Yalnız Yalancı Dese Hadi Neyse...

29 Ocak 2015 Perşembe

Obama’nın başkan adaylığı sırasında, Demokratlar tarafından oluşturulmuş bir düşünce kuruluşu olan Center for American Progress’in (CAP) Türkiye uzmanı Micheal Wetz ile Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’in yaptığı, pazartesi günü yayımlanan söyleşi çok ilginç.
CAP aynı zamanda Obama yönetimine yakın bir düşünce kuruluşu olarak başkanın ve yönetimin eğilim ve niyetleri konusunda da değerli ipuçları verecek bir odak.
Micheal Wetz’in sözlerini bu açıdan dikkate almak doğru olur sanırım.
Wetz’in, konumunun el verdiği nezaket sınırları dahilinde söylediklerine bir göz atalım:
-Türk hükümeti, iki ülke üst düzey yetkilileri arasındaki konuşmaların içeriğine dair yanlış beyanlarda bulunduğu için, ABD yönetimi iki kez düzeltme yapmak zorunda bırakıldı.
CAP Türkiye temsilcisi Obama ile dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Fethullah Gülen’in durumuna ilişkin olarak yapılan görüşmenin Türk hükümeti tarafından yanlış aksettirildiği, adeta zabıtların değiştirildiği, siyasi konulardaki ihtilafların yanı sıra bir de bu durumun Türkiye ile ortaklığın yeni bir değerlendirmeye tabi tutulmasına neden olduğunu söylüyor.
Adam siyasi nezaketin sınırları içinde açıkça şunu diyor:
-Bizimle ilişkileriniz konusunda herkese yalan söylüyorsunuz.
Adam düpedüz yalancı demekle kalmıyor onun ötesinde daha başka şeyler de söylüyor.

***

Wetz şunları da eklemeyi unutmuyor:
-Türk hükümeti IŞİD karşıtı koalisyonu destekler görünmüyor.
-Bazılarına göre, İncirlik üssünün kullanılmasına izin vermeyerek Türkiye NATO kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmiyor.
Gerçi AKP iktidarı terörün her türlüsüne karşı olduğunu sürekli ileri sürmekte ve IŞİD ile mücadelede yer aldığını beyan etmekte; ama öyle görünüyor ki bütün bunlar Washigton’a hiç de inandırıcı gelmiyor.
Türkiye’nin yalnızca IŞİD militanlarının serbestçe gezip dolaştıkları bir ülke olmakla kalmayıp aynı zamanda silah ve malzeme yardımı da yaptığı yargısı yaygındır.
Suriye’ye giderken çevrilen TIR’ların içinde neler olduğu herkesin bildiği bir sırdır.
Türk resmi makamlarının ısrarla sıhhi malzeme ve insani yardım taşıdığını ileri sürdükleri TIR ile ilgili olarak Hollanda muhalefet lideri “Suriye’ye yardım götüren TIR’ın içindeki silah envanteri elimizde” açıklamasını yapmıştır.
Böylelikle yanlış hesap bu kez Bağdat’tan ya da Şam’dan değil, dünyanın çok başka köşesindeki bir NATO ülkesinden dönmüştür.
Bu iki olayı birlikte ele aldığımızda, Tayyip Erdoğan Türkiyesi’nin görüntüsü şudur:
-Türkiye en yüksek düzeydeki yöneticileri yalan söyleyen bir ülkedir.
-Türkiye NATO kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemektedir.
-Türkiye IŞİD karşıtı koalisyonu desteklememektedir.
-Türkiye IŞİD militanlarının serbestçe girip çıktıkları bir ülkedir.
-Türkiye IŞİD’e silah ve cephane yardımı yapmıştır.

***

Bir haber de Fransa’dan. Eski İçişleri Bakanı Pierre Lelouch’un Paris Match dergisine verdiği demeçte belirttiğine göre, Fransa’da Hollande iktidarının elinde, altında Pierre Lelouche ve eski başbakanlardan François Fillon’un da imzası olan bir rapor bulunmaktadır.
Bu raporda yer alan en önemli husus ise teröre yardım ve yataklık eden (yani teröristlerin ellerini kollarını sallayarak girip çıktıkları ve ona finansal yardım yapanlar ile silah gönderenler) ülkelerin teröre yardım ve yataklıktan Lahey Adalet Divanı’na şikâyet edilmeleri önerisidir.
Bütün bu bu açıklama ve gelişmeleri birlikte ele aldığımızda, Erdoğan Türkiyesi’nin de böyle bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu görmezden gelmek mümkün değildir.
Teröre yardım ve yataklık eden, terörü destekleyen ülkeler arasında yer almak yüzünden gösterilen tepkinin; demokrasiyi ezen, özgürlükleri çiğneyen ülkeye gösterilen tepkiyle aynı olmayacağını bilmem ki söylemeye gerek var mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları