Meriç Velidedeoğlu

‘Charlie Hebdo’ Sonrası

30 Ocak 2015 Cuma

“Charlie Hebdo” saldırısından sonra gerek “AB” ülkelerinde, gerekse ülkemizde, dini özellikle de İslam’ı ele alan yazılar, dile getirişler yoğunlaşarak arttı, yaygınlaştı.
Ülkelerinin gündemine oturan her türlü konuya karşı, toplumun düşüncesini, görüşünü sayılara döküp yüzdelere vurarak belirleyen “Batı”nın, bu konuda elde ettiği sonuçlar bir patlamaya gidişin uyarısı gibiydi.
“2013” yılında yapılan bir çalışmaya göre “Avrupalılar”, “İslam dini”nin ulusal kültürlerine, diğer inançlara (ateizme) kıyasla daha büyük bir “tehdit” oluşturduğunu düşünüyorlar.(1)
Ayrıca, “terör”e bir nitem (sıfat) eklenip, “İslam”ı “terör”le bağdaştırarak oluşturulan “İslami Terör” kavramı, özellikle “ABD”deki “İkiz Kuleler” saldırısından sonra dünya kamuoyu gündemine iyice oturtulup perçinlendi.
Her ne denli İslam dünyasından bu saldırının “İslam” diniyle bir ilişkisi olamayacağını vurgulayan açıklamalar birbirini izlediyse de, ilerleyen süreçte “İslami Terör”ün adım adım arttığı, “Batı”nın saymacalarıyla (anket) yıl yıl ortaya konmaya başlandı, kuşkusuz “emperyalizm”in bundaki payından, katkılarından hiç söz etmeden...
“Laiklik ilkesi”ni, “laik yaşam”ı onca yıldır benimsemiş “Türkiye”nin, “ılımlı” da olsa bir “İslam Devleti”ne dönüştürülmesine, laikliğe adım atmış İslam ülkelerine de yutturmaca bir “Arap Baharı” yaşatıp laikliğin üstünün çizilmesine, “Batı Emperyalizmi”nin katkısına hiç değinmeden...
İlmik ilmik örülen bu sürecin gelip dayandığı “Charlie Hebdo” saldırısının da “din” adına yapıldığı söylemi; tüm İslam dünyasında olmasa da, ülkemizde, “din” olgusunun bağlantılı olarak da “laiklik” konusunun “basın”da kapsamlı olarak ele alınmasına neden oldu.
“Cumhuriyet”te de, pek çok köşe yazısında bu konular üzerine ilginç değerlendirmeler yapıldı; bunlardan biri de “Leyla Tavşanoğlu”nun, “Anti-Kapitalist İslam” entelektüeli dediği “İhsan Eliaçık” ile yaptığı, “Pazar Konuğu” söyleşisinin de konusuydu. (25.1.2015)
“Peygamberlerin eleştirilebilir olduğuna dikkat çeken” Eliaçık, bu konuda “Kuran”dan örnek vermiyorsa da, “Peygamber’le alay edildiğinde ‘Nisa Suresi’nin
‘140.’ ayetinin gelmiş olduğunu” ve bu ayetle de:
“Konu değişene kadar alay edilen yerden uzaklaşın”
denildiğini belirtiyor.
Çok yerinde ama, bir başka yazıda da, “Allah’a ve Peygamber’e savaş açanların cezası, öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakların kesilmek ya da yerlerinden sürülmek” olduğu “Maide Suresi”nden alınan “33.” ayetle ortaya kondu.(2)
Ayrıca bu yazıda “Tevbe Suresi”nden alıntılanan “41.” ayette de: “İsteyen, istemeyen hepiniz savaşa çıkın. Allah yolunda mallarınızı, canlarınızı ‘cihad’ edin” çağrısına da yer verildi.
Bu son iki alıntıda olduğu gibi, “cihat”, “ceza”, “savaş” çağrısı içeren ayetler, “7’den 70’e” varan yorumlarla ne denli yumuşatılsa da, İ. Eliaçık’ın verdiği “barış”a yönelik ayetlerle birlikte Kuran’da çokça yer aldığı da bilinen bir gerçektir.
Peki, İslam böyleyse öteki “tektanrılı” iki dinde durum nasıl diye sorulursa şu söylenebilir: İlk olan “Musa” dini yalnızca “İsrailoğulları”na, “Yahudiler”e özgü olduğundan, “İslam” gibi “evrenselliğe” uzanan “Hıristiyanlık”taki durum bu bağlamda önemlidir.
Bu dinin daha doğuş yıllarında oluşturulan “Kilise” örgütünün, kutsal kitapları “İncil”i -bir bakıma-tamamlayan “dogmalar” ortaya koyarak Hıristiyanlığı yürüttüğü dile getirilir.
Ne var ki, bu düzen “Kilise”nin inanılmaz bir boyutta “güç” kazanarak, siyasetleştirip “devlet”le boy ölçüşecek kertede dünyevileşmesine neden olacaktı ki bu da Hıristiyanlığın “İsa’nın hakkı İsa’ya, Sezar’ın hakkı Sezar’a” ilkesine ters düşmekti.
Sonuçta, “Rönesans”ın “Avrupa”ya getirdiği toplum yaşamındaki “yenilenme” dinde de, kilise dogmalarını yadsıyıp “Reformasyon” sürecini başlatarak, kutsal kitap ulusal dillere “çevrilip” okunacaktı.
“1789 Fransız Devrimi” ile de “din ve devlet” birbirinden bütünüyle ayrılarak, “laik yaşam”a geçilecekti; bu yaşam biçimi, “1804” tarihli “Fransız Medeni Kanunu” ile de yasalaştırılacaktı.
“İslam”da durum gelecek yazıya kaldı. Yarın “Beşiktaş”ta olalım!

Not: (1) “C.B.T” 1453/23 Ocak 2015
(2) Örsan K. Öymen / Aydınlık (18.1.2015)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları