Cüneyt Arcayürek

Yapayalnızlığın Öyküsü...

29 Ocak 2015 Perşembe

CHP’den istifa ederek kendi partisini kuran Emine Ülker Tarhan, kendini dünyanın en büyük hapis-hanesine kilitleyen ve Kaçak Sarayı’nın binbir odasında kendi sesinin yankısını dinleyen RTE’yi “yapayalnız biri” diye tarif ediyor.
Acaba Bay RTE, Ülker’in tarif ettiği kadarla kalıyor mu?
Yoksa RTE yapayalnızlığını gidermek için Saray’ın çalışma odasında sık sık boy oynasındaki dev hayaline bakıp dünyada benden büyük adam var mı diye kendini övüyor mu?
Uzun süredir RTE’yi izleyenler için bu iki olasılık da olanaklı.

***

Geçen gün Saray’ında bilmem kaç muhtarı toplayarak yalnızlığını giderecek nutuklarından birini attı.
“Benim için muhtar bile olamaz dediler. İmam hatip mezunu olarak muhtar kardeşlerim, işte karşınızda böyle hükmedenleri terse düşüren Cumhurbaşkanı duruyor” gibi bir şeyler söyledi.
Olur a RTE’yi dinleyen haddini bilen bir muhtar, evet böyle söylediler lakin o insan cumhurbaşkanı da olabilir, bakalım adam olabilir mi, diye içlerinden geçirdiler mi acaba? Kim bilebilir?

***

Muhtarlara övünüyor. Afrika’da iki ülkeye gidip geldi ya; bu ülkelerde fakirliği fukaralığı anlatıyor.
Tabii bunları anlatırken nüfusunun yüzde 40’a yakınının açlık sınırında veya aç olduğunu, her ay başında basının açıkladığı anketleri hiç anımsamıyor bile.
Türkiye’ye ve insanlarına müreffeh bir yaşam sağlamış gibi
kıvançlı bir ruh haleti içinde.
Başını bir gün kaldırıp TV haberlerine bir göz atsın...
O dalkavuk TV’ler bile ekrana getirdikleri yaşlı-genç, kadın-erkek milyonlarca insanımızın aylık sınırlı gelirleriyle zar zor yaşadıklarını izleyecek ama…
Ah insanı dev gösteren o ayna olmasa...

***

Muhtarlara övünürken ağzına her aldığında söylemediğini bırakmadıği İsmet İnönü’nün tarihsel bir sözünü de yanlış, kendine göre ek sözcükler yaparak kullandı:
İnönü’nün “Namuslu insanlar namussuzlar kadar cesur olmadıkça başarılı olunamayacağı” söylemine bir de “şerefli” sözcüğü ekleyiverdi.
Peki ama daha geçenlerdeki 4 bakanın aklanma olayını İnönü’nün bu cümlesi ile nasıl bağdaştıracağız?

***

RTE içeriye, dışarıya bu ülkeyi ve kendini böyle yuttururken acaba haber kanallarındaki, dün Hürriyet’te iç sayfada yer alan BM kaynaklı “Türkiye’yi çok alanda eleştiren bombardımanı” izlemiş miydi acaba?
BM’nin İnsan Hakları Konseyi, Türkiye oturumunda, Türkiye’yi ABD’den Fransa’ya, Kongo’dan Sierra Leone’ye kadar onlarca ülke tarafından RTE’nin dinlediği zaman şiddetle reddettiği şu eleştirileri içeren haberi gördü mü?
“ABD; haber medyasının ve internetin sansürlenmesi, gösteri yapma özgürlüğünü kısıtlayan yasalar da dahil olmak üzere ifade özgürlüğü üzerinde gitgide büyüyen sınırlamalardan, yargı bağımsızlığı, orantısız güç, aile içi şiddet, din özgürlüğünden kaygılıyız” diyen eleştirileri RTE Türkiyesi’ne iletti.
Tabii dev aynasındaki RTE için bu eleştirilerin hiçbiri doğru değil! Büyüyen Türkiye’yi sindiremeyenlerin uydurmaları!..
Büyük patron RTE’nin dünyadaki eleştirilere karşı dik duruşu elbette haklı.
Nitekim Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, BM’de saptanan eleştirileri “yanlış fotoğraf nedeniyle Türkiye’nin Avrupa’daki imajının zedelendiğini…”
….tıpkı büyük patronu gibi aslında “Türkiye’de basın özgürlüğü sonuna kadar kullanılıyor” görüşünü savunmaz mı?
Dahası var: Bu görüşü iki milyon Müslümanın yaşadığı İspanya’da yönetimin İslami radikalizm-den korktuğunu açıklarken söylüyor ve bu arada İspanya basınının iki ülke arasındaki medeniyetler ittifakı projesinin Madrid hükümetince masadan kaldırıldığı haberlerini görmezden geliyor.
Bozkır’a göre bu haberlerin aslı astarı yok. Bilakis İspanya medeniyetler ittifakını geliştirmek istiyormuş!

***

Büyük patron aylarca önce, Kobani düştü düşecek, demesinin üzerinden aylar geçtikten sonra Kobani’nin IŞİD’den büyük ölçüde kurtarılmasını sevinçle, gösterilerle karşılanmasını “maşallah çiftetelli oynuyorlar” diye yorumladı.
IŞİD’e karşı uluslararası ittifakın Kobani başarısında büyük payı olan seri bombardımanları da “Yanıp yıkılan bu kenti şimdi kim onaracak” diye suçlayıcı dille eleştiriyor.
Ama dünyanın pek çok alanda RTE Türkiyesi’ni yerden yere vurmasını umursamayarak kendisini ve partinin hemen her gün demokrasi alanındaki sözde başarılarını içeren TV’lerdeki çiftetelli oynayan konuşmalara hiç değinmiyor.
Bu dönemde yalakalık, yandaşlık öylesine yaygınlaştı ki adeta para getiren resmi bir mesleğe dönüştü



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları