya da 12 yıl boyunca tek başına iktidar olmuş AKP’nin bırakın anayasayı değiştirebilecek bir iskemle gücüne kavuşmasını, tek başına iktidar olmasını bile önleyecek bir Meclis aritmetiği ortaya çıkaracak.
Buyrun: Tercih sizin!..

***

Not: “E bunları zaten birkaç hafta önce Tırmık’ta yazmıştın” diyenler olacak. Valla, seçim yaklaştıkça aynı türküyü söyleyen daha kaç Tırmık yazacağımı bir bilseniz. Bence bana laf çarptırmak yerine bir üst paragrafın son cümlesine cevap verin: Tercihiniz ne?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları