Çiğdem Toker

Yeni Türkiye’nin Ekonomi Günlüğünden

31 Ocak 2015 Cumartesi

Ocak ayının son günleriydi.
Aklayıcı vekiller, “hukuken delil değildir” dediği için “yok” sayılan, sırf bu sebeple, kamu kaynaklarında herhangi bir kayıp da yaratmadığına inanmamız istenen milyonlarca dolarlık rüşvet ve yolsuzluk tapelerinin büsbütün imha edilmesi, Meclis’in içine sinmemişti...
Artık, “kamuda tasarruf” sloganına hâlâ inananların var olabileceği ümidi mi; yoksa çanta çanta, kutu kutu götürülen vergilerimizi bir nebze olsun telafi etme saikiyle midir bilinmez, söz konusu tapeleri kırpıp kırpıp bloknot yaptılar.
Hukuken “yok” sayılan ve sahiplerine faiziyle iade edilen milyonlarca liralık rüşvetin belgesi, tasarruf “bloknot”ları marifetiyle bir kez daha dolaşıma sokulmuşken bahsi geçen Meclis üyelerinden Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ertesi günkü basın toplantısının “Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele” konulu olması, yalnızca bir rastlantıdan ibaretti.

***

“Doların yükselişi endişe yaratmaz. Bu gelişme ülkenin dış ticaretine olumlu yansır” sözüyle doları az daha zıplatan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin, tekstil ürünleri üreten, ihracat yapan şirket sahipliği de işte böyle bir rastlantıydı.
İki gün önce Meclis’e sunulan kanun tasarısı marifetiyle, 37 milyon elektrik abonesinin 5 milyar TL tutan kayıp kaçak alacağı hakkını engelleme girişimi de öyle.
Yargıtay’ın açık kararına karşın, kayıt dışı ve kaçak yollarla sağlanan yasa dışı geliri, vatandaşına vermek istemeyen bir hükümetin; bütçedeki açığı mı yoksa vatandaşın, kooperatiflerin, çiftçinin elektriğine haksız kazanç giydiren ve dağıtım yetkisini elinde tutan şirketleri mi gözettiğini sorgulamamız için bir neden yoktu.

***

“Yeni Türkiye”ydi burası.
Dünyanın en büyük metropollerinden birinin kalbinde, polis aracına Kalaşnikof’la ateş edildiği dakikalarda; “milli güvenliği”, alın terinin çalınmasına itiraz eden işçilerin bozduğuna karar veren bir iktidarın “Yeni Türkiye”si.
Ne daha bir saat önce, iki cümlesiyle dövizi zıplatan bir üyesinin fiziken Denizli’de bulunması engeldi Bakanlar Kurulu kararının “mükerrer” Resmi Gazete’ye yetiştirilmesine; ne de “Karunlaşmayacağız, firavunlaşmayacağız” diye diye iktidara intisap eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un “12 Eylül kalıntısı ne kadar antidemokratik yasa varsa bunların hepsini çöplüğe atacağız” sözünün mürekkebinin dahi kurumaması.
Okullardan dersi kaldırılırken caka satılan “milli güvenlik”in, iş hak aramaya gelip dayandığında, sermayenin çıkarları; onun da iktidarın çıkarları anlamına geldiğini, 80 darbesinden bu yana biliyorduk neyse ki.
Çay bardağı üreten işçilerin hak arayışının ertelenmesinin, yaz aylarında milli güvenliğimizi ne kadar onardığını da unutmamıştık üstelik.
Paşabahçe işçilerinin daha az maaşa katlanması sayesinde, Yeni Türkiye’de “kamu düzeni” pekişmiş, halkın huzur ve refahı yükselmişti.
12 yaşındaki Nihat’ı öldüren silah, polise ait çıkmamıştı misal.
Teşekkür borçluyduk grev erteleme kararına.
Şimdi teşekkürümüzü güncelleme zamanı:
Rüşvet tapelerinin tasarruf amaçlı bloknotlara dönüştüğü, doların tarihi zirveyi zorladığı bugünden itibaren, “Yeni Türkiye”nin milli güvenliği artık 15 bin metal işçisinin omuzlarındadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları